Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yönetmen eşi Mehmet Aksın’la birlikte 2007’den bu yana teknede yaşayan oyuncu Yeşim Büber, tüketerek var olacağını sananların sistemin tuzağına düştüğünü söylüyor. Büber, “Hayatın figüranı olmayacağım dedim ve hayatımı olabildiğince küçülttüm” diyor

Hayatın figüranı olmayacağım...

Yedi yıldan bu yana eşi, ikiz oğulları Can Yunus ve Nehir ile teknede yaşayan Yeşim Büber ile Marmaris’te buluştum. Teknelerini bağladıkları Okluk Koyu’nda bir günü beraber geçirdik. 2007’de evlerini boşaltıp, tekneye sığarak İstanbul’dan yola çıkmışlar. Tekneleri öyle lüks değil. Ne yardımcıları var ne de tayfaları… Her şeyi kendileri yapıyorlar.Elbette ne kadar tüketim çılgınlığından kaçsalar da asgari tüketim için bile para gerekiyor. Mehmet Aksın özellikle reklam sektöründe aranılan bir görüntü yönetmeni. En son Zehirli Sarmaşık ve Acayip Hikayeler’de rol alan Yeşim Büber de doğum sonrası ara verdiği dizi sektörüne bu kış dönmeyi planlıyor. Bir dönem çok ses getiren İnşaat ve Yolda filmlerinde de oynayan Yeşim Büber ile alternatif hayatı konuştuk.
KUYU SUYU İÇİYORLAR
Anneler artık çok anne, bütün hayat çocuklara göre organize ediliyor. Biliyoruz ki tekne o kadar da steril değil. Nasıl büyüyor çocuklar?
Ormanda emeklediler, yürüdüler. Ağızlarına toprak, taş atıp, dal kemirmeye bayılıyorlardı. Son derece steril olmayan bir ortamda büyüdüler. Hâlâ öyleler. Ama bunun da karşılığı olarak doğduklarından bu yana hastaneye gitmedik. 2 yaşındalar. Gayet sağlıklı gidiyor her şey. Toplumda genel olarak bir temizlik takıntısı var. Hijyen pazarlanıyor. Anneler için çocukları en hassas noktaları olduğu için temizlik pazarlaması çocuk büyütmede en çok iş yapan sektör haline geliyor. Normal doğum yaptım. Hastaneden çıkıp ertesi gün yine tekneye geçtik. Teknede kendilerine dikkat etmeyi öğrendiler. Anneler, babalar sürekli çocuk düşmesin diye kalkan gibi çocuğun tepesindeler. Çocuk için de çok daraltan bir hal o. Kendi başına bir şey yapmaya çalışıyorsun, sürekli tepende birisi. Rutin flor takviyesi verecekti doktor. Kuyu suyunu arıtıp içtiğimizi öğrenince onu da vermedi. Kuyu suyu flor açısından daha zenginmiş. Ticari sularda eksik oluyormuş.
Çocuklar reklamlarda bir şey görüp istediğinde nasıl ikna ediyorsunuz peki?
Reklam görmüyorlar ki! Televizyonumuz yok.
İlk yardım kursu aldılar
Açık denizdesiniz ve çocuklar hastalandı. Bu bir risk değil mi?
Çocuklar olduktan sonra çok uzun mesafe yapmadık. Riski minimuma indirmek için Marmaris’te hastanede iki günlük kurs aldık. Çok yetkin bir ecza dolabımız var. Hafif cerrahi müdahaleler, kırık çıkık müdahaleyi yapabilir durumdayız. Eğer ihtiyacınız olursa uzaktan teşhis ile doktorlardan yardım almak mümkün.
Evhamlı şehir annelerine ne öneriyorsunuz?
Doğadan o kadar da koparmamak lazım. Annelik içgüdüsü denen bir şey var ya, onu dinlemek lazım. Sen anne olarak zaten doğru olanı biliyorsun. Sürekli bir kitap anneliği var. Bu kadar uzaklaşmamak lazım kendinden. O kadar da kitaplardan öğrenilecek bir şey değil annelik.
Pasifik’e açılacaklar
Teknede yaşama fikri nasıl oluştu?
İstanbul artık zor gelmeye başlamıştı. Sorgulamalar başladı. Bu trafikten mutlu muyum, yaptığım işten mutlu muyum? Mehmet’in deniz sevdası vardı. Bir tekne alalım, teknede yaşayalım dedik. 2007 yılında evi tamamen kapatıp tekneye yerleştik. Bir yıl Akdeniz’i gezdik. Niyetimiz daha yola devam etmekti. Sonra hadi dönelim, çalışalım, tekneyi büyütüp çocuk yapalım, devam edelim dedik. Tekneyi büyüttük, çocukları yaptık, Şimdi tekrar yola çıkacağız, bir iki sene daha çalıştıktan sonra... Pasifik’e doğru gitmek istiyoruz.
