Bir hafta önce Suruç’ta yaşanan korkunç katliamı konuşurken onun üzerine art arda yeni katliamlar eklendi. Ne oldu da PKK bir anda ortalığı ateşe verdi? Üstelik çatışmada değil, en hain, en sinsi, en kalleş yöntemlerle neden polisleri , askerleri uykularında, trafik ışığında, vatandaşa yardımcı olurken, babasıyla telefonda konuşurken öldürmeye başladı? Bu, hiç kimsenin arkasında duramayacağı vahşeti ne hesapla yapıyor olabilir?
Başta Diyarbakır olmak üzere bölgeden ve İstanbul-Ankara’dan bu meselenin içinde yaşayan ya da hayatını bu soruna vakfetmiş ve aklını duygularına kaptırmamış birçok kişiyle konuştum. Bunların içinde Öcalan’ı tanıyan akil isimler ve HDP’liler de vardı. Yapılan açıklamalara baktım ve biraz geriye giderek 7 Haziran öncesi ve sonrasını bir karede birleştirdim. Vardığım sonuç şudur:
İntihar saldırısı
PKK’nın bir anda topyekun saldırıya geçmesi varlığını devam ettirebilmek için bir hamle. Çözüm sürecinin başarıya ulaşması ve bu yolda silahsızlanma kongresinin toplanması Kandil’in işlevinin bitmesi demek. Halbuki bitmek değil, var olmak istiyor ve bunun savaşmaktan, silahların üzerinde oturmaktan geçtiğini biliyor. Kandil’in varlığını etkisizleştirebilecek güç ise Öcalan. Zaten hortlayan şiddet bir nevi Öcalan’ı etkisizleştirme operasyonu. İmralı’yı soyutlayarak 7 Haziran’da bir zafer kazanıldı. Devlet Öcalan’la görüşmeye devam ediyor ancak Öcalan şu aşamada devreye girmeyi erken buluyor. Örgütünün üzerinde etkisiz görünmek, kurşununu harcamak istemiyor.
Gelelim Kandil’e... Bu kez Kandil için dış şartlar farklı, çünkü Türkiye devleti ilk kez bu kadar meşru. ‘Silahtan vazgeç, gel konuşalım’ diyor. Eskiden Kürtlerin varlığını inkâr eden, siyasetin yolunu tıkayan, sırf Kürt olduğu için insanları kör kurşunla yok eden bir devlet vardı ve o zaman silahı anlatabiliyordunuz, ancak şimdi yok. O nedenle yol gibi, baraj gibi komik gerekçeler bulmaya çalışıyor ama inandırıcı değil. Artık Türkiye’de ayrı bir Kürdistan’ı savunan Kürt partisi dahi var. Sayın Öcalan diyerek ve PKK’ya övgüler düzerek yüzde 13 almış HDP var. O nedenle PKK şiddetini hiçbir yere anlatamaz. Anlatamıyor da. Suruç’tan sonra Türkiye’nin IŞİD’e karşı aldığı tavır ve İncirlik başta olmak üzere üslerin açılması da IŞİD-Türkiye işbirliği tezinin altını boşalttı. Dolayısıyla, kendini meşrulaştırmak zemini olmadığını da görerek devleti provoke etmek için vuruyor PKK.
Kapatmaya ‘hayır’!
Gördüğüm kadarıyla, en kalleş, en can alıcı saldırıları yaparak devleti ‘yoldan çıkarmaya’, ‘gaza getirmeye’ zorluyor. Yani bir nevi 90’lar refleksini kaşımaya çalışıyor. Bu oyunu siyasilerin görmesi lazım. Şimdiye kadar devletin yaptığı, saldırılara karşılık vermektir, ancak unutmayalım ki PKK kendini mağdur gibi gösterebilmek için ajitasyon yapmak istiyor.
HDP’nin pozisyonu elbette çok sorunlu. Ancak bu şiddetin aktörü olarak onu göstermek, parti kapatmayı gündeme getirmek ya da HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak PKK’ya istediği mağduriyet zırhını sağlayacaktır.