Cizre, Silopi, Yüksekova... Bu bölgede epey dolaşmışlığım, haber, röportaj kovalamışlığım vardır. Ancak Şırnak’a yolum bu güne kadar düşmemişti. Cuma öğleden sonra 2013’te açılan Şerafettin Elçi Havaalimanı’na inerken kafamda gergin bir şehir imajı vardı. Sanki kentte dolaşmaya zorlanacağım, insanlara fikirlerini soramayacağım, büyük bir baskı, bir yüksek voltaj hattıyla karşılaşacağım...
Ancak Şırnak beni yanılttı. Her şeyden önce şunu söyleyeyim: Burası ilçelerinden daha sakin ve huzurlu. Ne Cizre’nin ne Silopi’nin diken üstü havası var. Bunun nedenini sorduğum hem Ak Partili, hem de HDP’lilerden aynı yanıtı aldım: Şırnak’ta herkes birbiriyle akraba, ister Ak partili, ister HDP’li olsun birbirine düşmanlık etmez. Zaten listelere bakın, aynı soyadların farklı amblemler altında olduğunu görürsünüz. Tabii Ak Parti ve HDP’yi burada aynı ağırlıkta iki parti sanmayın. Şırnak HDP’nin en güçlü kalelerinden. 4 milletvekili çıkarıyor, şu an 3 HDP’li, 1 Ak Partili vekili var. Peki, 7 Haziranda bu tablo nasıl olur?
Bu sorunun cevabı için önce şehrin ana meydanı olan (tabii ki) Cumhuriyet Meydanı’ndaki Cudi Dağı manzaralı çay bahçesine oturdum. Masada eski ANAP’lı belediye başkanı Sait Namdar, PKK davasından yıllarca cezaevinde kalmış emekli okul müdürü Abdurrahman Acar, Şırnak’ın ileri gelenlerinden İhsan Eren ve birçok genç vardı. Oradan kalkıp ismi bende saklı 3 isimle sohbet için bir ofise gittim. Daha sonra HDP’nin seçim bürosunda DBP’nin merkez ilçe eşbaşkanı Fatma Kabul, HDP’nin merkez ilçe eşbaşkanı Sabahat Uğur, HDP merkez ilçe eşbaşkan yardımcısı Leyla Kürtel, Şırnak DBP il eşbaşkanı Salih Gülenç ve HDP merkez ilçe eşbaşkanı Agit Yiğit ile görüştüm. Akşam da önce Ak Parti 4. sıra adayı Rizgan Birlik’in evinde büyük bir yer sofrasında Birlik ve ailesiyle sohbet ettim, ardından da Ak Parti 1. sıra adayı Aslan Tatar ile bir araya geldim. Bütün bu görüşmelerden çıkanları aşağıda özetleyeceğim. Kimin ne dediğini değil, neleri konuştuğumuzu yazacağım. Önemli olan birbirine taban tabana zıt iki manzarayla karşılaşmış olmam...
Dağa çıkışlar tırmanmış
HDP’ye yakın olmayan, Ak Partili ya da sosyal demokrat olup kendini bu gün partisiz olarak tanıtanlar 90’lardaki JİTEM’in yerini bu gün PKK’nın aldığını söylüyorlar. Çözüm sürecinde meydanın PKK’ya çok boş bırakıldığından, bölgede vatandaşın sığınacağı hiçbir merci olmadığı için PKK’ya karşı çıkılamadığından bahsediyorlar. Mesela örgüt Cudi Dağı eteklerine kendi şehitliğini yapmış, HDP de 23 Nisan’da öğrencileri toplayıp bu şehitliğe götürüyor, adeta dağa çıkmanın propagandasını yapıyormuş.
Dağ demişken... Kim olursa olsun, herkesin doğruladığı bir şey var: Son dönemde dağa çıkışlar tırmanmış. Savaş dönemlerinde bile bu kadar değildi, diyor konuştuklarımdan biri. Peki ama neden? Bir kesime göre PKK ve HDP cephesinin barış değil, savaş istediğini gösteriyor bu durum. Öcalan’ın her aileden bir kişi ya dağda, ya cezaevinde ya da şehit olursa Kürtler hep kontrolümüzde olur, sözünü anlatıyorlar. HDP cephesine göre ise temel sebep Cumhurbaşkanı’nın Kobani söylemi ve KCK davaları adı altında yapılan cadı avı. Zaten konuştuğum HDP’lilerin birçoğu KCK’dan birkaç yıl yatmış, çıkmış. Diyorlar ki eskiden karakola çağırıp toplarlardı, şimdi KCK adı altında topluyorlar. Biz de cezaevine gireceğimize dağa çıkıyoruz.
