Kronik stres sadece biz büyükleri değil çocukları da etkiliyor. Başta TEOG sınavları olmak üzere sürekli performans beklentisi çocukları zorluyor. Üstelik hareketsiz yaşam, doğadan uzaklaşma strese dayanma kapasitelerini de düşürüyor. Güven Çayyolu Sağlıklı Yaşam Kampüsü Yönetim Kurulu Başkanı Banu Küçükel çocuk hastalarda baş ağrısı ve bağırsak şikayetleriyle başvurularda artış gözlemlediklerini söylüyor.
Obezite, migren, ülseratif kolit gibi hastalıkların çocuklarda görülme sıklığının artmasının en büyük sebeplerinden birisinin kronik stres olduğunun bilindiğini ifade eden Banu Küçükel, ablası Nüket Küçükel Ezberci ile birlikte 1.500 kişinin çalıştığı Güven Hastanesi’ni yönetiyor. Doktor olan anne babalarının vefatının ardından ikinci jenerasyon olarak sağlık yatırımlarını büyütmüşler.
Diplomasiden sağlığa
Eski bir diplomat olan Nüket Küçükel Ezberci büyükelçiliğine iki yıl kala annesinin vefatıyla sağlık yatırımları işine dönmüş. Henüz 16 yaşındayken hastanede çalışmaya başlayan Banu Küçükel ise gerçek bir deniz tutkunu ve profesyonel bir yelkenci. Tek başına seyahat ediyor, uzaklara açılıyor. Başkentin renkli simalarından iki kız kardeş ile farklı bir sohbet gerçekleştirdik.
Stresi yönetmeyi öğretecekler
Bazı hastalıkların görülme yaşının aşağı indiğini söylediniz. Neden sizce?
Banu Küçükel: Evet bunu gözlemliyoruz. Uzman hekimlerimizin yaptığı değerlendirmelere göre ergenlik döneminde özellikle 12-16 yaş grubunda TEOG başta olmak üzere sınav stresi, doğadan uzaklaşıp sanal ortamda yaşamaları beraberinde birtakım hastalıkları da tetikliyor.
Artık çocukluk çağında sıklıkla migren, reflü ve ülseratif kolitleri görmeye başladık. Bunlar çoğunlukla psikosomatik hastalıklar. Bilgisayar başında uzun süre hareketsiz kalmaları, stres, kötü yeme alışkanlıklarının tetiklediği çocukluk çağı obezite problemlerini de beraberinde görüyoruz. Duruş bozuklukları yine çok yaygın. Ritim problemleri görülebiliyor.
Tüm bunlara stres mi yol açıyor?
Banu Küçükel: Biz büyükler dahi iş hayatında yüksek performans beklentisi altında zorlanıyoruz. Çocukların işleri daha zor. Sadece sınav stresi değil ki çocuklarımıza artık piyano çalmayı, sporu da performans beklentisiyle yaptırıyoruz. ‘Ayşe’nin çocuğu üç ayda öğrendi ama piyano çalmayı’ diyoruz en hafifinden.
Sınavı verememe korkusu, anne babanın sevgisini kaybetme korkusu, performans baskısı gibi durumlar büyük strese yol açıyor. Güven Çayyolu Sağlıklı Yaşam Kampüsü’müzde stresi yönetmeye yönelik becerilerin artırılması için çeşitli workshoplar yapmaya başlıyoruz şimdi. Ebeveynlere yönelik workshoplar da hazırlıyoruz.
Anne Vasiyetİ ‘İkinci Bahar’ı getirdi
Sağlık sektöründeki diğer yatırımlarınız neler?
Nüket Küçükel Ezberci: Ankara Çayyolu’nda içinde 40 branşın olduğu büyük bir sağlıklı yaşam kampüsü açtık. Kampüsün içinde ‘İkinci Bahar Geriatri Merkezi’ni (yaşlı bakım merkezi) de kurduk. Güven Sağlık Grubu’nun kurucusu annem Dr. Aysun Küçükel’in en büyük hayaliydi. Annemle babamın bu vasiyetini yerine getirirken kognitif rehabilitasyon, fiziksel rehabilitasyon, sanat terapileri ile yaşlıların günlük yaşamlarını daha kaliteli geçirme fikri doğdu. Kampüsün bir binasını sosyal aktivite merkezi olarak dizayn ettik. Bahçede hobi bölümleri, yürüyüş parkurları, sanat galerisi, plastik sanatlar atölyeleri, müze açtık. Nefes, yoga, sanat terapileri, briç, tavla, satranç, sinema günleri yapıyoruz.
