Gezi Davası’nda hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan Osman Kavala ilginç bir isim. Filmlere konu olacak bir hayat hikâyesi var.
80’lerde “Kızıl Milyarder” olarak nam salmış bir işadamı ama sıkı bir solcu! Aile şirketinin başına geçtikten sonra ilk olarak TSK’nın F-16’lıların koruma sistemlerinin geliştirilmesi ihalesini alıyor. Yolsuzluk iddiaları artınca bu işten çekiliyor. Emlak, madencilik, coğrafi lokasyon alanlarında şirketler kuruyor. Restoran açıyor, arada Birgün Gazetesi’ne sponsor oluyor vs!
Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan birçok kritik olayda niyeyse hep ön planda o var. Zaten şöhreti de ticaretteki başarılarıyla değil siyasi faaliyetleriyle yakalıyor. Tüm dünyada seçilmiş hükümetlere karşı darbeler planlayan George Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye Temsilcisi… “Kızıl Milyarder” lakabının zaman içinde “Kızıl Soros” olarak değişmesi tesadüf değil.
ABD ve AB için çok ama çok önemli... Yargılaması devam ederken aralarında ABD’nin de olduğu 10 ülke onun serbest bırakılması için çağrı yaptı!
Terör örgütü PKK’nın İmralı’da tutuklu ele başına 2013’te Sırrı Süreyya Önder ile selam yollayıp istekte bulunacak kadar hukuku var.
2013 yılının Haziran ayındayız… Kavala’nın sponsoru olduğu iddia edilen Gezi olaylarının 8’nci günü. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Kadıköy mitinginde resmi bir ziyaret için Fas’ta bulunan Başbakan Erdoğan’ı ‘Diktatör’ ilan ediyor! Ve “Milletin yakasından düşme vaktin geldi. Eğer adam gibi adamsan istifa edersin” diyor. Aynı gün uçakla Ankara’ya geliyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ziyaret ediyor.
Çıkışta gazeteciler “Ne konuştunuz” diye soruyor. Cevap enteresan: Cumhurbaşkanına yetkileri olduğunu hatırlattım! Gezi’yi bahane ederek seçilmiş Başbakan’ı azletmesini istiyor Cumhurbaşkanı’ndan. Abdullah Gül’ün “Demokrasi sadece seçim değildir” açıklaması da o günlerde yapılıyor.
Gezi’de meselenin sadece ağaç olmadığını, örtülü bir darbe ile demokrasinin rafa kaldırılmak istendiğini anlatan daha o kadar çok ayrıntı var ki... Hangi birini yazalım? Sadece 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına çıkan ittifakın temellerinin 2013’teki Gezi olaylarıyla atıldığını söylemek yeter aslında.
Hiç düşündünüz mü? Altılı masanın küçük ortakları Babacan ve Davutoğlu neden mağdur sıfatıyla ifade verdikleri Gezi Davası’ndan çekilip direniş güzellemeleri yapmaya başladı?
Akşener neden “Gezi bir duruş, bir direniştir” diyerek Abdulhamit’i deviren İttihat ve Terakki’nin sloganıyla meydanları dolaştı?
Lafı uzatmaya gerek yok... Altılı masanın temelleri Gezi’de atıldı. 2023 seçimleri Gezi’nin adayıyla Erdoğan arasında geçti. O sebeple altılı masanın ortaklarının koro halinde Kavala’ya sahip çıkması şaşırtıcı değil.
Selahattin Demirtaş’a da 2013’te “Seni Başkan yaptırmayacağız” dedirten Kavala, hepsinin fikri önderi sayılır.
Not: Kavala’yı Türk mahkemelerinin kararlarına rağmen masum ilan edenler eski CIA ajanı Hanri Barkey ile ilişkisine bir baksın. Her ikisi de Robert Kolej mezunu Kavala ve Barkey darbeden iki hafta önce Diyarbakır’da ne arıyordu? Barkey, Kavala’nın şirketlerine ait telefonlarla 93 saat, 34 dakika, 1 saniye ne görüştü? Uzmanlık alanı darbeler olan Barkey’in 15 Temmuz’dan 3 gün sonra Kavala ile İstanbul’da yediği yemekte neler konuşuldu? Bu soruların cevaplarının devletin elinde olduğundan hiç şüpheniz olmasın.