WhatsApp grubunda bir arkadaşımın paylaştığı Saint Laurent markalı, 14 bin 250 lira fiyat etiketli basma elbiseyi gördüğümde, ne yalan söyleyeyim, zamane çocuklarının son eğlencesi caps’lerden biri sanmıştım. Fakat aynı elbiseyi birkaç gün sonra katıldığım bir doğum günü partisinde son derece trendy bir genç hanımın üzerinde görünce moda dünyasında bir ‘acayiplik’ olduğunu fark ettim. Bir bilene sormak gerek deyip, Dilek Hanif’in kapısını çaldım.
Ben sordum, o anlattı. Geçen hafta yaptığınız bahar temizliğinde torbalara koyduğunuz eski elbiseleri yavaşça yere bırakıp bana kulak verin şimdi: Anneanne elbiseleri geri dönüyor. Sürdürülebilir dünya kavramı, sürdürülebilir modayı da içeriyor ve dünyaya, anılara, kaynaklara saygı duyan genç nesil bunu tutkuyla destekliyor.
Hanif de sürdürülebilir modanın destekçilerinden. Sonbahar-kış koleksiyonuna anneannesinin bir elbisesinden esinlenen tasarımlar koymuş. Baktıkça insana, Yahya Kemal’in, “Mehtab… iri güller… ve senin en güzel aksin…/Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!” dizelerini hatırlatan naif elbiseler bunlar. Önümüzdeki kış iç piyasada satışa çıkacak olan elbiseye 6 bin 800 liralık etiket konulacak. Yurtdışına ise satış başlamış. Dilek Hanif’le modanın hallerini konuştuk.
Modadaki trendler neler?
Bana göre artık trend diye bir şey kalmadı. 50’li, 60’lı, hatta 70 ve 80’lerde herkesin ne modaysa onu giydiği yıllar geride kaldı. 90’larda moda ayrışmaya başladı. Artık kimse bu sezon sivri burunlu ayakkabılar, veya geniş paça pantolonlar moda filan diyemiyor. Bunun yerine daha uzun dönemli eğilimler dikkat çekiyor.
Örneğin kadınların iş hayatına katılmaları, sosyal hayatta çok daha fazla görülmeleri taleplerini etkiledi, bu talepler de doğrudan modaya yansıyor. Son yıllarda gördüğümüz daha maskülen giyim tarzını, oversize kıyafetleri, sneaker modasının geçmemesini hep kadınların rahatlık arayışının yansımaları olarak yorumluyorum. Çünkü yayınlanan trend raporlarını da ağırlıklı kadınlar hazırlıyor.
Dibi tutmuş sütlaç!
Sizin koleksiyonlarınız?
Biz de koleksiyon hazırlarken bu raporları birebir yorumlamak yerine, çıkış noktası olarak ele alıyoruz. Sezonun öne çıkan rengini koleksiyona ekliyoruz. Volan çok moda ise koleksiyonda mutlaka yer veriyoruz mesela. Bunun dışında tamamen zamansız kıyafetler hazırlıyorum.
Trend olarak yorumlanabilir mi emin değilim ama gözlemlediğim bir şey var. Kaliteli modaya olan talepte yükseliş var. Kadınlar eskiden olduğu gibi, az adette ve kaliteli ürünlere ilgi gösteriyor. Moda dünyasının hızı baş döndürüyor, artık defilelerin ertesi günü, sergilenen tasarımlar mağazaya giriyor. Bu hız sürdürülebilir değil ve bir noktada dengeye gelmesi gerekiyor. Dünyanın kaynaklarını tasarruflu kullanmak için modanın da yavaşlaması şart.
Artık ucuz fiyatlı kıyafetlerin nelerden taviz verilerek bu fiyatlara satıldığı sorgulanıyor. Dolayısıyla etik ilkelerle üretilmiş kıyafetler, sosyal sorumluluk tarafı ağır basan markalarla daha fazla duygusal bağ kuruyoruz. Özellikle genç nesil bu konuda çok bilinçli, sürdürülebilir bir moda için annelerinin ve büyük annelerinin dolaplarını karıştıran genç kızların sayısında büyük artış var.
Siz, bu dolap karıştıran genç kızlara hitap edecek bir çalışma yaptınız mı?
Sonbahar-Kış 2017-18 koleksiyonumda, anneannemin elbisesinden esinlendiğim, iri gül desenleri bulunan tasarımlar var. O tasarımlarda 1960’lı yıllara, anneanneme gidiyorum.
Üzerinde uçuşan etekli, çiçek desenli elbisesiyle zarafet içindeki anneannem, okuldan koşarak gelen bana kapıyı açardı. Evdeki dibi tutmuş sütlaç kokusu ve anneannemin “yavaş ol, koşma” deyişi hala olanca netliğiyle aklımda. 1960’lı yıllar modanın kırılma dönemlerinden biri.
Bir yandan yükselen toplum bilinci, bir yandan cinsiyet eşitliği, kadın haklarının tüm toplumları etkisi altına aldığı yıllar. Çok bilinçli olmasa da o dönem herkes mini etek giydi, çıkış noktasını tam bilmesek de herkesin gardrobunda hippi tarzı bol çiçekli elbiselerden vardı. Türkiye’de kadınlar hala kumaşlarla terzilere gider, model tarif eder ya da oradan buradan bulduğu moda resimlerinden elbise diktirirdi. Günün sonunda ortaya koleksiyondaki bu zamansız çiçekli elbiseler çıktı.
Yurt dışında aktif olan tasarımcılardansınız. Türkiye dışındaki işleriniz nasıl gidiyor?
