BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in kaza yapan eşi ve çocuğunun getirildiği hastanede görevli Dr. Oğuz Eroğlu’nu dövmesi şiddetle kınanacak bir gelişmedir. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Üçer’in kendisine “yine döverim” dediğini aktarması ise bu milletvekilinin düzeyini sergiliyor.
Burada kendisini protesto eden doktorlar gibi her şeyden önce kızının ve eşinin sağlıklı olmalarından dolayı memnuniyetimi ifade etmek isterim. Üçer’e gelince, boş bir beklenti gibi görünse de, bundan böyle milletvekili olarak daha olumlu tavırlar sergilemesini temenni etmekten başka bir şey kalmıyor.
Doktorlara ve sağlık çalışanlarına karşı şiddet Türkiye’ye has değil. Örneğin 2010 yılında Amerika’nın en ünlü hastanelerinden biri olan “Johns Hopkins Hospital”da da bir doktor hasta yakını tarafından öldürülmüştü.
Amerika’da çalışma bakanlığı tarafından tutulan istatistikler bu tür şiddetin yüzde 60’ının sağlık sektöründe yaşandığını ortaya koyuyor. İlginçtir ama bu istatistikler sağlık sektöründeki şiddetin yüzde 75’inin hastalardan veya yakınlardan geldiğini gösteriyor.
Bu da bu tür şiddetin yüzde 25’inin sağlık sektörünün içinden geldiğini ortaya koyuyor.
Yapılması gerekenler ve doktor
Benzeri durumları başka Batılı ülkelerde de görmek mümkün. Özetle bu sadece bir “uygar ülkeler, geri kalmış ülkeler” meselesi değil. İşin özünde ise çoğu kez psikolojik nedenler yatıyor. Yakınlarının hastaneye düşmeleri sırasında insanların yaşadıkları travma dünyanın her yerinde bu tür olayların yaşanmasına neden oluyor.
Batı’da yapılan araştırmalar sorunun hasta psikolojisi kadar sağlık sektörünün iç sorunlarından da kaynaklandığını gösteriyor. Özetle aşırı yük altında çalışan ve kendileri de insan olan doktorların psikolojisi de işin içine giriyor.
Araştırmalar bir doktorun olumlu tavırlarının yakınları nedeniyle travma geçiren insanlar üzerinde de olumlu etki yaratma olasılığının çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Fakat doktorların çalıştıkları stresli ortamlar her an için güler yüzlü olabilmelerini mümkün kılmıyor.
İtiraf etmeliyim ki bunu anlayabilecek durumdayım. Rahmetli annemin kanser tedavisi sırasında ben de özellikle bir doktora karşı “kibirli” diye gördüğüm tavırlarından dolayı çok kızmıştım. Bu elbette ki o doktora hakaret veya şiddet raddesine varmadı.
Ancak son günlerini yaşayan anneme karşı daha sıcak olabilirdi diye düşünmüştüm. Şimdi konuya suhuletle baktığımda doktorun da kendi açısından haklı olduğunu görüyorum. Sonuçta tıbben yapılması gerekenler konusunda en küçük bir kusuru yoktu.
Yine döverim demesi anlaşılmaz
Çok sayıda hastası bulunduğu ve ağır yük altında çalıştığı için bütün zamanını bize ayırıp annemin başında durması da mümkün değildi. İnsan hali işte, o esnada her zaman sağlıklı düşünemiyorsunuz. Fakat bu durum hiçbir zaman doktora veya diğer sağlık çalışanlarına karşı şiddeti haklı kılmaz.
Eğitimli veya eğitimsiz olup da sorumlu mevkilere gelmiş insanların daha kontrollü olmalarını beklemek ise doğaldır. Söz konusu BDP’li milletvekilinin, dövdüğü doktordan ve tüm sektörden özür dileyeceğine “yine döverim” demesi bu nedenle anlaşılmaz bir tavırdır.
Bu noktada “peki, sağlık çalışanlarına karşı şiddetin çözümü nedir?” sorusu akla geliyor.
Burada saldırıları kınamanın veya bu konuda Meclis araştırmaları yapmanın yetmeyeceği kesin. Her şeyden önce sorun doğru tespit edilmeli. Çözümün ilk adımı her zaman budur.
Bunun dışında ilk etapta hastanelerde, havaalanlarında olduğu gibi, çok sıkı güvenlik tedbirlerinin yanı sıra, özellikle acil servislerde, şiddete yol açabilecek durumlara doğru tavırlarla anında müdahale edebilecek psikoloji eğitimi almış personel akla geliyor.
Kuşkusuz işin içinde olan uzmanların düşünecekleri başka şeyler de var. Bunun için Batı’da alınan tedbirlerden de öğrenilebilir. Sonuçta, dediğimiz gibi, bu sadece Türkiye’ye veya geri kalmış ülkelere has bir sorun değil. Özünde insan psikolojisi ile ilgili bir durumdan söz ediyoruz.
İnsan da her yerde insandır. Tek fark bazılarının kendilerine daha insanca hâkim olabilmeleridir.