Hayattaki en büyük sorumluluğu almama 10 gün kaldığı için belki. Belki de her geçen gün daha çok batan kaburgalarım yüzünden. Onlar battıkça hayatın rötuşsuz hali de daha bir batıyor gözüme. Çifte standart, ikiyüzlülük, kötü niyet, hakikati örtme çabası öylece, etrafındaki kamuflajlara bana mısın demeden gösteriyor kendini. Tuhaf, olağanüstü bir hassasiyet hali...
Böyle bir hal içinde oldum olası karşı durduğum tepkileri ve sahtekarlıkları ortaya çıkaracak bir gelişme olunca... İşte film orada kopuyor! Nitekim koptu da... 3 Temmuz Mısır darbesi akşamından beri iç ve dış medyaya kilitlenmiş, ekrana yapışmış ve gördüklerim karşısında büyük bir umutsuzluğa kapılmış haldeyim. Vıcık vıcık bir kendini kandırma, kılıf bulma, oryantalizm ve İslamofobik söylem her yeri kapladı. Batı sırf sandıktan çıkan sonucu kendi çıkarlarına uygun bulmadığı için evrensel demokratik ilkeleri ihlal ediyor. İslam korkusu ve nefretinden kaynaklanan bu hastalıklı hal yüzünden Batı uygarlığı demokrasiyi dünyanın gözü önünde çöpe attı. Peki ya bize ne demeli? Bizdeki hakim söylem Batılı oryantalistlerden aşağı mı kaldı? Yoo! Aksine! Medyada birçok kalem, televizyonda birçok tanıdık yorumcu Batılı İslam düşmanlarını aratmayan bir öfke ile Recep Tayyip Erdoğan’a, pardon Muhammed Mursi’ye saldırıyor.
Tecavüzcüyü koruyanlar
Seçilmiş bir hükümetin meşruiyetini savunmak için o hükümetin icraatlarını beğenmek zorunda değilsiniz. Demokrasinin en temel kuralı sandıkla gelenin sandıkla gitmesidir. Bu kadar! O nedenle diktatör Mübarek’e karşı ayaklanan meydan doğruydu. Mübarek hür ve adil seçimlerle iktidara gelmemiş gayrimeşru bir liderdi. Başka türlü devrilemezdi. Mursi ise hür ve adil seçimlerle iktidara gelmiş Mısır tarihinin ilk meşru lideri. Yaptığı hataların bedelini sandıkta ödeyecekti...
Genç Siviller’in 2007 darbe girişiminde sloganlaştırdığı “Tecavüz çok yanlış ama kız da mini etek giymemeliydi” çizgisinde olanlardan tiksiniyorum. Tecavüz olduğu andan itibaren tecavüze uğrayan kızın giydiği kıyafete, şuna, buna işaret ederek tecavüzcüyü koruyanlar midemi bulandırıyor!
Hep içindeki nefret galip geliyor
3 Temmuz’dan beri benim en çok yüzümü kızartan, bu ülkeye verdiği zararı bir kez daha ve tam anlamıyla hatırlatan yazı cuma günü Ertuğrul Özkök’ten geldi. Mursi’ye yönelik gibi gösterip açıkça Erdoğan’a mektup yazmış Özkök. Erdoğan’a yönelik içinde biriktirdiği nefret dışa yansımış. “Sen de bir gün böyle bir duvara toslayacaksın” mektubu bu...
İslam ve demokrasi bağdaşmaz, derken ‘Oh olsun, hak ettin bu darbeyi’ imasını yapıyor, üstelik bu imayı Ankara’ya da gönderiyor. Erdoğan hükümetine çok haklı eleştirileri olan ama vesayetçiliğin her türlüsüne karşı dimdik duran Ali Bayramoğlu dünkü yazısında müthiş bir şekilde özetlemiş Özkök’ün derdini. Mursi iktidarının yanlışlarını satırlarca anlatırken, Müslüman’dan demokrat olmaz derken, darbeden tek kelime söz etmemesinin nedenini...
Hele ‘Tahrir’e baktıkça Taksim’i, Taksim’e baktıkça ülkemi gördüm...’ diye başlayan bölüm var ki yazıda... Adil seçimlerle gelmeyen ve Özkök gibileri hiç rahatsız etmeyen Mübarek gibi diktatörlerin devrilmesi için halkın ayaklanması olan Arap Baharı ile Gezi protestolarını eşitleyen, sandığa meydanı alternatif getiren bir vesayetçilik, zorbalık bunca zamandır güya şikayetinin sebebi olarak gösterdiği çoğunlukçuluktan da beter olan ‘azgınlıkçılık’ı baş tacı eden bir anlayış...
Halbuki 8 Haziran’da bir yazı yazmıştı yine. Başbakan’ı karşılamaya havaalanına gelen kalabalıkla Gezi’dekileri kıyaslayan ve ‘Hangisi Yeni Türkiye’ diye sorup havaalanındaki kalabalığı dindar ve kırsal görünümlü bulup aşağılayan bir yazı. O yazı üzerine ben bu köşede ‘Ya biri ya öteki var olacak’ diyen zihniyet eski, ikisi birlikte var olacak diyen zihniyet ‘Yeni Türkiye’dir tespitini yaptım. Bunun üzerine sabahtan beni aradı ve ‘Kendimi anlatamamışım, ben ikisinden de yanayım. Dindarlara karşı sempatim büyük. Hatta Gezi’den sonra Türkiye’yi başka türlü okumaya başladım, Beyaz Türk kavramını kullanmayı da bırakıyorum’ dedi.
Ama olmuyor işte. Özkök zihniyeti içindeki kötülüğü, İslam alerjisini, tek tipçi ‘Müslüman algısını’ yenemiyor. Zaman zaman rötuşlamaya çalışıyor ama en ufak bir gelişmede o kötücül ruh, o nefret yine yeniden çıkıyor ortaya... Yazık... Yarın en ufak bir vesayet girişimi olduğunda yine darbecilerden yana olacak bu kafa ve yine demokratik yolla seçilmiş meşru sivil hükümeti itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapacak...