Bazı hayatların istikameti çok önceden bellidir. Ve o hayatlar zaman içinde mutlaka keşişir. Talha Çamaş eğitim aldığı Darüşşafaka’nın bugün yöneticisi konumunda. Kamuoyunda büyük ilgi gören, Tarkan’ın okul yararına yaptığı konserin fikir annesi Prof. Dr. Esra Ekmekçi, Darüşşafaka Cemiyeti’nin yönetim kurulunda, kendisi gibi fahri Darüşşafakalı sayısını artırmaya çalışıyor. Ve yolu bu hayatlarla kesişen, Volkswagen Arena’daki konserinde kendini fahri Daçkalı ilan eden Tarkan.
Herkes teneffüsteydi
Konserde Tarkan ve öğrenciler arasındaki iletişim hepimizi teneffüste eğlenen çocuklar havasına soktu. Hepimiz dediğim kalabalığın içinde Güler Sabancı, Mustafa Tavilioğlu, Sevil Sabancı gibi isimlerin olduğunu söylersem atmosferi daha iyi anlarsınız. Talha Çamaş’tan röportaj istediğimde okul için geliştirdikleri projelerden bahsetmeyi planlıyordum. Ama okulda tanıştığım öğrencilerin hikayesinde, binlerce hayatın parçası olduğu o ruhu anlamaya yönelik bambaşka bir sohbet çıktı ortaya.
Bir odadan doğdu
Darüşşafakalılar arasındaki dayanışma, hayat boyu devam ediyor. Bu ruh nasıl bu kadar canlı tutulabiliyor? Her öğrenciye bunu nasıl işleyebiliyorsunuz?
Daha düşünce temelinde, kuruluş harcında bir büyük sevgi, bir büyük paylaşım, aktarım var. Sosyal sorumluluk veya benzeri düşüncelerin olmadığı 1863 yılında Yusuf Ziya Paşa,Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Vidinli Tevfik Paşa, Sakızlı Ahmet Esat Paşa ve Ali Naki Efendi gibi genç aydınlar, babaları savaşta ölmüş Kapalıçarşı ve çevresinde hayata tutunmaya çalışan, çıraklık yaparak eve ekmek götürme telaşındaki çocukların okutulması için bir araya geliyorlar. Beyazıt’ta bir odada bu çocuklara okuma yazma öğreterek işe başlıyorlar.
Süreç bugünlere nasıl geliyor?
Darüşşafaka Cemiyeti kurulduktan sonra yetenekli yetim çocukların okuması için okullaşma çabasına giriyor. Sultan Abdülaziz’in yaptığı büyük bağışla, Fatih’teki arazi alınıyor. İşin mayasında sevgi, tanımadığın insanlara karşı sorumluluk, bağlılık, dayanışmanın önemi var. Ve adeta genetik bir kod gibi her çocuğa bulaşıyor bu kültür.
Dışarıdan gelenlere dahi bu duygu geçiyor. Buraya yolu düşen insanın yüreğinde sevgi, değerlerinde paylaşma varsa bir daha kopamıyor.
Bakın işte Esra Ekmekçi Hoca mesela, Tarkan konserini kendisine mesele yaptı. Yatılı okul olması da bu bağı güçlendiriyor. 10 yaşındaki bir çocuk, Anadolu’dan, belki de köyünden ilk defa çıkıyor, İstanbul’a geliyor. Hiç kolay değildir o ilk günler, sonra sıra arkadaşlarıyla tanışıyor. Onun da yalnız olduğunu, onun da ebeveyn kaybı yaşadığını anlıyor.
Bunu anladıkları noktada kardeşlik başlıyor. Her çarşamba 45-50 yaşındaki eski mezunlar gelir, çocuklarla vakit geçirirler. Birlikte oyun oynar, yemek yapar, yerler. Kurumun temeline atılan bu sevgi, bir çığ gibi 154 senedir devam ediyor.
Şanssızlık fırsata dönüyor
Esra Hanım sizi ne etkiledi yapıda?
Hayata şanssız başlayan anne, babasız çocuklar için büyük bir samimiyet, özveriyle bir yuva yaratıldığını gördüm. Şansızlık deyim yerindeyse burada sanki bir fırsata dönüşüyor ve kendilerini büyük bir sevgi selinin içinde buluyorlar. Bu dokunuş çok kıymetli. Aslında elde etmek için mücadele edilmesi gereken bir dahil olma durumu, bu nedenle yönetim kuruluna davet ettiği için Talha Bey’e minnettarım.
Olağanüstü bir yönetim kurulu var. Öğrencilerle ilgili her detayı 3 yıl, 5 yıl sonrasını düşünecek detayda planlıyorlar. Çok büyük bir vizyona sahipler.
Çocukların ileride nerede çalışacağını bile düşünüyorlar. Küçücük bir çocuk olarak, düşünsenize yatılı okula geliyor. Koridorda durdurup her öğrenciye okulunun anlamını sorun hepsi yuva diyecektir.
Toplumda ciddi bir kutuplaşma, çözülme var. Darüşşafaka Türkiye için bir model olabilir mi?
