* Berivan, Kürtçe, kayalık yerlerde açan dağ çiçeği demek.
Kadın, Kürt, müteahhitsiniz. İsminiz de Berivan... Bu kadar azınlık ifadesi bir girişimcinin hayatını kolaylaştırır mı, zorlaştırır mı? ‘Zorlaştırdı’ diyor NATO’nun askeri malzeme tedarikçisi, kamu müteahhidi Berivan Ünal ve ekliyor:
“İş almak için görüşmeye gittiğimde insanlar önce bir şaşalıyor. Karşılarında erkek müteahhit görmeyince en azından şöyle oturaklı, kilolu bir kadın bekliyorlar. Beyaz gömlek, kot pantolon giyen biriyle karşılaştıklarında bir şok yaşıyorlar. ‘Zor olmuyor mu kadın olarak?’, ‘İsminin anlamı ne’ sorularından ana konuya geçmek hayli zaman alıyor.” Berivan Ünal’ın cevabı böyle...
İş kadını Ünal’a ters gelebilir ama bence bu kadar azınlık aidiyetini bir arada taşımanın getirdiği bir avantaj da oluyor insan hayatlarında. Düşünsenize pamuklara sarılı, steril ortamlarda büyüyen bir kadın böyle bir alanda varlık gösterebilir miydi, hayat kısa deyip vitesi kırıp kaçmaz mıydı?
Site, okul, Ar-Ge binası
Belki de bu azınlık kimliği ve zor koşulllardan gelmenin hırsıyla, erkeklerin iş yapmaya korktuğu Güney Osetya, Afganistan gibi coğrafyalarda da iş yapıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi için çalışıyor. NATO’ya silah, mermi yapımında kullanılan CNC tezgahları, silah kapları satıyor. “Piyasada, kimsenin yanaşmadığı zorlu yerlere BM için malzeme tedarik ederek kendime yer açtım” diyor. 37 yaşında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu.
Aralarında Milli Savunma Bakanlığı işlerinin de olduğu kamu ihaleleriyle başlamış müteahhitlik işine. Yağmur suyu kanalizasyon inşaatları, okul binaları, altyapı projeleri derken işleri büyümüş. Antalya’da 96 konutluk site, karşı tarafta bir bankanın Ar-Ge binası, Maslak’ta ise okul inşa ediyor halihazırda. Hedefinde sektöründe büyümek yanı sıra siyaset var. En büyük tutkusu ise babadan geçen Fenerbahçe sevgisi... B&B Group Yönetim Kurulu Başkanı Berivan Ünal ile iş hayatında kadınlık hallerini konuştuk.
Dostlukta bile ayrımcılık var
Kadın, kürt, müteahhit... Bunca azınlık simgesini bir arada taşımak işinizi zorlaştırdı mı?
Dünyaya bir daha gelsem, yine kadın, Kürt ve müteahhit olarak doğmak isterdim. Ama dünyanın da bu aidiyetlere daha adil davranmasını isterdim. Çok zorlandım çünkü. Geçen birkaç arkadaşımla müzik dinliyoruz. En masum denilen alanda, dostluk ilişkilerinde bile ayrımcılık karşınıza çıkıyor. Jay Jay Johnson’un bir parçasını çalmasını istedim 20 yıllık arkadaşımdan. Arkadaşım, ‘Nereden biliyorsun sen onu’ dedi. ODTÜ mezunuyum, İngilizce konuşuyorum, müteahhidim! Kürtsünüz ya, sadece türkü dinlersiniz... Kadın olmak başka bir dert zaten. İş yapmak için masaya oturuyorsun, adam ayakkabılarınız ‘ne güzel’ diyor.
Annesinin desteğiyle var oldu
Nasıl bir aileden geliyorsunuz? Anneniz karşı çıktı mı işinize?
