Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pablo Larrain’in ‘No’ filmi üzerine daha epey konuşacağa benziyoruz. Zira CHP Gençlik Kolları, filmdeki reklamcı karakter Rene Saavedra’ya ilham veren Eugenio Garcia’yı Türkiye’ye getirdi. ‘Hayır’ kampanyasında onu da kullanmayı hedefliyor. Garcia, Kemal Kılıçdaroğlu ile de bir araya gelecekmiş.
Ben pazar günü bu film üzerine yazıp Şili’nin ‘Hayır’ı, Türkiye’nin ‘Evet’idir. Şili’de referandum Pinochet diktatörlüğünü ve askeri rejimi sonlandırmak için ‘hayır’ demeyi içeriyordu. Bizde ise ‘hayır’ Kenan Evren’in darbe anayasasını, bürokratik vesayetin siyaset üzerinde hegemonya kurmasını ve seçmen iradesini hukuk mühendisliğiyle kontrol altında tutmak üzerine kurulu mevcut sistemin devamını onaylamayı içeriyor. CHP otomatik olarak kendini Şili’deki ‘hayır’cıların safında konumluyor ve Garcia’ya da öyle anlatıyor ancak bizim hikâyemiz başka...
Öte yandan, çok içe kapalı yaşadığımız için ‘No’ ancak bizdeki referandum süreci vesilesiyle gündeme geldi, halbuki film ABD ve Avrupa’da vizyona girdiği 2013 yılında çok ciddi tartışmalara sebep olmuştu. Pablo Larrain, yarattığı reklamcı Saavedra üzerinden Şili’deki ‘hayır’ kampanyasını temelsizleştirmek, ülkedeki öğrenci hareketlerini, sol hareketi ve güçlü sendika geleneğini yok saymakla suçlanmıştı. Hatta ‘hayır’ kampanyasının direktörü Genaro Arriagada filmi ‘bir karikatür’ olarak nitelemişti.
Larrain ise filmin kurgu olduğunu, belgesel olma iddiasının bulunmadığını, gerçeklerle birebir örtüşmek zorunda olmadığını söylemişti ancak yine de görüntülerin yüzde 30’u arşivden gerçek görüntüler olduğu için topa tutulmaktan kurtulamamıştı. Ancak kim ne derse desin film 2013 yılına damga vurmuştu. Bu tartışmayı sihirli değnek ya da mucize beklentisi içinde gibi görünen CHP’ye ışık olması umuduyla hatırlatmak istedim.
Öte yandan, bence ‘No’ çok güçlü bir film, çok iyi bir kurguydu ve Latin Amerika’nın en kanlı dikta döneminin nasıl sona erdiğine dikkat çekmesi bakımından çok önemliydi. Nitekim reklamcı Saavedra rolündeki ünlü aktör Gael Garcia Bernal bir Meksikalı olarak “Yanı başımızdaki referandum sürecini bu film sayesinde öğrendim” demişti.
Umarım bizden de bir Larrain çıkar. Başta 15 Temmuz olmak üzere anlatacak çok hikâyemiz var... Temel gerçeklerden ayrılmadan Türkiye’de son yıllarda farklı vesayet odaklarına karşı nasıl bir mücadele verildiğini dünyaya ana hatlarıyla aktarabilmemiz gerek...

O filmi çeken yönetmenin ailesi kimdi?

Gelin sizi ‘No’ filminden yola çıkarak 2013 yılında yapılan başka bir tartışmaya götüreyim... ‘No’dan sonra filme gelen eleştiriler kadar, Larrain’in kişiliğine ve kimliğine yönelik de çok ciddi tartışmalar olmuştu.
Larrain Şili’de çok güçlü ve tanınır bir anne-babanın 6 çocuğundan biri. Babası Hernan Larrain, Pinochet döneminin önemli destekçilerinden ve siyasetçilerindendi. Senato başkanlığı yaptı, halen de senatör. Annesi Magdalena Matte de siyasetin içinde de olan güçlü bir iş kadını. Ancak ondan da önemlisi Şili’nin 3 milyar dolara yaklaşan servetiyle en güçlü ailelerinden biri olan Matte ailesinin üyesi.
Kısacası, Pablo Larrain ‘sağ görüşlü önde gelen bir ailenin oğlu’ sıfatıyla filmden sonra sol çevrelerden çok ağır eleştiriler almıştı. Şili’deki ‘Hayır’ kampanyasının başarısını sol hareketi bilinçli olarak karalayıp, bir reklamcıya mal ettiği yönündeki ithamlar ailesi gösterilerek temellendirilmeye çalışılmıştı.
Ben hiç kimsenin ailesi ya da yakınları üzerinden eleştirilmesi ya da övülmesini doğru bulmam. Zaman zaman Türkiye’de de benzer refleksler baş gösterebiliyor ve hepsine karşı tavrım aynı oluyor. Kaldı ki Larrain, ailesine karşı tepki olarak da onların tersi bir dünya görüşü geliştirmiş olabilir. Nitekim filmde reklamcı Saavedra’nın patronu pozisyonunda olan ve ‘Evet’ kampanyasının organizatörü olarak resmedilen karakterin ismini Lucho Guzman koyması bir tesadüf olmasa gerek. Guzman deyince Şili’de akla Jaime Guzman gelir. Jaime Guzman, Larrain’in babasının ilham kaynağıydı, önemli bir üniversite profesörü ve Allende’nin en büyük karşıtlarından biriydi. Daha sonra Pinochet’nin büyük destekçisi ve ideoloğu oldu, dikta rejimi devrildikten sonra 1991’de bir suikast sonucu öldürüldü...