Yerel seçime giderken dağılmış ve birlikte hareket edemez duruma gelmiş bir muhalefet var. Dünkü masa ortakları arasındaki ılık ve tatlı esintili hava, soğuk ve oldukça sert rüzgârlı bir hal aldı. Partiler bazında bakıldığında da özellikle masanın lokomotifleri konumundaki başta CHP ve İYİ Parti ise tam anlamıyla kaynayan kazan... İki parti arasındaki milletvekili alıp verme, yerelde ortak adayda kenetlenme ya da seçmen geçişkenliğinden kaynaklı hısımlık görüntüsü ise şimdilerde hafiften hasımlığa dönüşmüş durumda. Her iki taraf da geçmişte yaşanan mutlu birlikteliğin aslında ne kadar hatalı bir ilişki olduğu noktasındalar. Hatta yaşanmışlıklar ve geleceğe dönük olası yakınlaşmalar üzerine birbirlerini ciddi anlamda hırpalama söz konusu. Mesela uzun süredir İYİ Parti’de ‘CHP ile yapılan ittifak bize zarar verdi, veriyor’ söylemleri ayyuka çıktı. İYİ Parti doğrudan kendisini merkez sağda konumlandırmak istiyor artık. Yeni dönemdeki politikalarını da bu yönde güncelleme faaliyeti içindeler. Genel olarak düşünceleri de şu şekilde:
CHP’yi aradan çıkarmadan AKP seçmeninden buraya oy gelmiyor. Biz sağda birliktelik kurarsak ancak sağ seçmenden oy alabiliriz. Sağ seçmenin oyunu almadan da Türkiye’de iktidar olunamaz.
O yüzden de CHP ile aralarına bir mesafe koymaya çalışıyorlar. Hatta bu anlamda “İYİ Parti bir çıkış arıyor. Çünkü seçmen, vatandaş nezdindeki CHP’nin stepnesi algısından kurtulmak istiyor. Akşener bir çıkış yapmak zorunda” diyenler de var. Dolayısıyla sahadan yansıyan görüntüler de yerel seçimlere kendi adaylarımızla giriyoruz modunda. “Mutlaka kendi başkan adaylarımızı, meclis üyelerimizi belirleyelim” diyorlar. Bu da tabanın sesine, beklentilerine kulak vermek anlamında kritik önemde...
***
Tabii bu madalyonun “kesinlikle ittifaka hayır” yüzü ama bunun bir de reel politik, yani seçilebilmek gibi boyutu da söz konusu. Ki bu anlamdaki görüşler de ağırlıkla şu yönde:
“Tamam CHP, İYİ Parti’ye zarar veriyor ama CHP ile ittifak yapmadığı zaman İYİ Partililer oy patlaması mı bekliyorlar? Yüzde 10 bandında olan oyları bir anda ikiye, üçe mi katlayacak 25-30 mu olacak? Akşener yerel seçimde CHP ile ittifak yapmadığı an hiçbir belediyeyi kazanamaz İYİ Parti olarak. Aynı şekilde CHP de hiçbir belediyeyi kazanamaz. Belki İzmir, Eskişehir ya da bazı kale ilçeler kalır ama gerçekte kim kazanır AKP. İYİ Parti’nin seçmen tabanı da tamamen AKP’ye yarama olasılığı olan bu duruma sıcak bakmaz.”
Hal böyle olunca da Akşener’in çıkışları ve partisinden gelen seslerin, hareketliliğin tabanı, örgütü, konsolide etme ancak olası bir ittifak pazarlığını da yabana atmadan el yükseltme anlamına geldiği, geleceği açık. Ama bu kez pazarlık stratejisinin sadece CHP kazansın değil paylaşma ağırlıklı olsun,10 CHP alsın ama 6 tane de İYİ Parti’nin olsun gibi olacağı da ortada. Akşener şu anda satranç hamleleri yapıyor açıkçası. Tabii hamleleri de daha çok piyon odaklı, yani atlar, kaleler henüz ortaya sürülmüş değil.
Yani evet şimdilerde İYİ Parti cenahından yansıyanlar, hava, beklenti daha çok tek başına yol yürümek, seçime katılma gibi ve bu anlamda da her yerde kazanacak aday bulmaya odaklı hummalı bir çalışma söz konusu ama ilerde hiç değilse bazı yerlerde iş birliği olsun seçeneği gündeme gelirse de sürpriz olmaz. Ki böyle bir gelişmenin CHP kurultayı sonrası olabileceğine dönük öngörüler de var zaten... Yani CHP’de genel başkanlık tartışmaları sonlandıktan sonra farklı pozisyon alma durumu olabilir.
***
Kısacası hem CHP lideri Kılıçdaroğlu, hem de İYİ Parti lideri Akşener tabanlarını, örgütlerini heyecanlandırmak, konsolide etmek adına hummalı bir arayış içindeler. Geçmişteki hısımlık durumunun hasımlık görüntüsüne dönüşmesi de dahil olmak üzere. Ama siyasetin sürekli kendini güncelleyen bir mecra olduğu da bir gerçeklik... Geçmişte asla bir araya gelmeyeceğini düşündüğümüz partilerin, liderlerin bir araya geldiği gibi şimdilerde çok keskin konuşmalar yapan isimlerin ilerleyen süreçte belli gerekçelerle bir araya gelme durumları olası. Dolayısıyla şu anki söylemlere bakarak “bitti, budur” demek siyasetin gerçekleriyle pek örtüşmüyor. Demirel’in meşhur sözü de malum: Siyasette dün dündür, bugün bugündür...