Doğru, KCK adı altında Kürt siyasi hareketini boğmak için korkunç bir cadı avı yapıldı. Ancak bu cadı avının başmimarı paralel yapı. ‘Neden HDP paralel yapıya karşı sesini çıkarmıyor?’ Bu soru üzerine çok sert bir anti-AKP söylem başlıyor. ‘Biz onlara da karşıyız tabii’ diyorlar ama neden seçim meydanlarında HDP’nin bu konuyla ilgili tek bir kelime etmediğinin net bir yanıtını alamıyorum. Belli ki Ak Parti nefreti her şeyin üzerini örtüyor.
Bu öyle bir nefret ki... ‘Sandıktan koalisyon çıksa, HDP’nin AKP ile mi MHP ile mi koalisyon yapmasını tercih edersiniz’ soruma ‘MHP’ cevabı geliyor! İnanılır gibi değil! Ak parti ki büyük bir siyasi risk alarak Habur’u yapmış, Oslo’ya yetkilisini göndermiş, çözüm sürecini başlatmış, JİTEM’i bitirmiş, Kürtçe okulların açılmasını sağlamış... Daha bir çok şey... Sadece Şırnak’ta 2001’de etrafıyla birlikte sadece 1 doktor varken bu gün yalnızca şehir merkezinde 75 doktoru olan bir hastane var. Ama bu parti yerine Kürtlerin varlığını inkâr eden, çözüm sürecine vatana ihanet projesi diyen MHP ile yan yana gelmeyi kabul edebiliyorlar...
AKP’nin yanlışları
Peki ama bu nasıl oluyor? Ben farklı çevrelerin ortak ve büyük bir propagandasının yanı sıra Ak Parti’nin hatalarının da bu propagandaların tutmasında etkili olduğunu düşünüyorum. Şırnak’ta yaptığım görüşmelerde gördüğüm kadarıyla Ak Parti’nin burada yaptığı hatalar şunlar:
Cumhurbaşkanı’nın ‘Kobani düştü düşecek’ lafı ve Kobani’ye Ayn el Arab demesi büyük bir gönül kırıklığı yaratmış
IŞİD ve PKK’yı aynı kefeye koyması PKK’ya mesafeli Kürtleri bile kızdırmış
Çözüm süreciyle ilgili çelişkili açıklamalar kafaları karıştırmış
Aday seçiminde bölge değil, merkezin telkinlerinin etkili olduğu inancı hakim. Korucu ailelerin listelere yukarıdan girmesi tabanı rahatsız etmiş
Ergenekon ve Balyoz sanıklarının salıverilirken KCK’lıların bir kısmının içeride tutulması ‘eski günlere geri mi dönülecek’ endişesi yaratmış.
HDP’nin yanlışları
Öte yandan... Bir de dışarıda telaffuz edilemeyen, ancak baş başa kalınca HDP ile ilgili anlatılanlar var. Onlar da şöyle:
Bölgedeki köylerde PKK’nın korkunç bir baskısı var. Mesela mezraya gidiyorlar, bu köyden tek fire çıkarsa hayvanlarınızı bir daha görmezsiniz, canınızı bile kurtaramazsınız diye tehdit ediyorlar.
Öcalan Demirtaş’ın popülaritesinden rahatsız. İlk fırsatta Demirtaş’ı gömecek.
PKK yabancı istihbarat örgütleriyle kol kola çalışıyor, Kürt düşmanı bir örgüt, hatta bu gün Güneydoğu’nun en büyük holdingi PKK Holding!
Seçim sonucu: Gördüğüm kadarıyla Ak Parti’de ciddi bir yükselme olmazsa skor 4-0 olacak. HDP barajı geçerse başka 4-0, geçmezse başka 4-0.
Güzel şeyler
92’de adeta bir iç savaş yaşayan, PKK’nın elinden almak için askerin neredeyse her binayı kurşunladığı Şırnak’ta bu gün havaalanı ve beş yıldızlı bir otel var
Şehirde HDP ve Ak Parti dışında bir partinin varlığı yok ama sokakları bütün partilerin bayrakları süslüyor.
Kötü şeyler
92’de Şırnak’ta tam bir savaş yaşanırken, asker şehri PKK’nın elinden almak için neredeyse bütün binaları tararken hiç sesini çıkarmayanlar, tek satır yazmayanların bu gün sırf ideolojik nefretle avaz avaz bağırmaları.
Ortamı bulandırmak isteyenlerin, iki tarafın arasını açmak isteyenlerin yalanlar üretip, dezenformasyonla korku salmaları.