Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aynı zamanda Belçika vatandaşı da olan Ünal Aysal, darbe girişimi sonrası Türkiye’yi Batı’ya anlatmayı kendine görev edinmiş. Aysal, Belçika basınına verdiği ilanda, “Gelin Türkiye’ye ve demokrasiye yatırım yapın” diyor

‘Demokrasiye yatırım yapın’


Galatasaray eski Başkanı ve enerji yatırımları yapan Unit International’in Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Aysal çifte vatandaşlığı olan işadamlarından. Şirketinin merkezinin olduğu Belçika’da 35 yıl bilfiil yaşamış. Hala da zamanın önemli bir bölümünü bu ülkede geçiriyor.
Darbe kalkışmasını izleyen süreçte Türkiye’nin Batılı müttefikleri tarafından yalnız bırakılması hem Türk hem de Belçika vatandaşı olan Ünal Aysal’ı harekete geçirmiş. Aysal gelinen noktada batıya küsmek yerine kendimizi anlatmamız, batı kamuoyunu yanımıza çekmemiz gerektiğini düşünüyor.
Çünkü 40 yıldır devletin içinde yuvalanan Fetullah Terör Örgütünü (FETÖ) Batılıların anlaması kolay da değil.
Ay yıldızlı davet
Yoksul Anadolu çocuklarına iyi eğitim vermek için okullar açan bir yapının, devleti ele geçirmek için tankla tüfekle insanların üstüne yürümelerini, sivilleri öldürür hale gelmelerini anlamaları gerçekten kolay değil.
Bu noktada yabancılarla iyi ilişkileri olan, dışarıda yatırımları bulunan işadamlarının çabası her zamankinden daha önemli. Onlardan birisi de Ünal Aysal. Aysal bir yandan aralarında Belçika Kralı ve Başbakanın da bulunduğu Belçikalı dostlarına olan biteni anlatırken, bu hafta Belçika gazetelerine vereceği, üzerinde Türk bayrağının olduğu ilanda da, “15 Temmuz 2016’nın Türk demokrasi direnişi olduğu, barış ve güven ortamı içinde yatırımların sürdüğü” vurgusu yapıp Belçika halkını Türkiye’ye davet edecek. Ünal Aysal sorularımı yanıtladı.
Krala mektup yazdı
Belçika ile ilişkileriniz nasıl başladı?
Her zaman idealim enternasyonel bir şirketi yönetmekti. Bunun için de 1974’te Belçika’yı seçtim, oraya yerleştim. Belçika dünya siyasetinde çok tatlıya tuzluya dokunmadan iş hayatında iyi ortam sağlayan bir ülkeydi. Geçmiş dönemde önce ticari şirket kurduk. Zaman içinde yatırımcı şirket olarak devam ettik. Yatırımlarımızın ağırlığı da enerji sektöründe.
Çifte vatandaşlığı olan bir işadamı olarak 15 Temmuz’un ardından ne yaptınız?
Belçika Kralı, Başbakanı ve başbakan yardımcısına hem Fransızca hem de Flamence dillerinde mektuplar yazdım. Mektuplarda, 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişiminin Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hükümet üyelerimiz, muhalefet partilerimiz ve toplumun tüm kesimlerinin barışçıl dayanışması ile aşıldığını anlattım. Yaşanılan olağanüstü durumun çok kısa bir sürede aşılmasına olanak sağlayan siyasi ve toplumsal iradenin, bir kez daha demokratik hukuk devletinin ve Türkiye ekonomisinin gücünü ortaya koyduğunu belirttim. Belçika Krallığı’nın karşılıklı ekonomik ilişkiler ve ticari ortaklıkların sürdürülmesine destek vermesinin önemini hatırlattım.
Bu mektupları bir Türk değil Belçika firması olarak yazdım. Daha inandırıcı olmak istedim, şirketimizin merkezi orada çünkü. Belçikalı bir yatırımcı olarak menfaatlerimizin korunmasını istedim. Sadece kendim için değil bütün yatırımcılar için Belçika hükümetinin bunu desteklemesi gerektiğini anlatmaya çalıştım. Buna örnek olarak da kendimizi gösterdik. Diğer Belçika şirketlerinin de bu yönde davranması için yüreklendirilmesini istedik. Bu hafta Belçika’daki ana akım gazetelere ve önemli internet sitelerine ilanlar vereceğiz. Onlara, “Gelin Türkiye’ye ve demokrasiye yatırım yapın” diyoruz.
FETÖ çok karmaşık, yabancılara anlatılması zor bir yapı. 40 yıllık süreçte dddevletin damarlarına sızmışlar ve buna göz yumulmuş. Bütün iktidarlarla yakın olmuşlar. Yabancı dostlarınız size nasıl sorular soruyor, onlara neler anlatıyorsunuz, anlattığınızda anlayabiliyorlar mı?
Son 20 gündür birçok yabancı dostumla konuştum. Genellikle anlamadıkları nokta şu; son 12-13 senedir hükümet içinde bu iki fraksiyon beraber yaşadı, bugün ne oldu da ülke demokrasisi tehlikeye düşme noktasına geldi? Sorguladıkları nokta bu.
Legal hükümete destek
Ne cevap veriyorsunuz peki?
Türk halkı olarak desteklediğimiz şey demokrasidir. Demokratik ilkelere bağlı bir devlet yönetimidir. Dolayısıyla halk tarafından seçilen hükümet desteklenmelidir. Bunun dışında herhangi bir şeyi görmek ve bilmek istemiyoruz, bizi ilgilendirmez.
Sizi de ilgilendirmesin. Ülkede desteklenmesi gereken legal bir hükümet var. Bu yapılmadığı takdirde Avrupa ülkelerinin normlarına karşı gelinmiş olur. Avrupalının almak istediği mesaj da bu. Onlar felsefi ve kapsam olarak ikna edilmek istiyorlar.
Türkiye’de, 2001’den beri yaşanacakların sinyalleri bir şekilde hissediliyordu. İçeride böyle bir yapılanma olduğu belliydi.
Ancak bu yapılanmanın müspet tarafları gösteriliyordu. Bizler de halk olarak dışarıdan baktığımız vakit, “Demek ki ülkemizde güzel şeyler yapılıyor ve bunlara müsamaha gösteriliyor” diyorduk.
Kampanya haline gelmeli
Belçika gazetelerine reklam veriyorsunuz, birkaç işadamı, TÜSİAD da verdi. Bunun geri dönüşünü nasıl ölçeceksiniz?
Gazete ve bazı önemli internet sitelerine vereceğimiz ilanda, 15 Temmuz 2016’nın Türk demokrasi direnişi olduğunun altı çizdik. Barış ve güven ortamı içinde yatırımların sürdüğü vurgusu yapıp, Belçika halkını Türkiye’ye davet edeceğiz.
Bu bir süreç, ilanların bir günden diğer güne Avrupa halkının görüşünü değiştirmesi mümkün değil. Yurt dışında ilişkileri kuvvetli Türkler olarak bir iki ilan ve mektupla bunu değiştirme ihtimalimiz yok. Bunu büyük bir kampanya halinde yapmamız gerekiyor. Hükümet de bizim dışarıya verdiğimiz mesajları destekleyen işler yapmalı.
Dışarıda yanlış anlaşılan kavramların daha doğru anlaşılmasını sağlayacak çalışmaları da süratle yürütmeli.
Demokrasi turnuvaları yapılabilir

