Yaklaşık bir ay kadar önce Discovery Science’ta bir belgesel izledim.
Volkswa-gen’in fabrikalarından birini tanıtıyor ve ne kadar çevreci olduğundan söz ediliyordu.
Salı günü de BBC Earth’ün Süper Fabrikalar belgeselinde yine bir Volkswagen fabrikası “çok çevreci” diye anlatılıyordu. Tarihin en büyük emisyon yolsuzluğunu yapmış ve milyarlarca dolar tazminat ödemeyi kabul etmiş bir şirketin hem sahtekârlığını unutturmak hem de yeni nesil tüketicinin kafasında da “çevreci” olarak kodlanmak için uğraşması normal. Evrensel belgesel kanallarının, kendi kriterlerine göre, yayınlanmaya değer büyüklükteki işleri parayla çekip, yayınladıklarını biliyordum ama ha bire çevreci demeleri canımı sıktı.
Twitter’da Volkswagen için “çevreci” vurgusu yapan belgeselleri ve karbon emisyonu skandalını hatırlatan bir mesaj yazdım.
Mesajı attım, 2-3 dakika sonra bir baktım, ana akış sayfamda o mesaj yok.
Sonra üç aşağı beş yukarı aynı mesajı yazıp tekrar yolladım, o da akış sayfamda 2-3 dakika kaldı, sonra uçtu.
Ben de Twitter hesabını etiketleyerek neden Volkswagen ve karbon emisyonu tweet’lerimi sildiniz diye sordum, o mesaj da 3-5 dakika sonra uçuverdi.
Hani ifade özgürlüğü konusunda çok hassas bir platform diye biliyoruz ya Twitter’ı, şaşırdım.
Öğleden sonra, akış sayfamda olmayan tweet’lerimin “Tweetler ve Yanıtlar” bölümüne taşındığını fark ettim.
Diğer mesajlarım binlerce insana ulaşırken, bu üç mesajım sadece 10 kişiye ulaşabilmiş.
Belli ki Volkswagen ve karbon emisyonu aynı cümlede geçtiğinde bir koruma sistemi çalışıyor.
Türkiye’ye temsilci atamadığı için reklam almasa da, en azından bu tarz koruma üzerinden para işleri devam edecek.
Demek ki ifade özgürlüğü siyaset için sonsuz; çok uluslu, çok paralı şirketler için sınırlıymış...
CHP tarihi ve CHP Genel Başkanı
“Genel Başkan’a mektup yazılmaz, randevu alınır, varsa bir sıkıntı anlatılır” dedi Kılıçdaroğlu, CHP’li vekillerin mektubu için.
1938’e kadar CHP milletvekili olan Kılıç Ali, 1939’da aday gösterilmediğinde Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye mektup yazmıştı mesela.
Tüm siyasi hayatı boyunca Deniz Baykal ile birlikte hareket eden, önemli bakanlık görevlerinde bulunan, CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Erol Çevikçe, 2002 seçimlerinden önce Genel Başkan Baykal’a CHP’nin seçimlere Kemal Derviş liderliğinde girmesini öneren bir mektup yolladı.
O sanık serbest, tecavüze uğrayan genç kadın intihar girişiminde bulundu, yatalak oldu. Davayı takip eden kadın avukat şu an dışarıda olan sanık tarafından tehdit ediliyor.
“Taşları bağlamış, itleri serbest bırakmışlar” atasözü gerçeğe hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Bravo o kararı verenlere...