Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ramazanda israftan kaçınılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hatemi, “Beş yıldızlı iftarlarda, oruç tutmayı hiç gerekli görmeyen kişiler de gelip, yalandan iftar saati bekleyip iftar açıyor, böyle bir adet doğdu, ramazanın manevi havasına uymuyor. Böyle iftarlara gitmemek lazım” dedi.

Beş yıldızlı sofralarda yalandan iftar

Ve işte 11 ayın sultanı Ramazan başladı. Oruç tutanlar bu sabaha oruçla uyandılar. Tutmayanlar da tutanları gözetecekler, her zamankinden daha dikkatli olacaklar. Aslında her zaman böyle olmalı ama orucun kuralları gereği, bir ay boyunca yoksullara, muhtaçlara daha duyarlı olacağız, birbirimize art niyetli ve kötü davranmayacağız, bunu düşünmeyeceğiz bile… Tabii bunlar olması gerekenler. Başka neler olmalı, yapılmalı ya da yapılmamalı? Bütün bunları Ramazan başlarken ‘bir bilenle’, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi ile konuştum.

Hatemi medeni hukuk profesörü, ancak bütün hayatı boyunca İslam’ın gerçek yüzünü aramış, İslam ile teorik anlamda da, pratik anlamda da ilgilenmiş bir akademisyen. İslam Hukuku hakkında dersler verdi. İslam düşüncesi ve hukuk konusunda 40’a yakın telif ve çeviri kitabı olan Prof. Dr. Hatemi, orucun aç kalmak olmadığına, bir yaşam tarzını beraberinde getiren bütünlüklü bir ibadet olduğuna vurgu yapıyor. İslam’da men edilen israftan Ramazan boyunca da kaçınılması gerektiğine işaret eden Hatemi, beş yıldızlı otellerdeki sofralarda yalandan iftar açanlar olduğunu söylüyor. Hüseyin Hatemi ile ders verdiği İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde buluşup konuştuk.

Sevapsız oruç

Haberin Devamı

Oruç nasıl bozulur hocam?
Bazıları zaten herkesin bildiği zahiri sebeplerdir. Yemek yemek, su içmek gibi… Ama bir de öyle yasaklar var ki, orucun zahiren bozulmasına yol açmaz ama sevabının büyük ölçüde kaybolmasına neden olur.

Veya tamamen sevapsız kalmasına yol açar. Oruçlu iken, oruçla, ibadet ile bağdaşmayan büyük günahlar işlenirse orucun sevabı tamamen kalkar. Ama küçük günahlar da orucun sevabını azaltır.

O büyük günahlar neler acaba?

Bunu Hazreti Peygamber’in bir hadisinden anlıyoruz. Bir kadının başka birisine ağır sözler söylediğini duyunca, Peygamber efendimiz, “Biraz yiyecek bir şey getirip bu kadına verin, orucunu bozsun çünkü orucunun artık faydası kalmadı” der. Bu da gösteriyor ki başkasına kötü muamele etmek, ağır söz söylemek gibi şeyler de orucun sevabını aldığı gibi günahtır da. Bütün ağır günahlar orucun sevabını tamamen ortadan kaldırabilirler.
Bir de, ehlibeyt mezhebinde, bir orucun bozulması sebebi vardır: Bu da Allah’a ve Peygamber’e yalan bir şey isnat etmektir. Yani Allah’ın Kuran’da söylemediği, Peygamber efendimizin söylemesine imkan olmayan bir şeyin onlara isnat edilmesi.

Uydurma dervişler dönüyor

Dedikodu yapmak, birisine hakaret etmek, bunlar orucun sevabını kaldıran şeyler mi, yoksa küçük günahlardan mı?

Küçük günah sayılmaz bunlar. Dedikodu mesela belki birisinin arkasından kötü şeyler söylemiyorlar da, sadece hafifçe alaya alıyorlar filansa, Allah bilir o zaman sevabı azalır. Ama başka birisini kötülemek zaten büyük günahlardandır, bilhassa kötülenecek bir tarafı yoksa...

Orucun özü yoksulu hatırlamak. Bu anlamda özellikle beş yıldızlı otel iftarlarında bir israf da görüyoruz. İsraf, oruçla bağdaşır mı?

