Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bayramın ikinci gününü Devlet Bakanı ve AB Baş Müzakerecisi Egemen Bağış ile gençliğimizin kenti olan İrlanda’nın başkenti Dublin’de geçirdik. Bağış, tahmin edileceği gibi, İrlandalı muhataplarından Türkiye’nin AB perspektifi konusunda destek istedi ve aldı.
Sokaktaki İrlanda’nın kafasında bazı soru işaretleri olsa da, İrlanda Türkiye’nin üyeliğine ilke olarak karşı değil. Ancak, konuştuğumuz İrlandalılar bugünlerde kendileri için Türkiye meselesinden çok daha hayati olan ekonomik krizi düşünüyorlar, bu konuyla yatıp kalkıyorlar.
AB üyesi olmalarına rağmen içine düştükleri ekonomik açmaza işaret ederek, müstehzi ifadelerle, “gerçekten de hâlâ üye olmak istiyor musunuz?” diye soranlara dahi rastladık.
Özetle, Türkiye’nin üyeliği konusunda bazı kuşkuları olan İrlandalıların yer yer kendi üyeliklerini bile sorgulamaya başladıklarını gördük.
Bu da doğal zira AB üyeliği sayesinde yaşanan ani ve baş döndürücü zenginleşme süreci, kötü ekonomi yönetimi ve geleceği yeterince hesaba katmama gibi faktörler nedeniyle yerini, çözülmesi yıllar alacak ekonomik krize bırakmış bulunuyor.
İrlandalıları şimdi rahatsız eden hususların başındaysa, AB/IMF ikilisinin acı reçeteleriyle gelecek olan göreli fakirleşme ile ekonomik konulardaki egemenlik kaybı endişesi olduğunu gördük. Bağış’ın Dublin’deki performansı da bizce özellikle bu noktada parladı.
Zira Dublin’e AB konusunda destek istemeye gelmiş olsa bile, temasları sırasında İrlandalı muhataplarına ekonomik krizi aşabilmeleri için Türkiye’nin desteğini vaat etti.
Bunu yaparken de, yıllarca yaşadığı New York’ta edindiği doğal, akıcı ve nüanslarına tümüyle hâkim olduğu İngilizcesini -esprilerle bezeyerek- tam anlamıyla “konuşturdu.”
Örneğin İrlandalı mevkidaşı Dick Roche ile ortak basın toplantısında, İrlanda meclisine ziyareti sırasında iktidar ve ana muhalefet partisi üyeleri tarafından aynı anda alkışlandığını söyleyerek, spontane bir şekilde, “işte size Türkiye’nin birleştirici gücü” demesi ortamı anında yumuşattı.
Bu arada bir İrlandalı gazeteci, ülkede yaşanan ekonomik krize işaret ederek kendi bakanına, suçlayıcı ifadelerle, “hükümet olarak hangi başarınız var ki başkalarına destek ve öğütler veriyorsunuz?” şeklinde ağır bir soru sordu.
Kendisine sorulmamış olsa da İrlandalı bakandan sonra söz alan Bağış, “moralinizi bozmayın” mesajını vererek şunları söyledi:
“Biz de 2001’de aynı durum ile karşı karşıya kaldık ve üstesinden geldik. O sırada bankalar arası gecelik faiz yüzde sekiz binlere çıkmıştı. Ama bunlar geride kaldı ve Türkiye bugün dünyanın en dinamik ekonomilerinden birine sahip. Sizin için de aynısı olabilir, yeter ki birliğinizi koruyun.”
Özetle Bağış bir hamlede kendisini, “destek talep eden edilgen bir ülkenin bakanı” olma konumundan, destek veren güçlü ve başarılı bir ülkenin bakanı konumuna çıkardı. Bu arada, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’dan, yatırım yapmaları için Türk işadamlarıyla İrlanda’yı ziyaret etmesini talep edeceğini de söyledi.
Dublin’de bulunduğu sırada Çağlayan’a bu amaçla bir mesaj geçmeyi de ihmal etmedi. Bağış Türkiye’ye dönerken bu yaklaşımın mantığını da doğru bir perspektife oturttu. Yeni sloganlarının, “Bekle Avrupa Türkiye imdada yetişiyor” olduğunu söyleyen Bağış, şöyle konuştu:
“Ekonomik krizden geçen ülkelere şimdi yardım edersek AB’de bize müttefik olurlar. Bu yüzden rehavete kapılmadan çalışmamız lazım. İrlanda gibi Avrupa’da yoğrulmaya hazır ülkeler var. Bunları Fransa’ya, Almanya’ya terk etmemek gerekiyor.”
Burada, Türk şirketlerinin İrlanda’da yatırım yapıp oradaki ekonomiye katkıda bulunmalarının kulağa hoş gelen bir fantezi olmadığını da söylemeliyiz, zira o ülkede bugün bile iş yapan başarılı Türk şirketleri var.
Egemen Bağış’ın, Dublin ziyareti sırasında Türkiye’nin gücünü ve potansiyelini Avrupalı bir ülkeye bu şekilde yansıtması karşısında egomuzun biraz kabardığını açıkça itiraf etmeliyiz.