Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de çözüm sürecinin geldiği nokta bir mucize hakikaten. Büyük tahriklere, çelme takmalara, ajitasyonlara rağmen bir süreç büyük bir kararlılıkla yürüyor. Bu kararlılığın bir göstergesi olarak cuma günü Diyarbakır’da düzenlenen çalıştay çok önemliydi. Birkaç açıdan hem bir ilkti hem de cesur mesajlar verildi cuma günü. İlk olan ne miydi? Bir kere Diyarbakır’da bu düzeyde bir toplantı yapmak bir ilkti. Tarafların ikinci aşamaya girdiklerini beyan etmeleri açısından bir ilkti. Son günlerde son derece tuhaf bir şekilde bölgede artan gerginlik varken olumlu bir fotoğraf oluşturması açısından bir ilkti...
Esasen bu çalıştayın tohumu nisan ayında İstanbul’da atıldı. Malta Köşkü’nde yine Zeynep Karahan Uslu’nun organize ettiği Beşir Atalay, Süleyman Soylu, Yalçın Akdoğan gibi isimlerin katıldığı ilk toplantı düzenlendi. Bir nevi 30 Mart sonrası değerlendirmesiydi o toplantı. Çözüm sürecinde nereye gelindi ve bundan sonra nasıl ilerlenecek toplantısı. Gündem maddeleri daha geniş tutulmuştu. İşte o toplantının devamı, sorunun kalbinde daha somutlaştırılmış bir ikincisiydi cuma günkü çalıştay.

Haberin Devamı

Arabulucunun yokluğu

Beşir Atalay çalıştayda yaptığı konuşmanın bir yerinde uluslararası arabulucuların bu süreçte kullanılmadığını ve bunun da sorun yapılmaya çalışıldığını hatırlattı. Ben de bu cümlenin peşine düştüm. Çözüm sürecinde mesela Kuzey İrlanda sorununun çözüm aşamasında olduğu gibi neden 3. bir taraf, bir arabulucu kullanılmadı?
İki taraftan da yaptığım görüşmeler sonucu şunu söyleyebilirim: Bunu Başbakan da Öcalan da istemedi. Zaten cuma günü hem Beşir Atalay’ın hem de Efkan Ala’nın konuşmalarında Türkiye’nin artık kendi sorunlarını kendi çözebilen, güçlü bir ülke olduğu yönünde mesajlar vardı. Bence böyle bir tercihte Oslo sürecinin deşifre edilmesi ve orada İngiltere’nin arabuluculuğunun istismar edilmesi, bunun üzerinden çok çirkin bir şekilde siyaset yapılmaya çalışılması etkili oldu.
Peki, uluslararası arabulucu kullanılsaydı bu gün hangi noktada olurduk? Tabii bu soruya net bir cevap vermek imkânsız. Şunu söyleyebiliriz: Türkiye’nin en hayati sorunu adım adım çözülürken maalesef bunun üzerinden korku siyaseti yapmaya çalışan bir damar hâlâ var. Diyarbakır’daki bu çalıştayı bile istismar edebilen zihniyetin ne olduğunu görmek isterseniz dünkü Sözcü gazetesinin manşetine bakmanız yeterli. Üst üste seçimlerin yaşandığı şu dönemde böyle bir arabuluculuk mekanizması şüphesiz siyaset malzemesi yapılırdı. Etkili olur muydu derseniz... Bence hiç olmazdı. Çünkü somut gerçekler ortada. Barış havası değdi bir kere Güneydoğu topraklarına. Onun etkisi de her yere dalga dalga yayılıyor. Üstelik Batılı bir arabulucu Gezi’den beri yer yer çok sertleşen Batı ile Ak Parti arasındaki diyaloğu yumuşatma rolü de oynayabilirdi.

Haberin Devamı

Görünenler ve gerçekler

Son günlerde kamuoyuna yönelik yapılan açıklamaların üzerinden çözüm sürecini değerlendirmeye kalkmak, süreç sekteye uğruyor yorumları yapmak bana ya körlük ya da kasti çarpıtma gibi görünüyor. Zira siyasiler Türkiye gibi birçok karmaşık dengenin bir arada bulunduğu bir zeminde siyaset yapıyorlar.
Başbakan sürecin başarıyla tamamlanması için Türk kamuoyunun hassasiyetlerini de gözetmek durumunda. O nedenle HDP’ye çok sert yükleniyor. Selahattin Demirtaş da tabanını dikkate almak durumunda. O da çok sert ifadeler kullanıyor Başbakan’a ve Ak Parti’ye yönelik. Öcalan sürecin başarıyla tamamlanması konusunda son derece kararlı. Ancak bazı provokatörler PKK içinden sanki süreçten örgüt memnun değilmiş havası vermek için birtakım operasyonlara girişiyorlar. Yol kesmeler vs... Bütün bunlar sahne önündeki oyun. Halbuki...
PKK’nın içinden ve uluslararası çevrelerden gelen tüm tahriklere rağmen hareketin liderinin tavrı açık. Öcalan 2 ay evvel Cizre’de pazar yakılma hadisesinden sonra ‘bunlar provokatör’ açıklaması yaptı. Yol kesmeler maalesef yine bazı provokatörler tarafından yalnızca bu gün değil belli aralıklarla yapılıyor. Bu tuzakları görmek ve elbette önlem almak lazım.
Süreçle ilgili gelinen nokta şu: Öcalan ve MİT görüşüyor. Öcalan ve BDP görüşüyor. Ak Parti ve HDP görüşüyor. Hükümet yasal zemini kuvvetlendirecek adımlar üzerine çalışıyor ve ateşkes kararlılıkla devam ediyor. Gerisi cambaza baktırma gayretleri...