Osmanlı’da da evlerde, konaklarda durumu müsait olanlar iftar tertip ederdi. Bilhassa mahallenin yoksulları da çağrılırdı. Ayrılırken de, onların gururunu kırmamak için bütün misafirlere diş kirası olarak bir hediye verilirken onlara para vermenin yolu bulunurdu. Hiçbirimizin tam olarak kaçınamadığı, gitmezsek iftar sahibi darılır diye düşündüğümüz hakikaten öyle iftarlar var ki, israftan başka bir şey değil. Oruç tutmayanların belki çoğunlukta olduğu veya oruç tutanlar çoğunlukta olsa bile, manevi havadan mahrum iftarlar bunlar.

Böyle iftarlara gitmemek lazım. Ben de bazen kırmamak için davete icabet ediyorum ama bazıları büsbütün kötü oluyor. Mesela göstermelik biçare kiralıyorlar, Mevlevi kıyafetine giren iftar başlamadan fırıldak gibi dönmeye başlıyor, davetliler oraya toplanırken... Şimdi bu nedir, böyle bir ibadet var mıdır? Mevlevi ayini, tekkede Mevleviler arasında yapılır. Yoksa uydurma bir dervişin, bale gösterisi yapar gibi ortada dönmesinin ne anlamı var.
Veya iftar sırasında, masaların arasında dönmesinin, bunlar doğru değil. Son yıllarda, iftar çadırlarından ziyade beş yıldızlı iftarlar çoğaldı... Beş yıldızlı iftarlarda, oruç tutmayı hiç gerekli görmeyen kişiler de gelip, yalandan iftar saati bekleyip iftar açıyor, böyle bir adet doğdu, ramazanın manevi havasına uymuyor.

Ramazanda sınav olmamalı

Ramazan bu sene olduğu gibi final dönemine rastlayabiliyor. Oruç tutan öğrenciler neye dikkat etmeli?

Osmanlı’da olduğu gibi şunun kabul edilmesi iyi olurdu; Ramazan mevsimine imtihan konmayacak diye… Ramazan diyelim ki, imtihanların yapıldığı mayıs - haziran dönemine denk düştü.

O sene ders yılı, daha erkene çekilebilir, böylelikle en azından hazirana gelmeden bitmiş olur. Bana kalırsa, öğrencilerin haklı endişelerini önlemek için, Osmanlı’nın yaptığı gibi Ramazan’ı tatil saymak, imtihanları hiç yapmamak, dersleri de mümkün olduğunca öğlene kadar bitirmek lazım. Nahçivan’da gördüm, üniversitede sabah 07.00’de başlayıp, saat 13.00’te de bitiriyorlardı.

Oruçlu öğrenci kopya çekerse orucu bozulur mu?

Bozulmaz ama doğru bir davranış yapmadığı, tam Müslüman gibi davranmadığı için sevabını etkiler.

Oruçlu siyasi yalan söylerse bozulur mu peki?

Bozulmaz ama sevabı Allah’ın taktiri ile kısmen veya tamamen kalkar. Demin verdiğim tartıştığı kişinin arkasından ağır konuşan kadın örneğinden hareketle, Hz. Peygamber tamamen kaldıracağını söylüyor.

Haberin Devamı

Büyükanneden yadigar sözcükler…

Haberin Devamı

Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin kantininde, orucun ve Ramazan ayının inceliklerini bana tane tane anlattı. “Hocam siz de, tıp profesörü kardeşiniz Hüsrev Hatemi de ağır ve heceleri ayırarak farklı bir tonlama ile konuşuyorsunuz. Neden acaba?” diye sorunca da, “Çocukluktan gelme bir alışkanlık. Büyükannemin kulakları ağır işitirdi, pek duymazdı. Ona dini kitaplar okumamızı isterdi. Ben ve kardeşim sırasıyla okurduk. Bu nedenle heceleri böyle tek ayırıp, anlaması için üstüne basarak, yavaş yavaş okurduk” yanıtını verdi.

