Geçen yılın ortalarında IŞİD’in zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınan Ezidiler yaşadıkları büyük dramdan canlarını zor kurtarıp buraya geldikten sonra kamplarda yaşam mücadelesi veriyorlardı. Evet, hiçbir şey kolay değildi onlar için. Geçen eylül ayında bir vesileyle Diyarbakır’a gittiğimde Ezidilerin kamplarını ziyaret etmiş, hikâyelerini dinlemiştim. Hükümetin Suriye’den gelen Araplara destek olurken onlara kimsenin sahip çıkmadığını düşünüyorlardı. Birçoğu Diyarbakır Belediyesi’nin Fidanlık Kampı’nda kalıyorlardı. ‘AFAD bizi bir kampa götürdü ama orada Araplar vardı, biz onlarla kalamayız’ deyip geri döndüklerini anlatmışlardı.
Aynı akşam Bakan Mehdi Eker’i görmüş ve ona anlatmıştım dinlediklerimi. ‘Neden Ezidileri ziyaret etmiyorsunuz?’ diye sormuştum. Bana Ezidilerin ısrarla HDP’nin kamplarında kalmak istediğini, belediyenin de onlar üzerinden siyaset yaptığı yönünde bilgi geldiğini söylemişti. Hikâyeyi dinleyince ertesi sabah Ezidileri ziyarete gitti bakan. Hükümetten ilk temastı bu. Onlarla kucaklaştı, onları teskin etti. Onların da bizim kardeşimiz olduğunu hatırlattı.
Peki, ben bunları neden yeniden yazıyorum? Çünkü Diyarbakır’dan gelen haberler Ezidilerin kampları terk edip Kapıkule’ye yola çıktıkları yönünde. 2000 kadar Ezidi Avrupa’ya gitmek istiyor. Sebep ne diye sorunca büyük bir korku içinde olduklarını görüyorsunuz. ‘Burada iç savaş çıkacak, bizi öldürecekler’ diyorlar.
Çok tuhaf bir şekilde şimdi de Ezidiler üzerinden Türkiye’de IŞİD’in korunup kollandığı ve bir çatışmaya doğru gidildiği izlenimi veriliyor. Sanki ‘İslamcı Türk hükümeti Ezidileri kaçırıyor’ gibi bir algıyı yaymak istiyorlar. Bunun hükümet tarafından bir an önce görülmesi, gerekirse Mehdi Eker’in yaptığı gibi bir ziyaretin yeniden Ezidi kamplarına yapılması ve bu insanların tıpkı diğer mülteciler gibi Türkiye’nin güvencesinde olduğunun hatırlatılması lazım...
Kobani’de ikinci perde mi?