Bir teknede iki kaptan
Tekneye de sığılıyormuş! Evlere niye sığamıyoruz?
Lüks sevmiyorum. Zaten şu an hayatımı bu kadar küçültmeme rağmen gezegene yine de zarar veriyorum. Bunun vicdani rahatsızlığını hissediyorum. Bir de o kadar büyük hayatları ahlaki olarak kaldıramayacağım. Sığamama durumu sistemin tuzağına düşmek işte. Ne kadar tüketirsek o kadar var olacağımızı sanmanın yanılgısından kaynaklanan bir şey. Hayatın figüranı olmak. Olmayacağım dedim kendi kendime ve hayatımı olabildiğince küçülttüm. Teknemiz 15 metre. Daha büyük bir teknemiz olsa mesela, bu kez tayfamız olması gerekecekti.
İki kaptanız; Mehmet ile ben. Uzun yolda vardiya usulü kullanıyoruz. Bakımını da kendimiz yapıyoruz. Kendi kendinize yeterli olmayıp, çalışanınız olup hizmet almaya başladığınız anda ‘lüks’ bir hayat başlıyor. Bu bize göre değil. Burada İstanbul’da harcadığımızın yüzde 30’unu anca harcıyoruz.
Hayatın figüranı olmayacağım...
Yeşim Büber ve eşi Mehmet Aksın, çocuklarıyla son derece sağlıklı bir ilişki kurmuş. Onların kalkanı değil yoldaşı olduklarını sık sık vurguluyorlar.
Mektupla ya da okulsuz eğitim
Çocuklar okula başladığında nasıl olacak?
Eğitim sistemi ile ilgili çok ciddi kuşkularım var. O gri, ruhsuz binalarda, askeri eğitim almadık mı hepimiz. Öğretmenlerimizle hiyerarşik ilişkilerimiz, kendimizi hep değersiz hissetmemiz. Kimlik bulma çabalarımızın hep engellenmesi. Okullar, sistemi sorgulamayan bireyler yetiştirmeye yarıyor. Bu olumsuz deneyimleri çocuklarıma yaşatmak istemiyorum. Türkiye’de evden okul, dışarıdan eğitim legal değil. Eşim Mehmet’in Fransız vatandaşlığı da var, çocukların da. Home schooling (mektup eğitimi) denen bir sistem var Avrupa’da. Müfredat size geliyor, siz çocuğun ebeveyni olarak eğitmeni oluyorsunuz. Sınavlarını gönderiyorsunuz. Bir de unschooling diye bir kavram var. İngiltere, Kanada gibi ülkelerde uygulanıyor. Bunda ise bir müfredat yok, çocuğun okul ile ilişkisi yok. Herhangi bir zamanda okula başlamak istediğinde yeterlilik sınavına giriyor. Başarılı olduğunda nereden isterse oradan başlıyor okula. Bunlardan birisini seçeceğiz. Çocuklarıma TEOG stresini yaşatmak istemiyorum. Ben çocuğuma gezegenine sahip çıkmasını öğretmek istiyorum. Başkalarının hayatlarına, varlığına saygı duysunlar, kendi hayatlarına sahip çıksınlar. Bir şey ekip biçebilsinler, hayatta kalabilsinler, bence başarı budur.
‘Kuaför ve ütü hayatımdan çıktı’
2007’den beri saçını boyatmadığını söyleyen Yeşim Büber, “Her ay kuaför, manikür-pedikür, üstümden ağır bir yük kalktı. Ütü yapmıyor, sürekli temiz giysiye ihtiyaç duymuyorum. Kırışık, lekeli, yırtık, hiç dert değil artık. Sadece üşümemi engellesin
ya da güneşten korusun yeter.
Çok mutluyum, hakikaten keyfim çok yerinde” diyor.
Bu kış ekranlara dönüyor
Yeni dizi var mı?
Projeleri değerlendirmeye başladım. Bu kış birisinde çalışacağım. Çocuklar doğduktan sonra çok çalışmak istemedim. Bebeklik dönemini birlikte geçirmek istedim. Önümüzdeki sezon için görüşmelerim sürüyor. Çalışmaya başlayacağım şimdi yeniden.