Siyasetin gündeminde CHP ve İYİ Parti’nin art arda yaptığı ABD ziyaretleri ile 6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı arasında bağlantı kurma arayışları var. Ağırlıklı olarak da her iki heyetin temaslarına dönük tespitler, eleştiriler, hatta etkinlik açısından kıyaslamalarla. Ki bu anlamda iki parti arasında göndermeler bile oldu. Niyesi malum. Daha baştan Başbakanlık hedefi koyan İYİ Parti lideri Akşener’in Cumhurbaşkanlığı adaylık olasılığı da artık iyiden iyiye konuşulmaya, tartışılmaya başladı. Yani çok bilinmeyenli 6’lı Masa denklemine CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hâlâ flu olan adaylık durumu benzeri “Olur mu olmaz mı, olursa da nasıl olur?” gibisinden yeni bir soru daha eklendi. Dolayısıyla, denklemin çözümüne dönük formüller, senaryolar da yenilenmiş versiyonlarıyla havada uçuşuyor. İkisinden birinin ortak adaylığı ya da her ikisinin de olabileceği çoklu aday olasılığı dâhil. İlk turda birbirleriyle yarışma, ikinci turda sonuca göre birleşme hesabı yani. Tabii yine olur ya da olmaz opsiyonlu gel-gitlerle. Mesela, Kılıçdaroğlu’nun ısrarlı ve kararlı adaylık isteğine Akşener yeşil ışık yakar mı, olur verir mi denildiğinde, buna dönük öngörüler daha çok şöyle:
Akşener son dakikaya kadar Kılıçdaroğlu’na ne hayır ne de evet diyecek. Hatta kamuoyunda hayır intibaı yaratacak şeyler söyleyecek. Çünkü kendi iç politikasına karşı da böylece söyleyecek sözü oluyor. Yoksa üç gün sonra Akşener’e hesap sorarlar, masanın hesabı üzerine yıkılır. Onun için Akşener son dakikaya kadar bu işe karşıymış, kendi düşündüğü başkaymış gibi davranacak ama son dakikaya gelindiğinde de “Artık başka seçenek kalmadı, öteki türlü olursa masa darmadağın olacak, ortak aday çıkmayacak, bu sefer milletvekilliği hesapları da bozulacak” deyip buradaki şansı denemeye karar verecektir. Kaybederse, “Sonuna kadar direttim, Kemal Bey’e dinletemedim, mecburen evet dedim”, kazanırsa, “Her şeye, herkese, bütün olmazlara rağmen olur dedim, Kemal Bey kazandı” diyecek. Sonuçta her ikisinde de Akşener kazanacak.
Kısacası, “Adaylık Kılıçdaroğlu’nun hakkıdır” durumu. Ancak son gelişmelere ve İYİ Parti’den yansıyan yeni seslere, işaretlere bakıldığında ise Akşener’in gönlünden de Cumhurbaşkanlığı adaylığının geçtiği ya da partisince buna zorlandığı gibi bir hava, esinti söz konusu. Hatta bunun siyaseten bir taktik olarak özellikle başkalarına söylettirildiğini iddia edenler bile var. Kılıçdaroğlu’nun adaylık isteğine karşı İYİ Partili kurmayların sıklıkla yaptığı “kazanacak aday” vurgusu ya da il başkanlarının Akşener’e “Gönlümüzden geçen Cumhurbaşkanı sizsiniz, saha gezilerinde bu talep yurttaşlar tarafında da sıklıkla dile getiriliyor” demesi gibi. Dolayısıyla, “Akşener aday olur mu, olmaz mı, olursa nasıl olur?” sorusuna siyaset bilimcilerin bakışı da şu:
O masada iktidara yakın seçmenden oy alma potansiyelinde olan Kılıçdaroğlu’na göre çok daha fazla oy alabilecek kişi Meral Akşener. Niye? Merkez sağ ve milliyetçi, bu kadar basit. Tek problem şu: Akşener konuya “Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim” diye yaklaşarak aslında bir çeşit tevazu ortaya koymuş oluyor ama bir yandan da kendi partisinden ciddi teşvik, destek ve ilgi görüyor. Dolayısıyla, masadan Akşener çıkarsa Kılıçdardoğlu’na göre şansı daha fazla olabilir. Kazanır kazanmaz, o ayrı.
Tabii bunlar da masadaki daha başka şu olur, olmaz gel-gitlerini akla getiriyor.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığına Akşener net olarak hayır derse ne olur? Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu geri adım atar mı? Atarsa bu siyasi kariyeri açısından sıkıntı olmaz mı? Hele bir de Akşener adayım diye ortaya çıkarsa tavrı ne olur? Buna dün konuştuğum deneyimli politikacıların yanıtı ise yine olasılıklar üzerine:
“Bu kadar angaje olduktan sonra Kılıçdaroğlu aday olmaya mecbur, olmadığı an partisi Genel Başkanlığı’nı sorgular. Yani ‘Ben fedakârlık yapıyorum, Akşener olsun’ derse CHP anında patlak verir. Akşener’in ya da işaret edeceği bir başka kişinin adaylık durumu ise Kılıçdaroğlu’nun adaylık dayatması ve kaybetme olasılığından hareketle en azından seçimin ikinci tura kalmasını sağlamak için söz konusu olabilir. Akşener açısından bir başka açmaz da Kılıçdaroğlu tek aday olarak çıkarsa sandıkta ona oy verecek seçmen, parti tercihinde de CHP’ye yönelebilir. Böyle bir durumda da Akşener’in partisi umduğu oya ulaşamaz, o zaman da onun Genel Başkanlığı sorgulanır.”
Özetle, dememiz o ki CHP ile İYİ Parti arasında Cumhurbaşkanı adaylığı ve HDP odaklı tartışmalarla yaşanan gerilimin 6’lı Masa’ya nasıl yansıyacağı ve olası krizlerin işareti olup olmayacağı daha çok konuşulur, tartışılır. Evet, her ne kadar görüntüde CHP ve İYİ Parti liderleri masada nizam, intizamda sıkıntı yok havası verseler de hiç kimsenin fikrini net olarak ortaya koymadığı da açık ve net. Yani Genel Başkanlar birlikteyiz, beraberiz, sorun yok mesajlarında ısrarlı ama partilerinin içinden yükselen seslere bakıldığında ise daha farklı bir hava söz konusu. Bakalım masanın kasım buluşmasından neler çıkacak?..