81 ilden, bu kadar farklı kültürden gelen kız-erkek çocukların nasıl kaynaşıp, hepsinin aynı amaç etrafında birbirlerine nasıl sevgiyle sarılıp başarı için çalıştıkları, rekabeti kendileriyle değil dış dünya ile yaptıkları incelense eminim ki çok şey kolaylaşacak hayatımızda.
Belki Türkçeyi burada çözmeye başlayan Güneydoğu’dan gelen çocuklarımız, Karadeniz’den inadıyla gelen çocuklarımız, Ege’den hayata daha farklı bakan çocuklarımızın hepsi burada harmanlanıyorlar.
Birlikte yaşamanın ne kadar güzel ve nasıl mümkün olduğunu görüyorlar. Türkiye genelinde bunu başarabilsek ne bölünme olur, ne de çözülme. Daçkalılar kardeştir. Bu bizim için akademik başarıdan da önemli. Büyük küçüğü daima koruyup kollar.
Hızır hep elimizden tuttu
81 il, 81 okul projesi nedir?
Okulun temelinde pozitif bir büyü olduğuna inanıyorum! Darboğazlarda, uçurumun kenarında hep Hızır yetişmiş, çekmiş. Mesela 2008’de İş Bankası yetişti. Kaynak sıkıntısı yaşadığımız ve daha az çocuk alsak noktasına geldiğimiz o dönemde elimizden tuttu, okuyan çocuk sayısının aksine bine çıkmasına sebep oldu. Hem de eğitim kadromuzu güçlendirdik, onların destekleriyle bugüne kadar geldik. Her yıl aldığımız öğrencilerin 81’inin tüm giderlerini banka yükleniyor.
Darüşşafaka Türkiye’ye lazım, ülkenin ihtiyaç duyduğu pozitif bilime inanan, ülkesine güvenen iyi çocuklar yetiştiriyor. Bize destek veren kurumlardan birisi de Doğuş. Ayhan Şahenk Spor Salonu öğrencilerimizin en iyi şartlarda spor yapmalarına olanak veriyor. Darüşşafaka Spor Kulübü’müz de Doğuş grubu ile gerçekleştirdiği iş birliği ile Darüşşafaka Doğuş Basketbol takımı olarak 1. Ligde ve Euro ligde bizleri gururlandırıyor.
Bilge köyünden BM kürsüsüne
Okulun koridorlarında tanıştığım çocukların öykülerinde Darüşşafaka’nın nasıl yüreklere dokunduğunu anladım. Mardin Bilge Köyü katliamı mağduru çocuklar mesela. Onları her sabah yitirdikleri anne babalarının mezarlarının başına gittiği karelerden hatırlayacak bir çoğunuz. Düğünü basanlar altısı çocuk, on altısı kadın toplam kırk dört kişiyi öldürmüştü. Darüşşafaka hayatta kalan 5 çocuğa ulaşıp onları İstanbul’a getiriyor. Erkek olan iki çocuk uyum sağlayamayıp geri dönüyor.
O çocuklardan birisi Darüşşafaka’ya geldiğinde zorlandın mı, ilk günlerde ne hissediyordun sorumu o günkü duygularıyla yanıtladı: ‘’Bir yere gelmiştik, çok insan vardı. Hep yemek veriyorlardı. Kendi yatağım olmuştu. Ama anlaşmakta zorlanıyorduk, bu nedenle hep kendi aramızda oluyorduk. Sonra dersler başladı, başka konuşuyorlardı, anlayamadım. Bu nedir dedim, İngilizce dediler. Korktum nasıl olacak diye; çünkü Türkçeyi daha yeni öğreniyordum.’’
2009’da Bilge köyünden gelen o kız öğrenci, İngilizcesi çok iyi olduğu için hazırlık sınıfını atlayarak doğrudan liseye başlamış. BM tartışma programı üyesi olmuş, İngilizce sunum yapmış, terörü anlatmış. Darüşşafaka Cemiyeti yönetimi Soma’dan 5 öğrenciye de kapılarını açmıştı.
Tarkan’dan yeni konser sinyali
Esra Hanım Tarkan’ı ikna etmeniz kolay oldu mu?
Sorunuzu yanıtlamadan önce bana göre Darüşşafaka, dayanışma, birbirini sevmenin eğitimle verilebildiğini, üstelik bunun devamlılığının sağlanabilmesinin de mümkün olduğunu gösteren bir yapı olduğu için çok kıymetli. Keşke genele yaygınlaştırılabilse. Tarkan’a gelince onda öyle kocaman bir yürek var ki, çocuklarla birlikte olmayı hemen kabul etti.
Sevgili dostum Feride Edige ile konuyu açtığımız gibi ‘hay hay’ dedi. Müthiş bir heyecan oldu Tarkan evet deyince. Alçak gönüllüğü ile herkesi kendine hayran bıraktı. İşte gördünüz üç kuşak birlikte dans etti, gözleriyle salonda dokunmadığı insan kalmadı. Işığını, sevgisini, sorumlu vatandaş olmanın hissiyatını geçiren bir konser oldu.