Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri “Pompeiopolis Antik Kenti” gün yüzüne çıkıyor.
Tarih boyunca sayısız medeniyetlere ev sahipliği yapan ve 8 bin yıldır insanlık tarihinde kendine yer bulan Taşköprü ilçesi adını; Romalılar zamanına dayanan orijinali yedi gözlü olmasına rağmen günümüzde altı gözü açıkta olan Tarihi Taş-Köprü’den almıştır.
Ve o köprü ki; bin yılı aşkın zamandır 300 metre mesafedeki Zımbıllı Tepe olarak anılan bölgede yer alan Pompeiopolis Antik Kenti ile aşkını itiraf etmeyi bekleyen sevgili misali birbirlerini seyretmekte.
Gezimize başlamadan önce Taşköprü tarihinin en eski eserlerinden olan Klasik arkeolojik döneme ait Pompeiopolis Antik Kenti'ne ait kısa bir bilgi verelim. Pompeipolis Antik Kenti'nin en önemli özelliği Romalıların sıfırdan inşa ettiği bir şehir olmasıdır. Bu yönüyle Efes başta olmak üzere birçok önemli kentten de ayrılıyor. Paflagonya’ya başkentlik yapmış kapalı höyük şeklindeki antik kent kalıntılarının bir kısmı Taşköprü ilçesinde yer alırken bir kısmı Kastamonu Arkeoloji Müzesi’nde yer almaktadır.
Gezimiz sırasında Pompeiopolos Antik kenti ile beraber Tekke Cami (Bölgenin fatihi Şeyh Hüsamettin Hz.’nin de bulunduğu) Taşköprü Kent Müzesi, Donalar Kaya Mezarı, Abdalhasan Köyü ve Türbesi, Küçüksu Mesire Yeri de gezilecek diğer yerler arasında.
Taşköprü Belediye Başkanı Sayın Abdullah Çatal ile beraber gezdiğimiz ilçemizin güzellikleri saymakla bitmiyor.
Dünyaca ünlü ve coğrafi işaret belgeli “Beyaz Altın” sarımsak ve padişah sofralarını süsleyen “Kuyu Kebabı” ile de tanınan ilçeden bu tatları almadan kesinlikle dönmeyin.
Zengin yemek menüsü ile adeta Gastronomi şehri olan Taşköprü'de ana yemeklerin dışında en çok bilinen ve meşhur olan etli ekmek, pastırmalı ekmek, güveç, kanlıca mantarından yapılmış turşu ise bambaşka bir deneyim ve mutlaka tadına bakılması gereken bir lezzet şöleni sunuyor.
Ayrıca yemeklerinin kilo yapmadığını da söylemeden geçmeyelim :) Çünkü temiz havası, yürüyerek her noktasına ulaşabilmesi gibi nedenler ile yediklerinizi hemen eritebilirsiniz.
Kentin bölgede ve ülkede eşine nadir rastlanan derecede düzenli bir imara sahip bulunmasının nedeni ise duyulduğunda şaşırtıcı bir o kadar da minnet uyandırıcı.
Ulu Önder Atatürk’ün 29 Ağustos 1925 yılında Taşköprü ilçesine yaptığı ziyarette ilçeyi çok beğenmiş ve halkın gösterdiği ilgiden de memnuniyet duymuş. Ancak 1927 yılında çıkan büyük yangında ilçenin ¾’lük kısmının (800 hane yanmıştır) yandığını duyan Atatürk, Ankara’nın imarı için Almanya’dan getirttiği Mimar Herman Jansen ve ekibini Taşköprü’ye göndererek ızgara sistem denilen imar planını Taşköprü’de uygulanmasını istemiştir.
Ayrıca Tahtalı Şelalesi, Küçüksu Gölet’i, kentin sokakları ve Taşköprü’nün tarihi evlerini gezerken harika bir görsel şölen yaşadım. Gezerken yıllar sonra Antik Kent’in tamamen hizmete açılıp, tarihi evlerin de ev pansiyonculuğuna dönüştüğü bir Taşköprü hayal ettim.
Pandemi sürecinden dolayı tabi daha sakinde olsa, seneye inşallah festivaller ve renkli görüntüler karşılayacak bizi çünkü tekrar geleceğiz.
Bizleri misafir eden Taşköprü Belediye Başkanı Sayın Abdullah Çatal ve ekibine sonsuz teşekkürler..