Kütahya Porselen için Skallop Koleksiyonu’na imza atan dünyaca ünlü tasarımcı Karim Rashid, “Skallop, doğadaki formlar akışkan ve yumuşak. Doğanın kusurluluğuna gönderme yaptım” dedi
Türkiye’nin köklü markaları, kalitelerini tasarımla taçlandırdıkça dünya pazarlarındaki yerleri daha da sağlamlaşıyor. Geçen hafta yine böyle bir tasarım öyküsünü, öykünün kahramanlarından dinleme fırsatımız oldu.
Ulusal ve uluslararası tasarımcılarla iş birliği yaparak yeni tasarımlara imza atan Kütahya Porselen’in davetlisi olarak Antalya’ya gittik. Markanın tasarım dünyasına yön veren isimlerden Karim Rashid iş birliğiyle ortaya çıkardığı en yeni koleksiyonu Skallop için NG Phaselis Bay’de düzenlenen lansmanda ünlü tasarımcıyla sohbet ettik.
Baba mesleği
Amerika’da yaşayan Karim Rashid’in tasarım yolculuğu aileden geliyor. Babası ressam. Ressamlığın ötesinde evdeki mobilyalardan annesinin kıyafetlerine kadar her şeyi tasarlarmış.
“Hatta öyle ki, sabah tasarladığı ve makinenin başına geçip kesip biçtiği elbiseyi annem aynı akşam giyerdi” diyen Rashid, sözlerine şöyle devam etti: “Çocukluğundan beri mimarları, tasarımcıları, moda tasarımcılarını gözlemledim ve fark ettim ki onlar aslında ortaya çıkarttıkları konseptleriyle bizim yaşantılarımıza birer şekil veriyor. Ben de herhangi bir konuda uzman olmayı değil, genel açıdan bakmayı seçtim. Dolayısıyla, endüstriyel tasarımcı olmaya karar verdim. Çünkü endüstriyle tasarımcı olunca porselen, bisiklet, televizyon, araba gibi her şeyi tasarlayabilirdim, birbirinden farklı birçok şeyin tasarımını yapabilirdim.”
İki yaşındayken Mısır’dan ayrıldığını, Paris, Londra, Montreal gibi birçok şehirde yaşadığını söyleyen Rashid, “Annem İngiliz, babam Mısırlı. Evde hiç Arapça konuşulmadı. Annemle babam aralarında Fransızca, İngilizce, İtalyanca konuşurlardı ve dolayısıyla Mısır kültürüyle ilgili çok fazla şey bilmiyorum. Mısır’a ilk gittiğimde 45 yaşındaydım” dedi.
Organik bakış
İstanbul’a ilk kez 20 yıl önce geldiğini söyleyen Karim Rashid, Türk kültürünü kendine çok yakın hissettiğini ve İstanbul’da olduğu zaman kendini çok rahat ve evinde gibi hissettiğini belirtti.
En büyük ilham kaynağının insan olduğunu söyleyen Rashid, “Tasarımlarımdaki en büyük ilhamım biziz! Nasıl yaşadığımız, nasıl uyuduğumuz, nasıl yürüdüğümüz, nasıl yediğimiz...” dedi ve Skallop koleksiyonun da aslında çok basit bir fikirden doğduğunu belirtti. “Skallop’ta form olarak daha organik daha yumuşak tercihler yaptım. Sofralarda kullandığımız birçok tabak kusursuz bir daire formundayken, doğa organik, akışkan, düzensiz biçim ve renklerdedir. Skallop Koleksiyonu’nun altında yatan fikir doğanın ulaştığı herkese ulaşan, elde yapılmış gibi görünen, yeme ritüellerimizin organikliğine ve doğanın kusurluluğuna gönderme yapan bir koleksiyon yaratma fikriydi” diyen Karim Rashid, koleksiyonun kusursuzluk eleştirisine dayandığının da altını çizdi.
Rengi de özel
Skallop, Antique White ve Coloured olmak üzere iki seriden oluşuyor. Antique White serisi, deniztarağının kendine özgü rengiyle zamansız bir ruhu temsil ederken, Coloured serisinde mavi ve pembe tonları yer alıyor. Coloured, seriye özel hazırlanan renkli hammaddelerle elde edildiği için renkler sadece yüzeyde kalmıyor, doğanın bir parçası gibi ürünün her zerresine nüfus ediyor. Koleksiyonda düz tabaktan peynir tabağına, çay fincanından kupa ve kâselere kadar farklı boylarda ürünler yer alıyor.
Antalya’da yaşamak cezbediyor
Son dönemde pek çok kişiden duyuyorum: “Aslında gidip Antalya’da yaşamak lazım.” Hatta bazılarının gidip yerleştiğini de görüyorum. Ev fiyatları, gıdanın ucuz olması yanı sıra, denizi, iklimi nedeniyle talep görüyor.
Şehrin yeni lifestyle lüks resort oteli NG Phaselis çalışanlarından cilt bakım uzmanı Songül Kuzu ile sohbetimizde, son yıllardaki göçün gerekçelerini anladım. Dört yıl öncesine kadar İstanbul’da Boğaz kıyısındaki lüks otellerden birisinde çalışıyormuş. “İyi bir gelirim vardı. Ihlamur’da oturuyordum. Kiram o kadar yüksekti ki kazancımın yarısı kiraya gidiyordu. Eşim Antalyalı, turizm sektöründe çalışıyor. Taşınmaya karar verdik” diyor.
