Aylardır takip ettiğimiz bir süreç tam da tahmin ettiğim ve yeri geldiğinde de belirttiğim gibi ilerliyor. Meclis’te anayasa değişlik paketiyle ilgili oylama referanduma işaret ediyor. Bu güne kadar çok sansasyon, az içerikle ele alınan; şiddet tonu çok yüksek, empati tonu çok düşük bir süreç yaşadık. Ben, televizyon yorumlarında ele alsam da paketin içeriği üzerine detaylı yazmak için bu günü bekledim. Zira artık referanduma gidilip gidilmeyeceğini değil, neyi oylayıp oylamayacağımızı sakince konuşabileceğimizi düşünüyorum. Detaylı bir şekilde incelediğim, güvendiğim hukukçulardan görüş alarak kanaatlerimi oluşturduğum paketle ilgili bence dikkat çekici noktalar şunlar:
Revizyon değil reform
1982 Anayasası şimdiye dek 18 kez değişikliğe uğradı, bu değişikliklerle birlikte 110 anayasa maddesine dokunuldu, 2 madde yürürlükten kaldırıldı. Ancak tüm bunlar mevcut anayasadaki yasama-yürütme-yargı yapısı içinde, yani sistem içinde kalarak yapılan değişikliklerdi. Bu ise farklı. Öngörülen değişiklik bir sistem reformu.
Benim gönlümden geçen yepyeni, liberal bir anayasa yapılmasıydı ancak bu paketi inceledikçe görüyorum ki yeni bir anayasa yapmanın yerini tutmasa da paketin kapsamı oldukça büyük. 18 madde ile 67 maddeyi ilgilendiren bir değişiklik yapılıyor. 21 madde yürürlükten kaldırılıyor. Temel olarak hükümet modeliyle ilgili yeni bir sistem öneriliyor. Hükümet modeli değişince de onun yasama ve yargı idaresiyle ilişkisi değişiyor.
Tek kişilik hükümet
Gelelim paketin tartışma konusu yapılan birkaç hususuna... Bunlardan biri paketin 5. maddesiyle ilgili. Buna göre 87. madde değişiyor, bu da yürütme üzerinde yasamanın denetiminin kalktığı iddialarını beraberinde getiriyor. Öyle mi peki?
Bu soruya Cumhurbaşkanı Başdanışmanı hukukçu Mehmet Uçum’un NTV’de verdiği cevabı dinledim. Uçum’a göre kabine esaslı hükümet modeli kalkıyor. Yani eski kodlarla yeni modeli yorumlamamak lazım. Başkanlık demek tek kişilik hükümet demek. Halk başkanı ya da bizim örnekte cumhurbaşkanını seçtiği gün hükümeti kurmuş oluyor. Cumhurbaşkanı sonrasında hükümet olarak yardımcılarını ve bakanları atıyor. Kısacası, artık parlamentodan çıkan bir hükümet modeli olmayacak, parlamenter hükümetten millet hükümetine geçilecek.
Gensoru paketin doğasına aykırı
Aynı başlıkta getirilen diğer bir eleştiri ise güvenoyu ve gensorunun kalkması. Bu pakete göre hükümeti artık parlamento değil, halk seçeceği için güvenoyunu halk vermiş oluyor. Hükümet parlamentoya değil, halka karşı sorumlu oluyor. Paketi hazırlayanlar güvenoyu ve gensorunu bu mantıkta imkânsız olduğunu, çünkü asil yani millet güvenoyu verdikten sonra onun vekilinden güvenoyu beklemenin demokratik meşruiyete aykırı olacağını söylüyorlar.
Öte yandan, bu pakete göre Meclis yürütmeyi denetlemek için Meclis araştırması, yazılı soru ve genel görüşme enstrümanlarına sahip. Pakette yazılı soruya 15 gün içinde cevap verme zorunluluğu getiriliyor. Mevcut sistemde ise bu sürenin ucu açık.
Sözlü soru niye kalkıyor?
Yürütme artık yasamanın içinde olmayacak. Bakanlar artık yemin dışında Meclis’e gitmeyecek. Burada artık Meclis’ten ayrı, tek kişilik hükümet yani başkanın hükümetini düşünmek gerek. Bu hükümet teknokrat bir hükümet olacak, dolayısıyla, yazılı sorular cumhurbaşkanına değil, muhatabı olan bakanlara iletilecek.
Siyasi uyum yasası şart
Bu paket ancak bir sürecin başlangıcı olursa anlamlı olur. Yeni anayasal sürecin eksikleri ve zaman içinde karşılanırsa, siyasi ve teknik uyum yasaları çıkarılırsa, yani siyasi partiler kanunu, seçim kanunu değiştirilirse süreç tamamlanabilir. Şayet bu adımlar da atılabilirse halkın devlet üzerindeki etkisi kuvvetlenir, halk-devlet ilişkisi güçlenir...
Not: Üzerinde durulması gereken daha epey husus var. Diğer başlıklara salı günü devam edeceğim...