Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HSYK’nın en kritik ismi 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’dur. Kamuoyunun HSYK denince aklına ilk ve tek olarak Okur gelir. Okur’un neredeyse tüm kariyeri yargıdaki personelin tayin ve terfi süreçlerinde geçmiştir. Türkiye’deki tüm yargı mensuplarını istisnasız ismen ve yüz yüze tanır. Son 4 senenin bütün hâkim ve savcı tayinlerinde esas karar veren odur.
İbrahim Bey yargı çevrelerinde sağ görüşlü ve ülkücü kökenli olarak biliniyor... Öte yandan, bütün farklı siyasi ve sosyal kesimlerle arası iyi olmuş, hepsiyle güzel diyalog kurmuş bir isim. Yargıdaki Atatürkçülere ve Alevilere de, ülkücülere de, cemaatçilere de aynı anda yakın olmayı başarmış tek kişi. AKP döneminden önce de hep önemli görevlerde bulunmuş, hiçbir dönem kızağa çekilmemiş bir yargı mensubu. Sevenlerinin deyimiyle ‘adil ve dürüst’, eleştirenlerin deyimiyle ‘her devrin adamı’ olduğu için bu böyle. Fakat seven sevmeyen herkesin ittifak ettiği bir konu var: Okur çok zeki ve konjonktürü çok iyi analiz ediyor.
Önceki gün Cumhuriyet gazetesini okurken onunla yapılmış bir söyleşiye rastladım. Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’e bir röportaj vermiş. Çakırözer’i kutlarım. Çok çarpıcı, çok başarılı bir röportaj. Okur’u tanımayıp sadece bu röportajı okuyan için portre net: Cemaatin kontrolündeki özel yetkili mahkemelerin yaptığı hukuksuzluklara her daim ses çıkarmış, karşı çıkmış, göğsünü siper etmiş bir hukuk insanı...
Fakat burada söylenenler benim kafamdaki bazı soruları yanıtlamıyor. Mesela: Hanefi Avcı olayına çok üzüldüğünü anlatıyor Okur. Hanefi Avcı’ya 50 yıl hapis cezası isteyen savcının da, 15 yıl hapis cezası veren hâkimin de bir hukuk katliamına imza attığını söylüyor ancak bu paralel yargı mensuplarını rütbelerini düşürerek pasif göreve atamak onun yetkisindeydi. Madem kararlarını bir hukuk skandalı olarak görüyor, bu yargı mensupları bırakın pasif göreve çekilmeyi neden terfi ettiler? Neden Hanefi Avcı’ya zulmeden paralelcileri korudu ve kolladı?
Röportajda hükümeti de eleştiriyor Okur. Evet, siyasi iktidarın da son 4 yılda çok büyük hataları oldu. Bu hataların başında Deniz Feneri davasına karşı tutumu geliyor. Peki, Deniz Feneri savcılarını, dosya üzerindeki isimleri kapattığı gibi sudan bir gerekçe yüzünden kıyıma uğratan Okur aynı şeyi Zekeriya Öz ve Fikret Seçen yaptığında onları neden korudu? Ben hükümet-cemaat ortaklığıyla mağdur edilen Deniz Feneri savcılarının hep yanında durdum. Hatta Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdülvahap Yaren’in 17 Aralık soruşturmasına atanmaları gerektiğini söyledim. Üçü de tarafsız ve bağımsızlıklarını ispat etmişti çünkü. Oysa Okur’un 1. Daire’si bu 3 savcı daha yargılanırken haklarında ‘görevi kötüye kullandıkları’ yönünde bildiri yayımladı. Bu bildiri HSYK arşivinde duruyor. Şimdi böyle bir bildiri masumiyet karinesini ihlal değildir de nedir? Bütün hukuk ihlallerine karşı olduğu portresi çizen İbrahim Okur bu üç savcıdan özür dileyecek mi? Hatırlatayım, zaten hiç yargılanmamaları gereken bu üç savcı daha sonra beraat etti.
Okur’la ilgili şöyle ilginç bir detay daha var: Sabah’tan Sevilay Yükselir onunla ilgili çok ağır bir yazı yazmıştı. Onun üzerine Okur, Yükselir’i makamına davet etti ve paralelci olmadığını kanıtlamak için Fethullah Gülen’e adeta hakaret etti. Bir paralel hâkime ‘Sizin hocanız CIA’nin mi yoksa MOSSAD’ın mı kucağında oturuyor?’ diye sorduğunu aktardı. Tuhaf olan, Gülen’le ilgili en ufak bir eleştiride saldırıya geçen cemaatin medya kadroları bu ağır hakarete rağmen çıt çıkarmadı. Zannediyorum imamlardan ya da Pensilvanya’dan İbrahim Okur’a dokunmayacaksınız diye talimat geldi. Yoksa cemaat medyası bu hakaretlerinden ötürü Okur’u topa tutardı. Bu medyanın arşivine bakın, Okur’u ismen eleştiren tek haber göremezsiniz. Oysa kendilerine dokunan herkese vuran haberler var. Ben bunu anlayamıyorum...

‘Hayır’ tezat değil mi?
Daha sorulacak çok soru var. Mesela paralel yargı mensuplarıyla ilgili bu gün kendisinin de dile getirdiği şikâyetler HSYK Genel Kurul’una geldiğinde Okur ne tavır aldı? Cumhuriyet’e verdiği röportajda ‘hukuk katledildi’ dediği davalar sırasında sanıkların hak ihlalleriyle ilgili şikâyetler HSYK Genel Kurul’una geldiğinde bu şikâyetlerin ön incelenme aşaması için bile neden ‘hayır’ oyu kullandı? Şimdi tüm o davalardaki hukuksuzluklara ses çıkarırken, zamanında bunlara yol açan paralel yargının icraatlarına tavır alan 4 isim vardı. İbrahim Okur neden o isimlerin içinde yoktu?
Okur, Utku Çakırözer’e verdiği röportajda çizdiği portrenin inandırıcı olması için bu sorulara tatmin edici cevaplar vermek zorundadır. Unutmayalım: Ekimde HSYK seçimi var. Bence Türkiye için 10 Ağustos’ta sonucu belli cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çok daha önemli olan yeni HSYK’nın seçimidir...