Damla sakızı orucu bozmaz

Oruçta su ürünleri ve balık yenmiyor çok fazla. Balık mekruh mu?
Alevilerin orucu böyle ama bunun dışında böyle bir yasak yok. Yalnız Osmanlı’da da, Abdülbaki Bey’in bir kitabında gördüğüme göre balık iftar sofrasında adet değilmiş.
Ama bunun sebebinin balığın insanı susatması, ertesi güne çok susuzluk çekilmemesi için iftar sofrasında tercih edilmediğini düşünüyorum. Fakat Aleviler 12 günlük oruçlarında, yalnız balık değil, et ürünlerini de yemezler.
Sakız çiğnemek orucu bozar mı?
Özel bir tadı yoksa, şeker veya benzeri bir madde katkılı değilse, bozmaz. Sadece sakızdan ibaret ise bozmaz yani. Ama birçok çiklette şekerli madde oluyor. Ama damla sakızı çiğnemek orucu bozmaz.

Ramazanda hacamat hoş görülmez

Kanama orucu bozar mı?
Hanefi mezhebinde kanama çok olursa abdesti bozar, orucu bozmaz. Şafilik mezhebinde ise az dahi olsa abdesti bozar. Aslında ister az, ister çok olsun bir yerin kanaması abdesti asla bozmaz, sadece kanayan yerin yıkanması gerekir. Yani abdesti de bozma sebebi değildir, orucu da bozmaz. Ama bazı fakihlerin görüşüne göre, kan aldırmak doğru değildir, bundan sakınmak lazım.
Bu da doğrudur, belki zafiyete sebep vermesin, fenalık geçirmesin, orucu bozmak zorunda kalmasın diye. Yine açık bir hüküm olmamasına karşın, hacamat yaptırmak ramazanda hoş görülmez. Bunun da balık yememek gibi pratik bir sebebi var; oruç tutanın kötüleşmesi, orucu bozmasına sebebiyet vermemesi için..

Onlar hilali arıyor, biz hesap yapıyoruz

Suudi Arabistan’da mesela ramazan bizden önce başlayıp, bizden önce bayram oluyor. Neye göre belirleniyor bunlar?
Dini bayramlar için hicri takvim kullanıyoruz. Ayın dünyanın etrafındaki dönüşü, dünyanın güneş etrafındaki dönüşünden 11 gün kısadır. O sebeple her yıl 11 gün geriye gider tarihler. Bu nedenle güneş takvimine uymaz. Ramazan sabit güneş takvimine göre belirlenmez bu nedenle.
Ramazan ay takvimi olduğuna göre bazı ülkelerde, o ayın hilalinin görülmesi aranıyor. Ama mesela Suudi Arabistan’da, ‘hilali gördük’ denildiğinde, biz, ‘Türkiye’de bir gün önce gördük’ diyoruz. Hilali gördük, görmedik diye ihtilaflar oluyor çeşitli ülkelerde.
Bunun için de mesela Türkiye’de önceden bir hesap yapılıyor, “Hilal ramazanda şurada görüldü, Türkiye’de ramazan miladi takvime göre şu tarihte başlayacaktır, vesselam” diyoruz. Bizde hilali gördüm, görmedim münakaşaları olmuyor ama başka İslam ülkelerinde ‘önce hilali görelim’ diye beklenir. Suudi Arabistan’da astronomi hesabıyla yapmayı kabul etmiyorlar. Bu nedenle ramazanda, kurban bayramında ihtilaflar çıkıyor. Mesela bazen biz bayram yapıyoruz, Suudi Arabistan’da bir veya iki gün gün sonra başlıyor. Bazen 29 gün mü oldu, 30 gün mü ihtilafı da oluyor, aradaki fark 2 güne çıkıyor o zaman. Şimdi duyduğuma göre şöyle bir karar alınmış. İslam aleminin bir bölgesinde ayın görüldüğü tespit edilmişse, artık diğerlerine haber verilecek, bütününde bayramların belirli günlerde yapılması sağlanacak. Yani bir yerde görülmesinin, herkes için görülmüş sayılması sağlanacak. Ama bunu ne kadar tatbik ederler bilmiyorum, 20 - 30 yıl öncede, hilalin görülmesi ile ilgili böyle bir toplantı yapılmıştı. Ama bu toplantıdan sonra da aynı şekilde devam etti, her ülke kendine göre bayram yaptı. Uygulamak zor. Ben aslında bizim Diyanet’in söylediği gibi önceden hesaplanabileceği kanaatindeyim. Hesapla ramazan hilalinin ne zaman görülebileceği tespit edilebilir. Hesaba başka hesaplar karışmazsa en iyisi budur.