AK Parti milletvekiliyken Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak muhalefet adayını belirlemeye çalıştığını itiraf eden Ali Babacan konuştukça batıyor.
Neymiş, Abdullah Gül’ü aday yapmaya çalıştığı dönemde Erdoğan aday değilmiş!
Pes! Erdoğan’ın 2018’de Cumhurbaşkanı adayı olduğunu Mısır’daki sağır sultan bile duymuş ama Babacan duymamış!
Bu komik savunma kendi içinde bir itirafı da barındırıyor. Babacan o dönemde bir şekilde Erdoğan’ın aday olamayacağını düşünüyor. Artık ne olmasını bekliyor, neyi ümit ediyor belli değil! Ama bu sözler o anlama geliyor.
Aslında Türkiye’de o tarihten beri değişen pek bir şey yok. Muhalefet yine demokrasi dışı bir etkenin devreye girmesini ve Erdoğan’ın seçimsiz olarak tasfiye edilmesini bekliyor.
Bütçe görüşmelerinde Meclis kürsüsünden “Parayı idareli kullanın, yılın ikinci yarısında biz geliyoruz” diyen İyi Partili milletvekili…
Ortada seçim yokken Cumhurbaşkanı olacağını ilan eden ve anında kendi kendini düzelten ana muhalefet lideri…
2018’de kendilerine Abdullah Gül’ün çatı adaylığında birleşin denildiğini anlatan ama bu emri vereni açıklamayan siyasi parti genel başkanı…
Babacan da dahil hepsi aslında aynı şeyi söylüyor: Ortak amacımız, ortak düşmanımız olan Erdoğan’ı tasfiye etmek. Gerisi teferruat.
Şu an yaşadığımız her gelişme ABD Başkanı Biden’ın daha seçilmeden ifşa ettiği “Erdoğan’ı darbeyle değil seçim süreciyle devireceğiz. Onun karşısındaki muhalif unsurları güçlendirmeliyiz” planı doğrultusunda gerçekleşiyor.
Hadi Biden’ı anlıyoruz. Erdoğan kendi ülkesinin çıkarlarını savunmak için ABD’nin küresel planlarını bozdu. Bu yüzden Biden’ın hedefinde. Peki ya bu Babacangiller ve dostlarının Erdoğan ile derdi ne?
Emperyalizmin hedefindeki adamı bunlar niye hedefe koyuyor?
Bilen varsa anlatsın.
Bekçi
Kansu Turan. Henüz 29 yaşında bir Çarşı ve Mahalle Bekçisiydi.
Hafta sonunda İkitelli kapama noktasında polisin ‘dur’ ihtarına uymayan bir sarhoşun kullandığı aracın altında kaldı.
Bir bacağı koptu. Ameliyata alındı. Bazı kansızlar sosyal medyada “Kan da vermem, bir bardak su da” diye mesajlar attı.
Kurtarılamadı Kansu, şehit düştü. 1 yıllık bekçiydi. Geceleri it, uğursuz vatandaşın canına, malına kastetmesin diye sabahlara kadar sokakları arşınlayan fedakâr, aslan gibi bir gençti. 1 yıl önce babasını kanserden kaybetmişti. Kavuştular.
İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy’un katıldığı bir cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kansu’nun ardından ailesine bir taziye mesajı yolladı.
Bekçilerin aldığı üç kuruş maaşı diline dolayan, FETÖ’nün yönlendirmesiyle sistemli olarak bu gençleri karalayanlardan ise bir ses çıkmadı.
Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Türkiye’de darbe olacağını ima eden RAND raporundan BBC’ye kadar birçok yayın organında hedef gösterilen bekçilere neden sahip çıksınlar ki?
Mekânın cennet olsun Kansu. Vatan sana minnettar.
Cudi’de tenis!
Yazının başlığı sizi şaşırtmasın. Terör örgütünün bir dönem kurtarılmış bölge ilan ettiği ve “Asker buraya ayak basamaz” dediği Cudi Dağı’nın eteklerinde gençler artık tenis oynuyor.
Pazar günü Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ile gittiğimiz Şırnak’ta gözümle görmesem ben de inanmakta zorlanırdım.
Şırnak’a en son 1998 yılında gitmiştim. Aradan geçen 23 yılda kentte çok şey değişmiş. Küçük bir kasaba görünümündeki Şırnak modern bir kente dönüşmüş. 2015’teki Hendek terörünün izlerini silmek için devlet olağanüstü bir çaba göstermiş.
“Cudi kırsalında teröristlerle girilen çatışmada” diye başlayan haberlerin yerini “Şırnak’ta düzenlenen Cudi Cup Tenis Turnuvasında…” diye başlayan haberlerin alması işte bu çabanın ürünü.
Şırnak Üniversitesi yerleşkesindeki tenis kortlarında raket sallayan Şırnaklı, Diyarbakırlı, Mardinli gençler arasından dünyaca ünlü bir tenisçi çıkar mı? Neden olmasın ki? Çıkmasa da olur. Yeter ki gençler terör örgütünün tuzağına düşmesin. Cudi’nin eteklerindeki bu organizasyon aynı zamanda Türkiye’ye eskisi gibi terörle istikamet vereceğini zanneden çevrelere de bir mesaj aslında.
Bakan Kasapoğlu Cudi Cup’ı uluslararası bir turnuvaya dönüştüreceklerinin müjdesini verdi. Şırnak Valisi Ali Hamza Pehlivan ve Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş’un katkılarıyla bu hedefin de kısa sürede gerçekleşeceğinden şüphem yok.
Şırnak’ın ardından Bakan Kasapoğlu ile beraber önce Cizre’ye, daha sonra Muş’a gittik. Yandaki fotoğraf Muş’taki tarihi Murat Köprüsü’nde çekildi. Bakanın Muşlu sporcularla çimlerin üzerinde gerçekleştirdiği sohbette konuşulanları ve gençlerin özgüvenini görmenizi isterdim. Evet, bambaşka bir gençlik geliyor. Ama Türkiye’ye dair okumalarını sadece sosyal medyadan yapanlar o gençliğin de gerçek Türkiye tablosunun da farkında değil.