Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Esmeralda iş dünyasını büyüledi

Milliyet, kuruluşundan bu yana sayfalarında sanata en çok yer veren, özel sayfa ayıran gazete oldu. Maliyet hesaplarıyla tasarruf tedbirlerinin zirveye çıktığı dönemlerde dahi kültür sayfalarından ödün vermedi. Sanatın tüm dallarını ve gelişmelerini sayfalarına taşıyan Milliyet Sanat ise gazetemize aidiyetimizi artırdı, kıvanç duymamızı sağladı.
Önceki gün dünya turnesi kapsamında İstanbul’a gelen ‘Notre Dame de Paris’ müzikalinin gösterimindeydik. Milliyet Sanat’ın Zorlu Center PSM’de düzenlenen kokteyline iş dünyasının önde gelen isimleri katıldı.
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila hepimizden önce salondaydı. Konu ne de olsa sanattı...
Konuklarla sohbet eden Fikret Bey’in dikkatini çekmiş olma ki bir ara bana dönüp, “Türk şirketlerinde ne kadar çok kadın yönetici var” dedi. Haksız da değildi.
Boyner Büyük Mağazacılık Genel Müdürü Aslı Karadeniz davetimize zarif annesiyle katılmıştı. Beymen Genel Müdürü Elif Çapçı, Beta Ayakkabı’nın patronu Özlem İkiışık o anki sohbet halkamızda yer diğer kadın yöneticilerdi.
Kokteylin ardından Fikret Bey ile birlikte davetlilerimizle ‘Notre Dame de Paris’ müzikalini izlemek için Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nin (PSM) devasa konser salonuna geçtik.

Sık sık alkış adılar
2 bin 250 kişilik salonda, 10 koltuk boş değildi desem yanlış olmaz. Victor Hugo’nun ölümsüz romanı ‘Notre Dame’ın Kamburu’ndan sahneye uyarlanan, dünyanın en beğenilen ve en çok seyredilen müzikalleri arasında yer alan performansı izlerken, gösterim esnasında alışkın olmadığımız alkış sesleri duyduk.
Luc Plamondan ve Richard Cocciante’nin modern sahneye uyarladığı klasik bir aşk hikayesi olan müzikal, şarkıları, oyunculukları ve kostümleriyle izleyenleri 1800’lü yıllara götüren bir atmosferde.
Müzikal, 1998’de ilk defa Paris’te sahnelendi ve dünyada bir yıl içerisinde en çok bilet satan müzikal olarak Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi.
Yapımcıları, izleyen yıllarda gösteriyi daha geniş kitlelere tanıtmak adına İngilizce’ye uyarladı. Müzikal, Zorlu Center PSM’nin de işletmecisi olan 102 yıllık Nederlander ailesinin Londra’daki tiyatrolarından birisi olan Dominion Theatre’da 2000 yılında ilk defa İngilizce sahnelendi.
İngilizce uyarlamada lisans sorunları da etkili oldu. Müzikal, o tarihten bu yana İngilizce olarak orjinal yaratıcı ekip tarafından sahneleniyor. Oscar ödüllü, Titanic filminin müziği olan My Heart Will Go On’un söz yazarı Will Jennings tarafından İngilizce sözleri yazıldı müziklerin.

BM oturumu gibi oldu!
Sergilendiği 1998’de efsane olan müzikal İstanbul’a ilk kez geldi. Konuklarımız, dünyanın en iyi şarkılarından biri olarak kabul edilen ‘Belle’ başta olmak üzere şarkılar ve müzikalin baş kahramanı Esmeralda’dan gözlerini alamadılar. ‘Belle’ dünyada 30 dile çevrilmiş bir şarkı. Evrensel bir fısıltı adeta. 1998 yılında Paris’te Palais des Congres’de ilk defa sergilenen müzikal, 10 milyonu aşkın CD ve DVD satış, 8 milyondan fazla bilet satış performansına ulaştı. Bu arada bir not müzikalde şarkılar canlı söyleniyor, orkestra yok. Fransızlar birçok alanda olduğu gibi burada da farklı bir yol tutturmuşlar.
Müzikal 14 ülkenin ardından İstanbul’a gelirken, bitiminde seyirci 15 dakika salondan çıkmadı. Alkışlar dinmedi. İstanbul’da da önceki akşam yoğun alkış sonrası bis yapan ekip sahneye 1998’den bu yana eserin orjinal koreografı olan Martino Muller, bestecisi Richard Cocciante ve yönetmen Gilles Maheu’yu davet etti. Cocciante, ‘The Age of The Cathedrals’ parçasını İtalyanca seslendirirken sanatçılar kapanışı aynı şarkının Fransızca versiyonuyla gerçekleştirdiler.

