Orta vadeli program ile yol haritasını net bir şekilde ortaya koyduklarını vurgulayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Hedeflerimizi belirledik, şimdi uygulama zamanı” diyor.
Türkiye’nin en istikarlı iş etkinliklerinden biri olan MARKA Konferansı’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek iş dünyası ve gençlere seslendi. ‘Yeni yüzyılımızın hikayesini yazarken Türkiye markasına inanmak’ başlıklı oturumda sorularımı yanıtlayan Bakan Şimşek, “Reformlarla fiyat istikrarını, mali disiplini tescil edeceğiz, rekabet gücümüzü artıracağız. Gençlerimize yüksek oksijenin, iş imkanlarının olduğu bir ülke için gece gündüz çalışıyoruz” dedi.
Türkiye’nin ve dünyanın farklı uzmanlıktaki 50’yi aşkın etkili fikir önderi iki gün boyunca kendi perspektiflerinden öngördükleri yeni yüzyılı anlattı. Kendisini sahnede ağırladığım, attığı her adım, kurduğu her cümle kamuoyu tarafından büyük bir merakla takip edilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “Yeni yüzyılımızın hikayesini yazarken Türkiye markasına inanmak” konulu konuşmasına ilgi büyüktü. Lafı fazla uzatmadan zaman zaman sözü alkışlarla kesilen Bakan Şimsek ile sohbetimizi aktarıyorum;
‘Ülkeme hizmet için döndüm’
■ MARKA Konferansı’na katılımınızın sembolik anlamı çok büyük. Kariyer yolculuğunuzda tam da istediğiniz konfora, prestije ulaştığınız bir noktada, kredibiliteniz finansal dünyada zirvedeyken önemli bir karar aldınız ve görevi kabul ettiniz. Neden? Türkiye’nin geleceğinde gördüğünüz umut, inanç nedir?
Ülkeme hizmet için döndüm. Profesyonel hayatımı şekillendirirken belli bir prestij ya da konfora erişmek gibi bir amacım hiç olmadı. Hatta konfor alanında kalmanın insanın kabiliyetlerini, ufkunu körelttiğini düşünüyorum. Onun için gerektiği zaman gereken kararları almalı insan.
Gençlik yıllarımdan itibaren çalıştığım her konunun derinine inmeye, olaylar arasında neden-sonuç ilişkileri kurmaya, çok çalışmaya hep gayret ettim. İnanarak çalıştım. Bu inançla, bu azimle ülkeme hizmet etmek için buradayım. Biliyorsunuz ilk defa bakan olmuyorum, benim makam mevki, title’a ihtiyacım yok. Daha önceki dönemlerde de hükümette üst düzey görevler almıştım.
Bakanlık göreviyle milyonların hatta gelecek nesillerin yaşam standartlarını ileri götürmelerine katkıda bulunma şansı, inanılmaz bir motivasyon kaynağı. Bu durum beraberinde bazen büyük bir sorumluluğu da getiriyor. Bazen, çalışırken gece-gündüz birbirine karışabiliyor. Ülkeme hizmet için döndüm. Cumhurbaşkanımıza bu önemli görevi şahsıma tebliğ ettiği için bir kez daha bu şükranlarımı sunmak istiyorum.
■ Göreviniz gereği Türkiye markasını dünyada temsil ediyorsunuz. MARKA Konferansı’nda hep söylenen birşey var, bir markanın en büyük gücü aşıladığı güvendir. Verdiği sözün sonuna kadar arkasında durmasıdır. Bu çerçeveden bakınca Türkiye markası bugün dünya finans çevrelerinde sizce nasıl algılanıyor? Bir sene sonra nasıl algılanacak yani neler değişecek?
Tabii güven inşa etmek istiyorsanız söylemleriniz ve eylemlerinizin birbiriyle uyumlu olması lazım. Biz orta vadeli programla ne yapacağımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Hedeflerimizi belirledik. Şimdi uygulama zamanı. Güveni tescil etmek istiyorsanız uygulamada tutarlı olmanız lazım. Yani şeffaf olacaksınız, öngörülebilir olacaksınız, kurala bağlı politikaları devreye alacaksınız.
Biz tam olarak bunları yapıyoruz. Attığımız adımlar, verdiğimiz sözler, ortaya koyduğumuz çerçeveyi destekliyor. Tutmayacağımız hiçbir sözü vermiyoruz.
‘Türkiye’ye ilgi büyük’
■ Bunu yaparken Türkiye markası için izlediğiniz yol nedir?
Her türlü soruna gerçekçi, pragmatik şekilde yaklaşmaya çalışıyoruz. Ülkemizin sahip olduğu avantajları ve karşı karşıya kaldığı sorunları samimi ve dürüst bir şekilde ortaya koyuyoruz. Bence burada tutarlı olmak çok önemli. Şeffaf olmak çok önemli, dürüstlük çok değerli. Dürüstlüğün en uzun mesafe için en kısa yol olduğunu biz biliyoruz. Türkiye markası için güveni tescil etmede kurala dayalı, uluslararası normlara uygun politikaları takip etmeyi önemsiyoruz.