Maaşlar daha yüksek
Ancak Antalya’da çok uygun olan ev fiyatları pandemide yükselmiş. Şehrin merkezindeki evlerin kiraları 2 bin TL’den başlıyor. Songül Hanım’a, “Ama Antalya’da da kiralar yükselmiş ve maaşlar da düşüktür” dediğimde, hiç beklemediğim bir kıyaslama yaptı:
”Toplam gelir olarak çok farklı değil aslında. Bahşişler farklı! İstanbul’un lüks otellerinde Arap turistler çok fazla olur. Onlar çok bahşiş veriyor. Antalya’da ise Rus ve Avrupalı turist var. Arap turist 100 dolar bahşiş veriyorsa, Rus turist 10 dolar, Avrupalı ise en fazla 15-20 dolar veriyor!”
Peki, gelir nasıl aynı oluyor soruma yanıtı ise şöyle oldu: “İstanbul’da bahşişler yüksek olduğu için maaşları düşük tutuyorlar. Burada ise maaşları yüksek tutuyorlar. Benim işimde mesela İstanbul’da bahşişler ile birlikte 10 bin TL kazanıyorsanız, Antalya’da da 6-7 bin TL kazanıyorsunuz. Böylece standardımız çok düşmedi.” diyor.
Ödüllü koleksiyonlar
Karim Rashid ile hayata geçirdikleri koleksiyon için çok heyecanlı olduklarını vurgulayan Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli ise şunları söyledi:
“Tasarımlarımızın yenilikçi, kullanıcı dostu, sağlıklı, çevreci, ulaşılabilir ve evrensel olmasını hedefliyoruz. Karim Rashid de bu felsefeyle üreten bir tasarımcı. 45 kişilik tasarım ekibimizin yanında ulusal ve uluslararası alanda başarılı tasarımcılarla ödüllü koleksiyonlara imza atıyoruz. 4000’den fazla ve 300’den fazlası da ödüllü tasarımları olan Rashid ile çalışmak bizim için çok büyük gurur. Umarım bu iş birliğini dünya çapında ödüllerle de taçlandırır, farklı ülkelerdeki müşterilerimizi Skallop koleksiyonuyla buluştururuz.”
‘Cesaret Veren Kadınlar’ değişimi müjdeliyor
Kadınların iş hayatında girişimcilik yoluyla güçlenmesini hedefleyen KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) rol model kadınların cesaret ve ilham veren hikâyelerinin geniş kitlelerce duyulması için ‘Cesaret Veren Kadınlar’ projesini hayata geçirdi. Finish ile hayata geçirilen projeyle girişimcilikten spora, tarımdan bilime, teknolojiden sanata kadar pek çok alanda zorluklara göğüs gererek özgüvenle yola çıkmış ve cesaretleri başarıyla taçlanmış kadınların hikâyeleriyle başka kadınlara ilham verilmesi amaçlanıyor.
Daha iyi bir toplum
Projenin tanıtımı için düzenlenen toplantıda Reckitt Türkiye Hijyen Genel Müdürü Abhishek Chuckarbutty, KAGİDER Başkanı Emine Erdem ve Reckitt Türkiye Hijyen Pazarlama Direktörü Tarık Bayar projeye ilişkin bilgi verdiler.
KAGİDER Başkanı Emine Erdem projeyi şöyle anlattı; “Kadınlar yürekli, korkusuz ve cesurlar. Ama önlerinde engeller var. Bu engellerin en önemlilerinden biri de rol model eksikliği. Yapılan araştırmalar kadınların yine kadınlardan ilham aldığını gösteriyor. Biliyoruz ki toplumda kadının güçlendirilmesi için rol modellerin artması başarı ve başarısızlık hikâyelerinin daha fazla görünür olması gerekiyor.”
Hikâyeler ilham veriyor
Reckitt Türkiye Hijyen Pazarlama Direktörü Tarık Bayar ise öncelikli gündemlerinin her zaman su tasarrufu olduğunu belirterek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Su hem doğrudan hem de dolaylı olarak aile hayatımızdaki en önemli başlıklardan birisi. KAGİDER ile iş birliğimizin temelinde de bu önemli bir unsur olarak öne çıktı. Kadınların ev işiyle meşgul oldukları zamanı azaltmak ve onların hayallerine kavuşmalarını sağlayacak, mutfakta bulaşık yıkamaya ayırdıkları zamanı daha verimli hale getirme ana fikriyle yola çıktık. Biz, ‘Bulaşıkları bize bırakın, hayallerinizin peşinden gidin’ dedik ve Cesaret Veren Kadınlar girişiminin bir parçası olduk. Projede, iş fikri ya da planlarını hayata geçirmek isteyen kadınlar, girişimci projelerini gerçekleştirmek ve işlerini kurmak üzere “Müge Anlı ile Gücümüz Yeter” programı aracılığıyla ve Finish’in desteğiyle çalışma dünyasına girdiler. El işi oyuncak yapımından sütçülüğe kadar çok farklı alanlarda iş fikirlerini hayata geçirmek isteyen kadınlar da bu proje sayesinde harekete geçti.”