Kampüse 15 milyon dolar yatırım
Ne kadara mal oldu Çayyolu kampüsü?
23 bin dönüm kapalı alandaki kampüs, içinde 40 branşın olduğu tıp merkezi yanı sıra estetik, sağlık ve spa merkezi ile gençleşme lazerlerinden, ozon, cilt bakımı, zayıflama, sağlıklı beslenme ve spora kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Yatırım tutarı 15 milyon doları buldu. Onkoloji, obezite, kalp hastalıkları ve sigarayı bırakma başta olmak üzere destek hizmetlerini devreye soktuk. Kanser hastaları destek programında psiko drama, kas güçsüzlüğüne yönelik fiziksel aktivite, uygun beslenme, sanat terapi, korkularını biraz olsun azaltmak için nefes terapisi, yoga programlarını yürütüyoruz. Kampüste bir de mutfak kurduk. Kanser başta olmak üzere hastalık grubunda olanlara, kilo kontrolünde olanlara, sigarayı bırakanların ev ve ofislerine yemek gönderiyoruz. Şimdi menopoz destek programını da başlatıyoruz.
Yenilenmek için hayata bir ara
Bahsettiğiniz merkeze günü birlik de gelinebiliyor mu?
Kilo verme ve anti-aging meselesinde insanlar hayata biraz ara vermek istiyor. Bu nedenle biz hastalarımızı yatarak da kabul ediyoruz ama günü birlik gelenler daha fazla. Özellikle sağlıklı spor merkezimize. Estetik operasyonlar için yurtdışından da talepler gelmeye başladı. Ağrı merkezi ve akupunkturla tedavi merkezini de açtık. Kampüste açık havada sabah sporlarımız oluyor. Yoga seansları, nefes terapileri, sanat terapileri, sanatçı workshopları, dinletiler yapıyoruz. Ruhsal açıdan da sağlıklı olabilme halini mümkün olduğunca uzatmanın peşindeyiz.
Turistler Başkent’e saç ektirmeye geliyor
Banu Hanım yurtdışından talep var mı?
Ankara’da olmamıza rağmen toplam hasta sayımızın yüzde 10’u yurtdışından. Beyin, kalp cerrahisi, ortopedi, rehabilitasyon için gelenler var. Plastik cerrahi için talep fazla. Fizik tedavi için çok gelen var. Çayyolu kampüsümüze Somali’den, Libya’dan, Irak’tan savaşta felç kalmış çok sayıda hasta geldi. Kampüste saç ekim, lazerle damar tedavisi ameliyatsız tedavilere de başladık. Check-up için dahi talepler gelmeye başladı. 9 bin yabancı hastaya baktık şu ana kadar.
Başkent’te olduğumuzu düşünürseniz bu başarı daha anlamlı hale geliyor. Çünkü direkt sefer sayısı az. Ankara’da yaşayan yabancı misyona da hizmet veriyoruz. 22 ülkede kontak noktalarımız var. Cibuti, Azerbaycan, Irak, Arnavutluk, Bulgaristan, KKTC’de ofislerimiz var. Libya, Irak, Kosova gibi devlet anlaşmalı olduğumuz ülkeler var.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Nüket Hanım diplomatlık kariyerinizden vazgeçtiğiniz için pişman mısınız?
Hiç değilim. Çayyolu yolu kampüsünde bir de hormon bölümü açtık. Bakın, biz genç kalmayı sağlayan growth (büyüme) hormonu akşam 17.00 ile ertesi gün öğlen 12 arasında kalori içeren bir şey yemediğinizde salgılanıyormuş. Gece 02’de kol veya bacak kaslarını bir 10 dakika çalıştırmak da bu hormonu salgılatıyormuş. Diplomaside bunları öğretmiyorlar! Şaka bir yana sağlık sektöründe nefes almanın ne kadar değerli daha doğrusu değerli tek şey olduğunu görüyorsunuz. Çünkü her şey nefes alıyorsanız var.