Dışarıdan ve kaba bir bakışla görünen şu: Barzani yönetimi ve PYD IŞİD krizi üzerinden güç birliğine gidiyor. Halbuki bu yalnızca görünen. Arka planda başka bir fotoğraf var...
Birçok birbiriyle ilintili gelişme aynı anda yaşanıyor: Duhok’ta bir toplantı yapılıyor ve daha önce anlaşamayan PYD ve KDP’nin desteklediği ENKS (Suriye Kürt Ulusal Koalisyonu) masaya oturuyor. Bu masada 30 kişilik bir siyasi karar mekanizması oluşturmak için el sıkışılıyor. Halbuki daha önce iki kez Erbil anlaşması imzalanmış ve hayata geçirilememişti.
Öte yandan Türkiye üzerinden bir koridor açılıyor ve peşmergenin buradan PYD’ye destek için Kobani’ye gitmesi karara bağlanıyor. Halbuki PYD daha önce ısrarla peşmergeyi istemediğini belirtiyordu.
Neler oluyor? PYD-PKK ve Barzani güç birliğine mi gidiyor? Kürtler nihayet bir ittifak kurabilecek mi? Peki, bu ittifak Türkiye’nin aleyhine mi olacak? Bu soruların cevapları için yukarıda anlatılan gelişmelere ‘öte taraftan’ baktım. Hem PYD’ye hem de Barzani’ye yakın kaynaklarla görüştüm. Durum bu yakadan göründüğü gibi değil!
Silah üstünlüğü Barzani’de
Öncelikle PYD. Kendisini tam anlamıyla köşeye sıkışmış hissediyor. Görüştüğüm kaynağa göre, PYD bölgede dengenin Barzani lehine değişmesinden rahatsız. ‘ABD Barzani’yi çok ciddi silahlandırdı. Biz dışarıda kaldık’ diyor. Belli ki havadan atılmaya başlanan silahlar bu hissi değiştirecek nitelikte değil. Üstelik PYD böyle düşünmesine rağmen peşmergenin yardımını kabul etmek zorunda kaldı, zira Kobani hâlâ düşme tehlikesi altında ve derdinin Kobani’nin ne olursa olsun kurtulmasından ziyade kendi gücüyle kurtulması ve orada iktidarını tartışmasız bir şekilde ilan etmesi olduğu anlaşıldığı için eli çok zayıfladı. Şayet şehir düşerse bunun PYD’nin tutumu nedeniyle olacağı açıklık kazandığı için eli dışarıdan gelecek yardıma mahkum.
Gelelim Barzani cephesine. Burada PYD’ye karşı büyük bir güvensizlik var. Yönetime yakınlığıyla bilinen hatta yönetimin yarı resmi ajansı kabul edilen Rudaw’ın yayın yönetmeni Rebwar Kerim’in bana söylediğine göre, bu zamana kadar Kobani’nin düşmemesi Barzani sayesinde. Zira ABD ve dolayısıyla koalisyon güçlerini saldırıya o ikna etti. Nereyi nasıl ve neden bombalayacakları konusunda o yönlendiriyor. Ancak buna rağmen PYD Barzani’den çok rahatsız. Çünkü elini zayıf hissediyor ve iktidarını kaptırmaktan korkuyor. Türkiye’de ‘Kürtler birleşiyor mu?’ sorusu sorulup bu soruyla birlikte yeniden bölünme paranoyaları yaratılırken Kerim bunun tam tersini söylüyor. Diyor ki: Son yıllarda Kürtlerin bu kadar ayrıştığı hiçbir dönem olmamıştı!
KYB de silahlardan rahatsız
Bu rekabet sadece Barzani’nin KDP’si ve PYD arasında yaşanmıyor. Ezeli rakip Talabani’nin KYB’si ve KDP arasında da giderek büyüyen bir ayrışma yaşanıyor. Kerkük’te KYB güçlenmeye çalışıyor. Arkasında İran’ın desteği var. KDP ve KYB’nin peşmerge sayıları hemen hemen eşit ancak KDP son dönemde ciddi bir silah üstünlüğü elde etti. Bu KYB’yi rahatsız ediyor.
Dışarıdan Kürtler arasında birlik sağlanıyor gibi görünse de bırakın ‘Büyük Kürdistan’ için farklı bayraklar altındaki Kürtlerin birleşmesini, yalnızca Irak’ın içindeki Kürtlerin dahi arasındaki mesafe artıyor. Zaten Suriye’de PYD diğer hiçbir oluşuma göz açtırmıyor.. Duhok’ta 12 kişiyi kendisinden vereceği 30 kişilik bir karar mekanizmasına onay vermiş görünse de Kobani’de durumu sağlama aldıktan sonra yine eski çizgisine dönebilir.
Kısacası, Kürtler oluşan güç boşluğunu fırsata çevirip yıllardır hayalini kurdukları Kürdistan için yakınlaşacaklarına yeni durumu da yine rekabet ve iktidar savaşına kurban edecekler gibi görünüyor...