Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Finlandiyalı yetkililerin gözüyle bakıldığında, Türkiye’nin stratejik ölçeği ve Avrupa için “kaçınılmaz önemi” çok daha net görünüyor. O kadar ki, Finlandiya’nın eski dışişleri bakanı ve şimdiki AB ile ilişkilerden sorumlu bakanı Alexander Stubb’a göre Türkiye “stratejik ağırlık” açısından ilk beş ülke arasında bulunuyor. Bu yüzden mutlaka AB üyesi olması gerekiyor.
“Bu ne kadar çabuk olursa AB için o kadar iyi olacaktır” diyen Stubb, Birliğin ciddi bir ekonomik krizden geçtiğine, bu arada Avrupa’nın dünyadaki siyasi ağırlığının göreli olarak azaldığına işaret ederek, bunların Türkiye’nin üyeliğini hızlandırabilecek faktörler olabileceğini düşünüyor. Ancak, Stubb, tüm AB yetkilileri gibi, Türkiye’nin de başta Kıbrıs konusunda olmak üzere, sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini belirtiyor.

Sırt çevirme endişesi
Finlandiya hükümetinin davetlisi olarak bulunduğumuz Helsinki’de Alexander Stubb ile Türk-AB ilişkilerinin yanı sıra, bölgemizde meydana gelen son gelişmeleri konuştuk. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yakın dostluğunu vurgularken kendisine “Ahmet” diye hitap eden Stubb, Türkiye’nin aldığı olumsuz sinyaller nedeniyle Avrupa’ya sırt çevirmesinden endişeli olduğunu kaydetti.
Ankara’nın, NATO’nun “Füze Kalkanı” projesine katılma kararı aldığına işaret etmemiz üzerine Stubb, bu gelişmenin “Türkiye’nin stratejik olduğu kadar, ekonomik ve kültürel açıdan önemi konusunda Avrupa’da bazı gözleri açması gerektiğini” vurguladı.
Stubb, “Türkiye, Fransa ve Almanya arasında bir diyaloga ihtiyaç var. Biz AB’nin gerçekten küresel bir oyuncu olmasını istiyorsak, bunun Türkiye’siz olamayacağını görmemiz lazım” diye konuştu.
AB ile ilgili politikalara iç siyaset gözüyle bakma alışkanlığının Avrupa’da yayılmakta olduğunu belirten Stubb, popülist politikacıların “göçmen korkusuyla flört etmelerinin” böyle bir ortamda kolay olduğunu vurguladı. “Bu açıdan Avrupa’da artık sağ veya sol diye bir ayırım kalmadı. Artık, küreselcilerle yerelciler var ve bunlar çatışıyor” dedi.
Stubb şu anda Avrupa’daki asıl sorunun Avro krizi ile Schengen yoluyla serbest dolaşım konuları olduğunu kaydetti. Finlandiya’daki son seçimlerde yabancı düşmanı “Gerçek Finler” partisinin önemli ilerleme sağladığına işaret edip, “Finlandiya hükümetinin Türkiye’ye verdiği destek, halk tarafından da kabul ediliyor mu?” diye sormamız üzerine Stubb, “Finlandiya’daki tartışmalarda Türkiye diye bir sorun yok” diyerek net konuştu.

Türkiye tartışması
Finlilerin bugün AB’nin ekonomik ve mali denetim gibi iç meseleleriyle ilgilendiğini kaydeden Stubb, buna rağmen ülkesinde ilerde AB çerçevesinde bir “Türkiye tartışmasının” yaşanabileceğini de teslim etti. Buradan “Arap Baharı” konusuna geçen Stubb, dünyanın Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Basra Körfezi’nde uzun vadeli süreçlerle karşı karşıya olduğunu kaydetti.
“Demokrasi cini şişeden artık çıkmış olsa da, bu bölgelerdeki ülkelerin hepsinin demokrasiye doğru ilerleyeceklerini garanti eden bir şey yok” diye konuşan Stubb, “Buradaki en iyi hal senaryosu bu ülkelerden bazılarının Türkiye’nin gittiği yoldan ilerleyerek Türkiye gibi olmalarıdır” dedi.
İsrail ile Türkiye arasında yaşanan gerginliğe de değinen Stubb, “Türkiye ile İsrail arasında iyi ilişkiler olmazsa, Ortadoğu’da barışa erişmek mümkün olamaz” dedi. İki ülke arasındaki diplomatik diyalogun bu nedenle bölge için çok önemli olduğunu vurgulayarak, bu diyalogun karşılıklı sözlü atışmalardan çok daha yararlı olacağını sözlerine ekledi.

AB’de yalnız değiliz
Stubb, “Bu nedenle Başbakan Erdoğan ile İsrail Başbakanı Netanyahu bölgedeki iki demokrasinin temsilcileri olarak bir araya gelerek Ortadoğu’nun yararı için nelerin yapılacağını görüşmeleri gerekiyor” diye konuştu.
Helsinki’deki temaslarımızdan Türkiye’nin AB’de sanıldığı kadar yalnız olmadığını gördük. Bu kez Finlandiya’da aşırı sağın yükselişe geçmesiyle, bu ülkenin desteğinin ne kadar süreceği merak konusu olsa da en azında mevcut ortamda Ankara’nın Helsinki’ye güvenebileceğini açıkça gördük.