Üç kardeşiz. Urfalıyız. Dedemler Ankara’ya taşınmışlar. Ankara Yükseliş Koleji’nde okudum. Babamın işleri bozuldu bir ara. Okulun sahibi Hacı Ali Demirel’in odasına gidip burs istedim. ‘Çok başarılı bir öğrenciyim, lütfen bana burs verin’ dedim. Şaşırdı, ‘peki verelim’ dedi. Hiç unutmam o günü, bursla bitirdim okulu. Üniversitede de çalıştım. İhracat, inşaat şirketlerinde... Annem müteahhit olmamı da destekledi. Doğulu iseniz, hele üstüne kadınsanız tek yırtma şansınız annenizin karakteridir. Anneniz isterse ne kadar ataerkil bir yapıdan gelirseniz gelin, okursunuz, bir yere gelir, elinizin hamuruyla erkek işlerine bile girersiniz. Ben şanslıydım babam da hep destekledi. Annem siyasete de girmemi istiyor. Ben de istiyorum ancak henüz yolum var.
Nasıl başladı müteahhitlik?
Kamuya, belediyelere altyapı işleriyle başladım. Milli Savunma Bakanlığı Jandarma ve İstikam İnşaat Grup Komutanlığı ve Atölyeler Bakım Onarım Destek Müdürlüğü’nün inşaat işlerini yaptım mesela. Çeşitli altyapı işleri, derken oteller, okullar yaptık. İşler büyüyünce 2004’te Ankara’dan İstanbul’a taşındık.
Zor olmadı mı? Evde boya aktığında fenalık geçiriyoruz biz kadınlar.
Müteahhitlik dediğiniz iş günün sonunda girişimciliktir. Kimler müteahhit olmadı ki bu ülkede! Sağlam sinirleriniz olmalı, beton, çimento, vinç sorun değil. Doğru ekibi kurduğunuzda işler yürüyor zaten.
Hiç mi zorlanmıyorsunuz?
Başlarda özellikle çok zordu. Kadın olduğunuzu görünce ödemeleri geç yapanlar, anlaştığınız fiyatı düşürmeye, konuştuğunuz maaşın üstünde rakam istemeye çalışanlar... İş görüşmesi yaptığınız masada özel sorular. Türkiye çok cinsiyetçi bir toplum. Hele bir de evli değilseniz. Kadın bakanlığımızın adı bile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Anne iseniz toplam sizi mazur görüyor! Kadının çok başarılı olmasını istemiyor toplum. Bu her şeyden önce evde yüzyıllardır kurulan kölelik düzenine tehdit. Kadın cinayetlerinin bana göre en büyük sebebi kadının ben de varım demeye başlaması.
Siz BM ile de iş yapıyorsunuz...
Yurtdışındaki ilk müşterimiz Amerikan ordusu oldu. Amerika’nın Irak’a müdahale ettiği dönemde Basra, Taci, Bağdat’taki kamplarının kurulumlarını yaptık. Malzeme tedarik ettik. Arkasından NATO, BM Güvenlik Konseyi’ne de hizmet vermeye başladık. Çoğunlukla güvenlik riskinin olduğu, savaş koşullarının sürdüğü zorlu bölgelerde iş yapıyoruz. Afganistan, Irak, Güney Osetya, Sudan gibi ülkeler... Ortadoğu, Asya ve Afrika’da iş yaptık, yapıyoruz
Önümüzdeki üç yıl BM‘nin Afganistan’daki prefabrik yapı ihtiyacını biz karşılayacağız, kamp kurulumlarını biz yapacağız. BM için, Güney Osetya’da iş yaptık mesela. Pompa ve su borularından oluşan malzemeyi sorunsuz teslim edince BM Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri bana teşekkür belgesi gönderdi.
‘Erkekler daha güzel bir dünya yaratmayacak’
Bir sonraki hedefiniz ne?
Siyaset. Annem iki kez denedi, DYP’den belediye ve milletvekili adayı oldu. Ben de annem gibi siyasetle ilgiliyim. Çocukken evimizde siyaset konuşulurdu. İyi bir mesleğim, eğitimim var. Dünyayı biliyorum. Nemalanmak için değil kadın ve çocuklar adına bir şeyler yapmak istiyorum. İşlerimi daha da büyütüp, oturttuktan sonra bir gün siyasetçi olmak istiyorum. Siyasette olmadığımız müddetçe kadınlar için daha güzel bir dünya yaratmayacak erkekler.