Son 5 aya bakarsanız, uluslararası kuruluşların, finans çevrelerinin yeniden merakla takip ettiği bir ülke haline geldiğimizi söyleyebilirim.
Geçenlerde IMF Dünya Bankası toplantıları için Marakeş’teydik. Yani gittiğimiz bütün salonlar tıklım tıklım doluydu. İnanılmaz bir ilgi var.
■ Gelişmeler istediğiniz hızda ilerliyor mu?
Tabii kredi notu görünümümüz iyileşti. Daha erken aşamadayız. Uluslararası kuruluşların programımıza desteği günden güne artıyor. Dünya Bankası, biz Orta Vadeli Program açıkladıktan hemen sonra Türkiye’ye önümüzdeki 3 yılda 35 milyar dolarlık bir kaynak aktaracağını söyledi. Şunun altını çizmek istiyorum; Daha çok erken aşamadayız. Bu gelişmeleri yeterli görmüyoruz, rehavete asla kapılmayacağız. Yolumuz daha epey uzun, engebeli. Çok çalışacağız.
‘Enflasyonu düşüreceğiz’
■ Önümüzdeki bir yıl için öncelikleriniz neler?
Önceliğimiz enflasyon. Enflasyonu kontrol altına alıp düşüreceğiz. Cari açığı ciddi bir şekilde iyileştireceğiz. Kamu maliyesinde disiplini sağlayacağız. Kredi notumuz artacak, buna inanıyorum.
■ Sizi iyi tanıyan bir gazeteci olarak teknik bilginizi, stratejik bakış açınızı, hem detaycılığınızı hem de büyük resmi doğru okuma kabiliyetinizi yıllardır gözlemliyorum. Sevdiğim bir değerlendirme vardır; muhasebe geçmişin hesaplarını gösterir, finans yönetimi ise geleceği öngörmek zorundadır. Soruyorum sayın bakanım; 5 yıl sonra nasıl bir dünyada olacağız; bu dünyada Türkiye’nin önemi ve yeri ne olacak?
Zor bir konu. Büyük belirsizliklerin olduğu bir dönemdeyiz. Dünya ekonomisi son yıllarda çok önemli şoklara maruz kaldı. Ticarette korumacılıktan tutun, fiyat istikrarına ilişkin tehditlere kadar savaşlar, jeopolitik gerginlikler, yaşlanan nüfus, aşırı borçluluk birçok sorun var. Önümüzdeki 5 yıl zorlu bir süreç olacak.
‘Ciddi fırsatlar var önümüzde’
■ Dünya ve Türkiye için öngörüleriniz neler?
Öncelikle şunu söyleyim; küresel ekonomi yavaş büyüyecek. Önümüzdeki 5 yılda beklenen ortalama büyüme yüzde 3 civarı. Bu bir karşı rüzgar, ülkemiz açısından da, gelişmekte olan ülkeler açısından da. Ama bir taraftan çok ciddi fırsatlar bizi bekliyor. Yeni teknolojiler gelişiyor. İklim değişikliğine karşı özellikle yeşil dönüşüm şu anda dünyanın en önemli gündem maddesi. Bu dönemde Avrupa Birliği’nin sınırda karbon düzenleme mekanizması muhtemelen devreye girer. Bugünden o etkileri sınırlamak için atacağımız adımları tartışıyoruz, konuşuyoruz. Birçok günden maddesi var. Yapay zekadan tutun birçok konuya kadar. Bizim için önemli olan şey şu; politikalarımızı, ülkemizin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirecek bir çerçevede şekillendiriyoruz, her alanda.
Bundan sonra özellikle yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm… Biliyorsunuz şu anda Türkiye Hindistanla İtalya arasında en önemli sanayi üssü. Şimdi bu pozisyonunu güçlendirmek istiyoruz.
‘Gençlerimiz için çalışıyoruz’
■ Öngördüğünüz konuma ulaşmak için nasıl bir yol haritası uygulayacak Türkiye?
Özellikle bu yeni trendlerden yararlanmak istiyoruz. Çünkü çok avantajlı bir bölgedeyiz, ülkemizin büyük bir potansiyeli var. Dünyada nüfusu 80-85 milyonun üzerinde olan, kişi başına milli geliri 10-15 bin dolar olan kaç ülke sayabilirsiniz diye sorsam! Muhtemelen 6 ülkeden bahsediyor oluruz! Türkiye onlardan bir tanesi. Dolayısıyla çok önemli bir üretim üssü, önemli bir coğrafyada, tarihi bir birikime sahip. Bunların hepsi aslında Türkiye’nin marka değerine yansıyor. Tabii marka oluşturduğumuz alanlar da var. Biz bunu inşa etmeye devam edeceğiz önümüzdeki 5 yılda, dünyada ne olursa olsun. Bütün belirsizlikler, bütün sıkıntılara rağmen Türkiye’nin avantajlı bir konuma sahip olduğunu düşünüyorum. Reformlarla biz şimdiki fiyat istikrarını, mali disiplini tescil edeceğiz, reformlarla bunu güçlendireceğiz, rekabet gücümüzü artıracağız. Gençlerimize çok daha cazip bir ülke, yüksek oksijenin olduğu, iş imkanlarının olduğu bir ülke için gece gündüz çalışıyoruz.