Yurt dışı moda ihracatımız geçen yıla göre yaklaşık iki katı arttı. Şu anda Dilek Hanif markası, hem özel dikim (couture), hem de hazır giyim olmak üzere yılda 4 koleksiyon hazırlayan ve yüksek moda ihraç eden İstanbul merkezli tek marka sanırım.
Moda ihracatı katlanıyor
Yurt dışında kaç noktada ürünleriniz satılıyor?
27 noktada. Kısa ve orta vadede, Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu pazarlarındaki mevcut varlığımı güçlendirmek hedefindeyim. Uzun vadede ABD pazarını hedefliyorum. Kısa bir süre önce Dilek Hanif onlineshop açıldı.
Site aracılığıyla İstanbul ve Türkiye dışındaki tüm müşterilerimize çok daha kolay ulaşacağız.
Dışarıda yakaladığımız başarıda kalite-fiyat dengesinin büyük payı var. Kur farkı bizim için hem avantaj, hem de dezavantaj yaratıyor. Kullandığımız ithal kumaş ve aksesuarda zorlanırken, ürün fiyatlarını Türkiye ölçeğine göre belirliyoruz. Hazır giyim koleksiyonum da ağırlıklı kokteyl elbiselerinden oluşuyor. Bunlar her mağazada kadınların karşısına çıkan ürünler değil, özellikli kıyafetler.
Neredeyse özel dikim kalitesinde ama hazır giyim fiyatları olan ürünler yurt dışında büyük ilgi çekiyor. Bir diğer neden de yüksek moda ve tasarım alıcısının farklı tasarımcılar deneyip, farklı şeyler giymek istemesi.
Stil sahibi kadının dolabında kıyafetler birbiriyle konuşur
Modaya uygun giyinmek ile stil sahibi olmak arasındaki fark nedir?
Stil sahibi olmak modadan ne istediğini bilmek demek. Örneğin vücut yapınızı, size yakışan ve yakışmayan modelleri bilmek iyi bir başlangıç.
Yaşam biçiminiz, rahat ettiğiniz kıyafetler, renkler ve kuplar stilinizi belirler. Düz ayakkabı ile kendini rahat hisseden biriyseniz, moda olduğu için yüksek ökçeli ayakkabı sizde kimlik karmaşası yaşatır, eğreti durur. Hep koyu renkler giyen bir kadınsanız, çok renklilik, iri desenlerle görünümünüzü yadırgarsınız. Dolayısıyla stil sahibi bir görünüm için, sezon kıyafetleri içinde vücut tipinize, beğenilerinize uygun olanları satın almalısınız.
Stil sahibi kadınlar alışveriş yaparken, aldıkları her parçayı en az 3-4 kıyafetle eşleştirmeye dikkat ederler. İyi giyinen kadınların çoğunun dolaplarındaki kıyafetler birbiriyle konuşur ve birbiriyle uyum içindedir.
Ortadoğulu müşterilerde artış var
Amerika dahil ülkeler içe kapanıyor. Bütün bu olup bitenler modayı nasıl etkiliyor?
Son yıllarda tüm dünyayı etkileyen terör tehdidi de ülkelerdeki alışverişe etki ediyor. Türkiye’de kadınlar daha çok yerli tasarımcı tercih etmeye başladılar.
Bu eğilim tüm ülkeler için geçerli. Ülkelerin kendi içine dönmesi, yerli tasarımcılarına, kendi moda markalarına sahip çıkmalarını sağladı.
Ortadoğu ülkelerinden gelen müşterilerimin sayısında da artış var mesela. Bu ülkelerde yaşayan kadınlar da Avrupalı, Amerikalı modacıların yerine bizi tercih ediyor.
Ortadoğu’da lüks giyim alıcısı, beğeni ve estetik olarak çok üst düzey zevkleri olan bir kitle var. Çoğu yurt dışında eğitim görmüş, uluslararası bağlantıları ve vizyonu olan, eskiden daha ziyade uluslararası ünlü markaları satın alan bu kesim içinde, artık önemli günlerinde Dilek Hanif tercih eden sadık müşterilerim var.
Özel dikim giysiler yakında müzayedede satılacak!
Hız çağında özel dikimin (couture) geleceği var mı?
Teknolojinin ayak izlerini modada da fazlasıyla görüyoruz. Gittikçe gelişen kumaşlar, dikiş teknikleri ve inovatif kıyafetler geliştirilirken, özel dikimin modadan aldığı pay gittikçe düşüyor. Bu durum üzerinde uzun saatler çalışılan, çok fazla emek sarf edilen kıyafetleri ortaya çıkaran ustaların da günden güne azalması anlamına geliyor. Bu az bulunur olma hali özel dikimi çok kıymetlendirdi. Hatta yakın gelecekte bir sanat eseri muamelesi görecek. Ben müşterilerime de Dilek Hanif özel dikim kıyafetlerini iyi saklamalarını, yakında müzayedelerde satılır hale geleceğini söylüyorum.
Pembe, gönlüm sende!
Sezonun beş yatırım parçasını saymanızı istesem?
Tulum; bir anda görünüme modern ve sıra dışı bir etki katıyor. Smokin takım, kadınlara da çok yakışıyor. Sigaret pantolon ise her dönemin klasiği. Mavi-beyaz çizgili oversize gömlek çok moda.
2017 İlkbahar/yazı peki?
Çift belli pantolonlar, pembe hiçbir sezon bu kadar gözde olmamıştı muhtemelen.
Yüksek dolgu topuklu ayakkabılar, tulumlar, bol keten elbiseler, büyük çiçek desenleri, dış giyim olarak kullanılan iç giyim parçaları, bir sezondur gördüğümüz geometrik desenler bu sezon da devam ediyor.