Mısır’daki parlamento seçimlerinin ilk turunda aşırı dinci “Selefileri” barındıran “El Nur” partisinin beklenmedik başarısı, dünyaya ılımlı bir görüntü vermeye çalışan ve Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) adı altına seçime giren Müslüman Kardeşler‘in ekmeğine yağ sürdü.
Zira ilk belirlemelere göre, hafta başında yapılan seçimlerinin ikinci turunda, oyların üçte ikisinin bu partiye gittiği anlaşılıyor. İlk turda da oyların yüzde 40’ına yakınını alan HAP’ın Mısır’daki ana siyasi güç olacağı şimdiden kesin görünüyor.
Bu arada seçimlerin ilk turunda oyların neredeyse dörtte birinin Selefilere gitmesinin şokunu yaşayan bazı liberallerle Hıristiyan Kıptilerin bile oylarını HAP’a verdikleri söyleniyor.
Öte yandan, Mısır ordusu da, Selefilerin ilk turdaki başarısı üzerine “Şeriatçılar geliyor” korkusunu kullanıp, yeni Mısır anayasasında kendisine mutlak ve belirleyici yetkiler vermek için çabalarını daha da arttırmış bulunuyor.
Fakat Selefilerin başarısı gibi ordunun bu çabalarının da, şu anda generallerle Anayasa konusunda kavgalı olan Müslüman Kardeşler’e yarayacağı anlaşılıyor. Başka bir ifadeyle “mütedeyyin fakat değişime açık makul Müslümanların partisi” şeklinde bir imaj yaratmaya çalışan HAP’ın önümüzdeki dönemde “demokrasi isteyenlerin partisi” özelliğini de kazanması olasılığı artıyor.
Özetle, kitle partisi olarak HAP’ın, bizdeki AKP gibi, köktendincilerin değil, değişime açık muhafazakârların partisi aidiyetine bürünmesi bekleniyor. Bu arada, yöneticileri ve üyeleri arasında orta sınıfa mensup profesyonel kişilerin bulunması ve partinin kadınlara da açık olması gibi nedenlerle, HAP’ın zaten El Nur gibi köktendinci partilerle bir tutulamayacağı söyleniyor.
Kısacası, El Nur partisi liderlerinin, binlerce yıl ayakta duran ve Mısır tarihinin ve ulusal kimliğinin ayrılmaz parçası olan firavun heykellerini “put” diye yıkmayı vaat etmeleri ve diğer benzeri saçmalıkları birçok Mısırlının gözünü açmış bulunuyor.
Böylece, Seleflerin Mısır’ın güncel sorunlarına getirebilecekleri hiçbir çözümleri olmadığı da anlaşılmış oldu. Başka bir ifadeyle, El Nur yöneticilerinin sadece başka bir çağda değil, gerçeklerle ilgisi olmayan farklı bir boyutta yaşadıkları görüldü.
Oysa Mısır sadece Arap dünyasının lideri değil, Ortadoğu’daki kritik dengelerin odağında olan çok önemli bir ülkedir. Bu arada Müslüman Kardeşler bile, içerde ve bölgede zaten devasa sorunlarla karşı karşıya olan Mısır’ın yeni askeri maceralara sürüklenmemesi için İsrail ile barışı bir şekilde sürdürmek zorunda olduklarını görüyorlar.
Bu çerçevede ve bir dizi nesnel nedenle, ABD ile ilişkileri şu veya bu şekilde rayında tutmak zorunda olduklarının da farkındalar. Bu nedenlerle, gerçek ekonomik, sosyal ve siyasal kalkınmanın yanı sıra bölgesel istikrar isteniyorsa, o zaman Mısır’ın dünyadaki gelişmelere vakıf gerçekçi ve bilge liderliğe ihtiyaç duyacağı kesin.
İslamiyet’i lekelemekten başka işe yaramayan El Kaide veya Taliban’ı aratmayan bir söylemle işe koyulmuş olan Selefilerin arasından böyle liderlerin çıkamayacağı ise ortada. Var olan “liderleri” ise halkı dini söylemle tahrik edip, Mübarek diktatörlüğünü aratacak din eksenli bir diktatörlük peşinde olduklarını ortaya koymuşladır.
Ancak, ülkede fukaralık, sefillik, eşitsizlik ve bununla bağlantılı lümpenlik sürdükçe, köktendincilerin olumsuz varlıklarını sürdürecekleri de Mısır’ın temel gerçeklerinde biridir. Bu da kuşkusuz hem orduyu, hem Müslüman Kardeşler’i, hem Kıptileri, hem de liberal laik kesimleri rahatsız etmeye devam edecektir.
Buna rağmen, seçimlerin ikinci turu Mısır’daki köktendincilere yine de meydanın sandıkları kadar boş olmadığını, din kökenli sivri ve sert söylemlerini ve eylemlerini sürdürmeleri halindeyse başka partilere oy kaybedeceklerini de göstermiş oldu.
Bu da iyi bir gelişmedir. Gözler şimdi Mısır seçimlerinin ocakta yapılması beklenen üçüncü turunda...