‘Demokrasiye yatırım yapın’


Demokrasi mücadelesinde yabancılara spor müsabakaları üzerinden mesaj verilemez mi?

Hatırlarsanız bir pinpon turnuvası sayesinde Çin-Amerika ilişkileri diplomatik olarak kurulma aşamasına geldi. Bugün bizim kulüp ve federasyonlarımız, hangi sektör ve federasyonda olursa olsun dış ülkelerde bazı yarışmaları organize ettirip, gidip kendilerini göstermeleri lazım.
Türkiye ismini spor sahalarında sergilemek gerekiyor. Spor için yapılan bu etkinlikler Türkiye’nin reklamı, başarısı, Türk insanının mutluğu ve Avrupalılardan farklı olmadıkları konusunda verilen mesajlar konusunda yapılabilecek en kapsamlı çalışma olur. Mesela dış ülkelerde, “Demokrasi turnuvası” gibi organizasyonlar yapılabilir. Hindistan’da kriket, Yunanistan’da basketbol, İtalya’da voleybol turnuvaları düzenlenebilir. Önemli olan
kazanmak ya da kaybetmek değil, ülkenin adının bu tarz uluslararası spor müsabakalarında anılması.
Ambargo yıllarında çıkmadığı İran’a şimdi doğalgaz santralı kuruyor
İran’da 4.2 milyar dolara mal olacak doğal gaz çevrim santrali yapıyorsunuz. Bir yabancı yatırımcıya bu çapta yatırım yolunu açmaları çok alışkın olduğumuz bir durum değil. İranlılarla ilişkiniz nasıl bu noktaya geldi?
İş hayatında ana kural kazan-kazandır. Eğer böyle olursa başarıya ulaşabilirsiniz. İran, 35 sene ambargo yemiş bir ülke.
Bu nedenle yabancı yatırımı kendi topraklarına çekememişler. Ancak son dönemde getirilen yeni kurallar bizim gibi yatırımcılar için İran’ı cazip bir hale getirdi. Bir yere ilk girmek önemlidir. Rekabetin az olduğu formüller içinde daha rahat çalışabilirsiniz. İran’a yatırımcı olarak ilk giren firmaların daha iyi şartlar yakabileceğini düşündüğümüz için girdik.
Bizi tercih etmelerinin sebebi de güven duymalarından kaynaklanıyor. Oradaki büromuz 35 senedir açık, personelimiz 35 senedir çalışıyor. Biz onlardan 35 yıldır hiç ayrılmadık ve durumu takip ettik. Bu politika değişikliklerini de zamanında izlediğimiz için herkesten önce böyle bir projeyle girdik.

‘Demokrasiye yatırım yapın’

Batılıların, iktidarla cemaat arasındaki ayrışmayı anlayamadığını belirten Ünal Aysal, onlara şöyle dediğini belirtiyor: “Ülkede desteklenmesi gereken legal bir hükümet var. Bu yapılmadığı takdirde Avrupa ülkelerinin normlarına karşı gelinmiş olur.”