Dağıtım kanalından mağazacılık anlayışına varıncaya kadar yaptıkları dönüşüm hakkında
bilgi veren Benetton Grubu CEO’su Marco Airoldi, Türk pazarının kendileri için çok önemli olduğunu belirterek, giyinme konusunda ipuçları verdi...
İtalyan giyim markası United Colors of Benetton’un, yeni koleksiyonu ‘Clothes for Humans’ için hazırladığı ve sosyal medyada yayınlanan küresel reklam kampanyası çok ilgi çekti. Giysilerin yaşantımızda duygusal bir yere sahip olduğuna ve her sabah seçtiğimiz parçaların gün içindeki ruh halimizi etkilediğine inanan marka, gerçek yaşamdan kesitlere yer verdiği 15 saniyelik 9 filmle, asıl kahramanların giysilerimiz olduğunu vurguluyor. Filmlerde; küpesinin tekini bulmak için evini altüst eden, diyet ve lezzet arasında ikilemde kalan, Skype iş görüşmesini en rahat edeceği şekilde yapan kahramanların, yapmacıksız ve gerçek davranışlarına yer veriliyor. Marka, bu koleksiyonda insanların kendilerini en iyi şekilde yansıtabilecekleri üç seri sunuyor. İş yaşantısı ve özel anlar için Dress Up, rahatlığı ön planda tutan rafine tarzıyla Dress Down ve sportif anlayışla yaratılan Dress to Move...
İlk yabancı marka
Renkli trikoları, tabu kıran reklamlarıyla tanınan Benetton, Türkiye’ye giren ilk yabancı hazır giyim markasıydı. 1980’li yıllarda modadan kasıt biraz da onların renkli, cıvıl cıvıl kıyafetleriydi. Türkiye’ye ilk giren uluslararası yabancı markaydı. Sonra, Türkiye’nin dışa açılması hızlandı. Türk tüketicisi yabancı, yerel yeni yeni markalarla tanıştı. Benetton rekabet avantajını yitirdi. Global anlamda da paralel bir seyir yaşandı. Türk pazarında yeniden sesini yükseltmeye hazırlanan Benetton, bundan iki yıl önce büyük bir dönüşüm programı başlattı.
Dağıtım kanalından, mağazacılık anlayışına varıncaya kadar yaptıkları dönüşümü yerinde görmemiz için Türkiye’den bir grup gazeteciyi davet ettiler. Büyük dönüşümü, Benetton Grubu CEO’su Marco Airoldi, şirket merkezinin bulunduğu Treviso’da anlattı.
Tek başına devam edecek
Boyner ile yollarını ayırdıktan sonra Türkiye’deki operasyonlarını doğrudan yürütme kararı alan Benetton, çoğu franchise olan bazı mağazalarını kapatmış, bazılarını yenilemiş. 130 olan mağaza sayısı böylece 39’a düşürülmüş. Global dizayna uygun olarak Türkiye’deki mağaza anlayışı da değiştirilmiş, renk ve örme de koleksiyonda yeniden ağırlık kazanmış. CEO Airoldi, Türk pazarının kendileri için çok önemli olduğunu söylüyor. Ülkeden çıkma niyetleri yok. Aksine ‘on canvas’ dedikleri yeni mağaza konseptiyle büyüyecekler. Beş yıl içinde mağaza sayısı 100’e ulaştırılacak. Bu yapılanma doğrultusunda Benetton Türkiye CEO’su İdris Onay’ın liderliğindeki güçlü Türkiye takımı, Benetton Group’un bir kolu olarak İtalya’nın global stratejilerini yerel piyasada uyguluyor.
Renkli kıyafetleriyle tanınan markanın en tepesindeki isimle bir araya gelme fırsatı yakalayınca bazı tüyolar da almaya çalıştım:
l Heyecanla çıkılan bir akşam yemeğinde evlilik teklifi alma olasılığı için ne renk tercih etmeli?
Tabii bu kültürden kültüre çok değişen bir konu. Japon olsanız kesinlikle beyaz önerirdim. Ama Akdeniz için açık bir mavi iyi olur. Sanırım bu Türkiye’de de bu işe yarar.
l Ocak ayı dolayısıyla terfi dönemi yaklaşıyor. İşyerinde ilgi çekmek, kendimizi hatırlatmak için hangi renge abanmalı?
Kesinlikle kırmızı ve yeşilden şaşmayın. Fark edilirsiniz!
Bu okulda hoca yokSosyal sorumluluğun markanın genlerinde olduğu vurgusu yapan Marco Airoldi, Benetton Kadınların Güçlendirilmesi Programı başlattıkları bilgisini de paylaştı. 5 yıl sürecek program, 2 milyon Euro yatırımla ve hazır giyim sektöründe çalışan kadınlara sürdürülebilir yaşamlar kazandırma hedefiyle hayata geçirilecek. Program Türkiye’de de uygulanacak. Markanın iletişim merkezi, Benetton reklam kampanyalarının yaratıcısı Fabrica’yı da ziyaret ettik.
Tasarım, görsel iletişim, fotoğraf, etkileşim, video ve gazetecilik gibi alanların olduğu bu merkeze dünyanın her yerinden burslu genç sanatçılar alıyorlar. Bir yıl boyunca devam eden bursa alabilmeniz için 25 yaşından küçük olmanız gerekiyor. Luciano Benetton ve Oliviero Toscani iletişim merkezini, derslerin, seminerlerin, profesörlerin ya da yıl sonu sınavlarının olmadığı bir yapıda kurgulamış. Genç araştırmacılar, burada bir sanat eserinin nasıl yaratıldığını uygulamalı olarak öğreniyorlar. Hiçbir araştırmacı denetlenmiyor, yaptıkları sınava tabi tutulup notla değerlendirilmiyor. İletişim merkezindeki her burslu araştırmacı, dünyanın farklı ülkesinden. Böylece kendi kültürel yapılarını da beraberinde getiriyorlar.