Garip ama gerçek…
Türkiye depremin yaralarını sarmaya, kışın soğuğunda kendisini sokakta bulan 15 milyon insanına bir çare bulmaya çalışırken muhalefetin gündeminde sadece seçim var!
Durup dururken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi 1 yıl ertelemek istediği iddiasını ortaya attılar. Sonra da “Kendi topuna koşan futbolcu” misali bu iddianın altını doldurmaya çalışıyorlar.
Erdoğan ya da herhangi bir AK Parti yöneticisinin ağzından “Seçimi erteleyelim” diye bir söz çıkmadı. Tersine, iktidar partisinde seçimin daha önce ilan edildiği gibi 14 Mayıs’ta yapılması planlanıyor. Muhtemelen 10 Mart günü seçim kararı alınacak, Resmi Gazete’de yayımlanacak ve seçim tarihi 14 Mayıs olarak kesinleşecek.
Peki, muhalefet bu tartışmayı niye yapıyor? Daha doğrusu, neden sıcak tutmaya çalışıyor?
Cevaba geçmeden önce bir hatırlatma… CHP lideri Kılıçdaroğlu seçimin zamanında yapılmasını istiyor. Çünkü adaylık yolunda epey mesafe aldı. 14 Mayıs’ta yapılacak seçime bu yüzden itiraz etmiyor, ertelemeye de şiddetle karşı çıkıyor.
Seçimin ertelenmesini, hatta 1 yıl sonra yerel seçimle birlikte yapılmasını isteyen “Kılıçdaroğlu ile seçim alınamaz” görüşünü hararetle savunanlar. Yani İyi Parti ve Ekrem İmamoğlu cephesi. Kameralar önünde farklı konuşsalar da seçimin ertelenmesi en çok onların işine gelecek.
Seçimin ertelenmesi durumunda Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kendiliğinden gündemden düşeceğini ve İmamoğlu’nun önünün yeniden açılacağını düşünüyorlar. Bunu açık açık dile getiremedikleri için “Erdoğan seçimden kaçıyor” iddiasını ortaya attılar. Oysa seçimi asıl istemeyen bizzat kendileri.
Son bir not: Altılı masanın adayı büyük ihtimalle 2 Mart’ta belli olacak. O gün Saadet Partisi’nde yapılacak toplantıda adayın kim olduğu kamuoyuna duyurulacak.
İzmir’de bir tuhaf imar planı
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Türkiye’nin deprem hikâyesi tam olarak Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ındaki bu dizede anlatıldığı gibi. Hiçbir depremden ders almıyor, aynı şeyleri tekrarlıyor ve farklı sonuçlar elde edeceğimizi zannederek bir sonraki depremi bekliyoruz!
Tarih 30 Ekim 2020. Türkiye saati ile 14.51’de, merkez üssü Sisam Adası açıkları olan 7.0 büyüklüğündeki depremde Türkiye ve Yunanistan’da 119 kişi öldü, 1053 kişi yaralandı.
Depremden en çok etkilenen kent İzmir, ilçe ise Bayraklı oldu. Özellikle Manavkuyu Mahallesi’nde çöken apartmanlar ve hayatını kaybeden insanlar aylarca konuşuldu. Sonra ne mi oldu? Onlar da, Türkiye ve İzmir’in deprem gerçeği de her zamanki gibi unutuldu.
Keşke sadece unutmakla kalınsaydı! Keşke bir kez daha rant hırsıyla insan hayatı hiçe sayılmasaydı. Ama olmadı. Daha iki yıl önce 117 kişinin hayatını kaybettiği Manavkuyu ve Adalet mahallelerinde 13 katlı binalara izin veren bir imar planı kabul edildi. Hem de “Alanın tamamında deprem anında sıvılaşma ve yanal yayılma riski vardır” uyarısına rağmen!
İnanmak zor geliyor değil mi? Haklısınız. Ama detaylar maalesef bu gerçeküstü hikâyeyi doğruluyor.
Bayraklı Belediye Meclisi’nin 01.12.2021 tarih ve 120 sayılı kararıyla kabul edilen “Adalet ve Manavkuyu Mahalleleri Uygulama İmar Planı Revizyonu” İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 14.03.2022 tarih ve 05.303 sayılı kararı ile uygun görülerek onaylandı. Bu imar planıyla, bölgedeki kat sayısı 13’e çıkarıldı.
İşin tuhaf tarafı, planın açıklama raporunda alanın tamamının “Sıvılaşma Tehlikesi Açısından Önemli Alanlar” olarak belirtilmesi! Raporda “ 15.12.2014-20.12.2014 tarihleri arasında yapılan sismik çalışmalara göre deprem anında sıvılaşma ve yanal yayılma riski vardır” yazıyor. Ama kimin umurunda ki? Plan bu uyarılara rağmen önce ilçe, daha sonra büyükşehir meclislerinde kabul edildi.
Kahramanmaraş depremlerinden sonra haklı olarak herkes bir suçlu arıyor. Yıllardır yönettikleri kentlerde bile hasar ve kayıpların sorumlusu olarak hükümeti, hatta Cumhurbaşkanını işaret edenler var! İlginçtir kimse de çıkıp “Bu çürük binalara imar iznini veren kim?” “Sıvılaşma riski olduğu tespit edilen alanları kim imara açtı?” “Kim buralarda yüksek katlı binalara yol verdi?” diye sormuyor.
Suçu Ankara’ya atmak herkesin işine geliyor. Hatay’da yargı kararıyla iptal ettirilen kentsel dönüşüm alanlarının nasıl bir faciaya sebep olduğunu hep beraber gördük.
İzmir’deki durum Hatay’dan farklı değil. Uyan İzmir… Bayraklı’nın bir kez daha yıkılmasını istemiyorsan bu tuhaf imar planına “Dur” de.