Zafer Şahin

Zafer Şahin

zafer.sahin@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

Son dönemde muhalefet partileri sözleşmiş gibi aynı nakaratı tekrarlıyor: “Gençler AK Parti’ye oy vermeyecek. İktidarı gençler değiştirecek.”

Yaşı 70’e dayanan siyasilerimizin genç nüfusun önemini gecikmeli de olsa fark etmesi olumlu bir gelişme. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı en büyük koz olarak gördükleri gençler AK Parti’ye onların düşündüğü kadar uzak mı? İşte o biraz tartışılır.

AK Parti’nin gençlik kollarındaki üye sayısı 1 milyon 200 bin. Bu rakam CHP’nin toplam üye sayısıyla hemen hemen aynı. Diğer muhalefet partilerinin tamamının toplam üye sayısı AK Parti gençlik kolları üye sayısının yarısına ancak ulaşıyor.

Haberin Devamı

Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere gençler AK Parti’ye muhalefetin ve bazı anketçilerin düşündüğü kadar uzak görünmüyor. AK Parti genç seçmenin önemini rakiplerinden çok daha önce kavramış ve epey yol almış.

Darısı diğer partilerin başına deyip, devam edelim. Hafta sonu Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ile ana konusu gençler olan uzun bir sohbet gerçekleştirdik.

Önce müjdeler... Bakanlık yakın bir tarihte Spor Bilimleri Fakültesi mezunu 2 bin genci antrenör olarak istihdam edecek. Bu gençler Türkiye’nin 81 ilindeki tesislerde vatandaşa spor eğitimi verecek. Avrupa’nın en genç ülkesi Türkiye’de spor kültürünün yerleşmesinde öncü rol oynayacak.

Bakanlığın 2021 yılında istihdam edeceği personel sayısı ise 8 bin 212 kişi olacak. Genç istihdamına yönelik çalışmalar bunlarla da sınırlı değil. Spor Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı tarafından yürütülen bir proje daha var. Detayları yakında kamuoyuyla paylaşılacak.

Gençler kime yakın, kime uzak

Burs ve krediler kesilmedi

Bakan Kasapoğlu kabinenin en genç isimlerinden. Henüz 45 yaşında. Öğrencilik günlerimiz aynı dönemlere denk geliyor kendisiyle. Laf öğrencilikten açılınca bizim dönemin koğuş tipi yurtlarını anmadan geçemedik. En az 8 gencin birlikte kaldığı, soğuk ve havasız, banyo yapmak için uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalınan yurtları unutmak ne mümkün? Bakan “Yurtlarımız artık otel konforunda” deyince gençler adına sevindim. O çileyi hiçbir gencin çekmesini istemem. Peki, ne olmuş da yurtların konforu artmış? Cevap rakamlarda gizli. 2002’de 75 il ve 57 ilçede toplam 190 olan devlet yurdu sayısı 81 il ve 237 ilçede 777’ye yükselmiş. Yatak kapasitesi ise 182 bin 258’den 698 bin 447’e ulaşmış.

Haberin Devamı

Üniversite öğrencilerinin kâbusu olan harçlar AK Parti döneminde kaldırıldı. Peki ya burs ve kredilerde durum ne? Bakan’a bunu da sordum. Uzaktan eğitime geçilen pandemi döneminde öğrencilerin burs ve kredi ödemeleri aynen devam etmiş. Devlet imkânları ölçüsünde gençliğin yanında olmuş. Pandeminin başladığı 2020 Mart’ından bu yana 3 milyar 222 milyon burs, 7 milyar 617 milyon 788 bin lira kredi ödemesi gerçekleştirilmiş. 2002’de lisans öğrencisine 45, yüksek lisans öğrencisine 90, doktora yapana ise 135 lira kredi/burs veriliyordu. 2021’de bu rakamlar 650, bin 300 ve bin 900 liraya yükselmiş.

Gençler kime yakın, kime uzak

Çetin Altan’ın hayali Mamak’ta gerçekleşiyor

Sosyalist yazar Çetin Altan, Türkiye’nin “Köylülerin tenis oynadıkları bir ülke” haline gelmesini hayal ediyordu. Altan’a göre ancak bunu başarırsak kalkınmış bir ülke olabilirdik! 

Haberin Devamı

Durup dururken Çetin Altan’ı anma sebebim sohbetimizin ardından Bakan Kasapoğlu ile beraber Mamak’a yaptığımız ziyaret. Ankara’nın geçmişte gecekondularıyla ünlü ilçesi Mamak’ta sessiz bir spor devrimi yaşanıyor.

Mamak Belediyesi ve bakanlığın birlikte yürüttüğü spor projeleriyle 700 bin kişinin yaşadığı ilçede yüzme bilmeyen kimse kalmayacak. Gençler ve çocuklar için yapılan yüzme havuzları, spor ve gençlik merkezlerini görmenizi isterim. İçerisinde fitness salonundan saunaya, kütüphaneden ücretsiz internete kadar her şey var.

Bu devlet henüz Çetin Altan’ın hayal ettiği seviyeye ulaşmamış olabilir. Köylüler hâlâ akşamları evlerinin önünde tenis oynamıyor. Ama büyükşehirlerin varoşlarında yaşayan vatandaşına olimpik havuz, fitness ve sauna hizmetini ücretsiz ulaştıran bir Türkiye realitesi var.

Tamam, her şey toz pembe değil. Ama Altan’ın deyimiyle, “Enseyi de karartmamak lazım.” Öyle değil mi?