Haberin Devamı

Esmeralda iş dünyasını büyüledi

Haberin Devamı

Moskova’da dört kez ‘bis’ yaptılar!
Gösteride bir kadın patronla aşk üzerine konuşuyoruz. Kimden olduğunu hatırlamadığı, aşkın gücünü anlatan bir alıntı yapıyor: “Aşkınız karşılık yaratmıyorsa bu ancak talihsizlikle açıklanabilir.” Belki de gösterim boyunca Quasimodo’nun sözlerinde yankılanan ‘Kader’le açıklanabilir diyorum kendisine.
Zira şarkılarda kambur ve sağır Quasimodo’nun ağzından çığlıklarla, ‘Esmeralda çok güzel, ben ise çirkinim, bana bakmaz’ haykırışını duyuyorsunuz gösterim boyunca.
Müzikal bizden önce Moskova’da sahnelendi. Geçtiğimiz kasım ayında Moskova’ya son 5 yıl içerisindeki üçüncü ziyaretini gerçekleştiren müzikal, PSM’de dün akşam olduğu gibi ayakta alkışlandı ve sanatçılar 4 defa BIS yaptılar. Biz Türkler çok mu kibarız, yoksa Ruslar sanata daha mı düşkün bilemedim.

Yine gelecekler!
Bu arada yapımcı Nicholas Talar’dan aldım haberi. Lisans sorunlarını çözebilirlerse Fransızca olarak sergileyebilirler müzikali yeniden. Talar, ‘Umarım 3 yıl içinde bu kez Fransızca şarkılarımızla İstanbul’da oluruz’ dedi. Müzikalin Fransızca sahnelenme hakları üzerinde tekrar çalışmaya başlayacaklar, önümüzdeki yıllarda hem Fransızca hem de İngilizce olarak sahnelemek istiyorlar.

Sahne yoktu, geç geldi
Dünyada 8 milyondan fazla kişinin izlediği, DVD’lerinin yok sattığı müzikal İstanbul’a neden bu kadar geç geldiğini de sordum kendisine...
Milliyet’in 200 kişilik davetine katılımın yüzde 98 düzeyinde olduğunu hatırlatarak! İstanbul’a gelmek istemişler, çok da teklif almışlar. Ancak buna uygun sahne olmadığını görmüşler. Ünlü yönetmen Türk seyircisi ve Zorlu Center’a bayıldığını söyleken ekledi:
“Quasimodo’nun ve üç oyuncunun çanlar içinde tavandan sarktığı sahne.... Quasimodo’nun duvarlardan aşağı süzüldü sahneler sonra. Tavan yüksekliği belli bir oranda ve güçte değilse böyle sahneleri oynamak zor “ Anlayacağınız tavan yüksekliği ve teknik sorunlar nedeniyle bugüne kadar gelememişler.
Güçlü bir akustik gereksinimi de etkili olmuş tabii bunda. Bu nedenle Zorlu PSM açılana kadar Türkiye’deki teklifleri kabul edememişler. PSM yetkilileri teknik olanaklarını sununca hemen ‘oluru’ almışlar. Hazırlıklar iki yıl sürmüş.
Notre Dame’ın Kamburu kitabı, filmi ve müzikaliyle çok bilinen bir öykü olduğu için burada anlatmayacağım. Ancak ölümsüz aşk, hırs, intikam, iftira, yalan, dolan, güzellik ve çirkinliğe dair her şeyin söylendiği müzikali mutlaka izlemenizi öneririm. İnsana dair bütün hallerin yer aldığı bir duygular geçidi göreceksiniz adeta. Tabii müthiş bir müzik ve dans performansı eşliğinde...