İsrail’in, aralıksız bombaladığı Gazze’de çocukların, doğmamış bebeklerin, kadınların bulunduğu hastane vuruldu ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon)bırak kınamayı, anında Hamas’ı ve ölenleri suçladı:
“Hamas, komuta merkezlerini hastane gibi binaların içine kuruyor. İsrail gibi demokrasiler savaş hukukunu takip eder. İsrail nereyi vurduğuna dikkat ediyor...”
Delil var mı? Nereden, belli, sorup, soruşturuldu mu? Yok... Var olan sadece orada Hamaslılar olabilir mantığı. Peki, mesela sosyal medyada görüntüsü yayılan İsrailli rehine genç kız da o hastanede olsaydı o da Hamas militanı mı sayılacaktı? Katledilen çocuklarda mı öyle? Üstelik bunlar Biden’in başı kesilen çocuklar gördüm deyip fitili ateşlediği sonradan da yalan olduğu oraya çıkanlar gibi de değil, gerçekten öldürülüyorlar. Hem de bir, üç, beş değil yüzlerce... Hangi savaş hukuku, hangi insani davranış? Gazze’nin elektriğini, suyunu, gazını kesen, yiyecek, içecek, ilaç dahi girmesine izin vermeyen kim? Kendisini insan hakları savunucusu gibi gösteren ABD’de hiç utanmadan bunu seyrederek sadece Hollywood filmlerindeki gibi kötü polis Netanyahu’ya karşı “iyi polis” rolünü oynuyor. Tabii, inandırıcılıktan uzak, berbat bir şekilde. Netanyahu, Filistinlileri hepten katledip, Gazze’yi işgal etmek istiyor, İsrail’in Gazze’de “savaş kurallarına” uyacağına inandığını vurgulayan Biden, masum Gazze halkının gıda, su ve ilaçlara erişimi olacağını sallıyor. “İsrail’in Gazze’yi işgalini destekler misiniz?” sorusuna da “Gazze’de olanlar aşırılıkçı Hamas’la ilgili. İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi büyük bir hata olur” diyor. Hastane vurulup, çocukların katledilmesinin ardından Beyaz Saray’dan yapılan açıklamanın tonu ise bundan daha farklı:
“Başkan (Biden), Gazze’deki hastane patlamasında hayatını kaybeden masum canlar için en derin taziyelerini iletti, yaralılara acil şifalar diledi.”
Bomba falan değil, ne olduğu belli olmayan bir patlama ve İsrail’den tek bir kelime yok.
Yani ilk baştan beri şahin kesilen şunu göndereceğiz bunu yapacağız diyerek uçak gemisi falan da gönderen ABD, arada bir uluslararası hukuk, insan haklarından söz ediyor ama hemen sonrasında da da İsrail’e arka çıkmaya, gaz vermeye, devam ediyor. Şimdilik son olarak Biden bunu bizzat gittiği İsrail’de de yaptı. Gazze’de öldürülen çocuklara, kadınlara rağmen akan kanı durdurmak yerine bir kez daha ABD’nin İsrail’in yanında olduğunu vurgulayarak racon kesti:
“Hastanedeki patlamayı diğer taraf yapmış görünüyor.”
***
Tam bir vicdan tutulması, gözü dönmüşlük hali söz konusu. Madem patlama, hastaneyi İsrail vurmadı, o zaman, Gazze’ye elektrik, su verilsin, bombardımanı durdurun. Samimiyseniz, yaraları sarın, sarmalayın, insani yardım gitmesine izin verin katliamın gerçek failini belgeleriyle ortaya koyun. Ama bırak bunları, gelişmeler İsrail’i daha da cesaretlendirici ve katliamlara teşvik edici cinsten. Bu şuursuzluk, ateş nasıl durulacak, nereye evrilecek sorusunun karşılığı ise dünya adına büyük bir endişe ve utanç niteliğinde...BM insani ateşkes kararı dahi alamadı. Bu ne demek? Katliam sürsün... O BM, bir de hiç utanmadan hastaneye yönelik saldırıyı şiddetle kınayarak, siviller ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların sonlandırılması çağrısında bulundu. Kınasan ne olur, artık yeter desene? Aynısı İsrail’in katliamına arka çıkan, destek veren, şimdi ise “Gazze’deki hastane saldırısının failleri hesap vermeli” diyen AB için de geçerli... Dolayısıyla Gazze’deki katliama, hukuksuzluğuna karşı sokaklar kaynıyor, sözde insan hakları sözde savunucusu ülkelerin yöneticileri ise akıl almaz yasaklamalarla ateşi düşürmeye çalışıyorlar. Hem de dünyaya basın özgürlüğü dersi veren medyayı da kullanarak... Mesela Gazze’deki katliamları batı medyası ya hiç görmüyor ya da gören durumu İsrail lehine yorumluyor... Son derece masumane Gazze’de hiçbir şekilde işgal ya da zulüm konusunda bir adım atmayan bir İsrail tablosu çiziliyor.
***
Ama mızrak da çuvala sığmıyor. Katledilen masum insanlar ortada ne kadar saklarsanız saklayın, batı medyası duyursun ya da duyurmasın Ortadoğu halkları bunu görüyor, biliyor. Sonuçta da o coğrafyada 400 milyon Arap nüfusu ile 9 milyon İsrailli beraber yaşayacaklar. Milyonlarca insanı öldürüp yok etmek mümkün mü? Kaldı ki İsrail’in “vurulabilir olma” travmasını üstünden atması o kadar kolay olmayacaktır. İsrail’e rakip ve dost olmayan devlet ve devlet dışı güçler son saldırıdan ciddi bir moral buldu, bu husus unutulmamalı... Akan kanın bir an önce durması ve barış, her iki tarafın da onları gazlayanların, dünyanın da yararına. Yoksa marifet yapmış gibi birbirlerine sarılarak fotoğraf vermek ya da “kanla kurulacak, kubbeler” falan hikâye...