Yüreğime ateş gibi düşen bir yazı okudum cuma günkü Radikal’de. Bu yazıyı kaleme alan, ‘abi’ diye hitap ettiğim ve hakikaten değer verdiğim Cengiz Çandar olmasaydı ben masanın başına oturmazdım. Halbuki şimdi... Biraz şaşkınlık ve çokça hayal kırıklığı ile şuradan başlayayım:
***
Sevgili Cengiz abi, seni ben uzun yıllar dünya çapındaki müthiş bağlantıların, kaynaklara erişebilme gücün, Ortadoğu bilgin ve en çok da demokrat duruşun nedeniyle dikkatle takip ettim. Birlikte seyahatlerde de bulunduk, davetlerde de... Hatırlar mısın en son 2011’de benim doğum günümde bizim evde sen ve Tuba Hanım, Mehmet Barlas, Taha Akyol, Nazlı Ilıcak, Mutlu Tönbekici, Radikal’in yeni ve genç yazarlarından Verda Özer, sanatçı Rojin ve daha birçok kişi toplanmıştık. Ahmet Kekeç de vardı o gün bizim evde. Hatta Kekeç’le şakalaşmıştınız. Hep beraber kahkahalar attığımız bir gece olmuştu. O gecenin güzel videoları Rasim’in arşivinde saklı... Nerden nereye...
***
Türkiye’nin en temel insan haklarından yoksun olduğu günlerde nasıl da cesurdun... Askeri vesayete karşı en dik duranlardan biri oldun. Devletin Kürt politikasına hep meydan okudun. Bu nedenle 28 Şubat’ta kurban seçildin... Ergenekon davaları başladığında nasıl canı gönülden destekliyordun...
***
Cengiz Çandar bu benim için. Peki ama cuma günü Radikal’de eski ABD Büyükelçileri Eric Edelman ve Morton Abramowitz’in kaleme aldığı Türkiye raporu ile ilgili şu satırları yazan Cengiz Çandar kim? “...Eğer Ak Parti (...) iktidara gelmelerinde ve iktidarlarını sürdürmelerinde ABD’nin Türkiye politikasının bayağı esaslı bir payı olduğu kanısındaysalar, söz konusu raporu ciddiye almak durumunda. Eğer iktidara gelmelerini ve iktidarını sürdürmelerini sadece Türkiye’deki ‘sandık’ zannediyorlar ve Washington’daki Beyaz Saray unsurunu dışlıyorlarsa somut ve kronolojik olarak kendilerine hatırlatacağımız şeyler olur...”
Seninki ‘bon pour l’orient’ demokratlığı mı?
Ben bu cümleleri ‘acaba yanlış mı anlıyorum’ diye defalarca okudum... Hayır yanlış anlamıyorum: Cengiz abi sen Ak Parti’nin ABD sayesinde iktidara geldiğini, sandıktan çıkmadığını söylüyorsun. Yani yıllardır bu iktidarı deviremedikleri için çıldıran ve askerden medet umanlarla aynı şeyi. Üstelik bununla ilgili somut bir şeyler bildiğini iddia ediyorsun. Aynı sen bu iktidarın ilk dönemlerinde onları alkışlamadın mı? Demokratikleşme adımlarını desteklemedin mi? Madem sandıktan çıkmadığına yönelik elinde bilgi belge vardı Türkiye’de yıllardır demokrasi demokrasi diyen sen bunu nasıl içine sindirdin? Neden bu güne kadar bekledin? Bize reva gördüğün demokrasiden anladığın sandıktan değil, Washington’dan çıkan iktidar mıydı? Biz seni yıllardır ‘demokrat kalem’ diye takip ettik, senin demokratlığın ‘bon pour l’orient demokratlığı mıydı?’ Şayet bu kadar vahim bir bilgiye sahipsen bunu neden bunca zaman sonra üstü kapalı yazıyorsun? Bir tehdit gibi kullanıyorsun?
Celladın Abramowitz
Üstelik yere göğe koyamadığın rapor senin çok iyi tanıdığın iki isim tarafından kaleme alınmış bir rapor: Morton Abramowitz ve Eric Edelman. Hatta Neşe Düzel’e Nisan 2012’de verdiğin röportajda; “28 Şubat’ın içinde bir şekilde ABD var... Ben buna tanık oldum. 1999-2000 yılları arasında Amerikada’ydım. Türkiye ile ilgili müşterek bir kitap yazımı projesine katıldım. Kitabın çeşitli bölümlerinin yazarları toplantı yapıyoruz. ABD’nin eski Ankara büyükelçisi Morton Abramowitz kitabın editörü. İsrail lobisinin düşünce kuruluşu Washington Institute’un Türkiye bölümünün başında olan Alan Makovsky de toplantıda. Makovsky sık sık Ankara’ya gider gelir, Genelkurmay’a girer çıkardı. Kahve molasında Makovsky Abramowitz’e ‘Sen 7. Kattaki toplantıda neden yoktun’ diye sordu... Meğer 12 Mart 1997 günü dönemin dışişleri bakanı Albright’ın çağrısı üzerine Türkiye ile ilgili bir toplantı yapılmış. Oradan çıkan genel eğilim ‘doğrudan askeri bir darbe olmadan bu hükümet gitmeli olmuş” demiştin. Yani 28 Şubat’ı destekleyen ABD aktörlerinin içinde Abramowitz’in de olduğunu sen söylemiştin. Hani Ergun Babahan’ın da yine Neşe Düzel’e verdiği röportajda “28 Şubat’ı ABD organize etti. Amerikan devleti adına en önemli ayak eski Ankara Büyükelçisi Abramowitz’di... Sabah’a çok gelip gitti... Zaten 28 Şubat organizasyonunda Amerika adına en önemli ayak oydu” dediği Abramowitz.. Yani bir nevi senin celladın Cengiz abi...
Edelman’ın darbeseverliği
Peki ya raporun diğer yazarı Eric Edelman? Ak Parti’ye darbe planlarının yapıldığı 2003-2005 arası Türkiye’nin ABD Büyükelçisi olan Edelman? Sen onu benden çok daha iyi tanıyorsun ama ben sana bir şey daha hatırlatayım: Cumhurbaşkanı ile birlikte 2010 Nisan’ında Umman’a giderken uçakta kendi aramızda konuşuyorduk. Konu Ergenekon’dan açılmıştı da ben sana Edelman’la ilgili bir şey anlatmıştım. Demiştim ki Washington’da onunla bir röportaj yaptım. Röportajda Edelman’a o dönem askerin Ak Parti’yi devirme planlarından haberdar olup olmadığını sordum, o ise bana yalnızca ‘hayır’ deyip röportaj bitiminde off the record olarak ‘aslında askerler harekete geçseler iyi olurdu’ yorumunu yaptı. Bunu anlattığımda başını sallayarak dinlemiştin, hatırlıyor musun? Hiç şaşırtıcı da bulmamıştın zira Edelman’ın darbeci olduğunu Washington’a hakim tüm gazeteciler gibi sen de iyi biliyordun.
***
Nasıl olur da benim askeri vesayete karşı duran, demokrasiyi hedefleyen biri olarak tanıdığım Cengiz Çandar bunları es geçebilir? Nasıl olur bu rapordan bahsederken yazarlarının asker-yandaşı demokrasi-karşıtı tavrını göz ardı edebilir? Türkiye’nin dış politikasını son derece yanlış bulabilirsin, Ak Parti iktidarına kızabilirsin ama bu sebeple nasıl olur da darbeyi meşrulaştıran zihniyetle yan yana gelirsin? Aklım almıyor...