Melih AŞIK
Taşlıtarla'dan Mesude...
Rüyamda Örnek kız, pardon, Kurye kız
Dilek Örnek oluyorum... Heyecanlı para kaçırma sahneleri yaşadıktan sonra bir gün hakim karşısına çıkıyorum. Babacan Yargıç soruyor:
- Kızım bavulla para kaçırdın mı doğru söyle?
- Kaçırdım ama kendim için değil devletim milletim için kaçırdım...
- Sana hangi devlet görevlisi emir verdi.
- Devlet sırrıdır söyleyemem Hakim Amca...
- Herşeyi vatanın milletin için yaptığına yemin eder misin?
- Ederim hakim amca...
- O zaman serbestsin kızım... Bizden bir isteğin var mı?
- Devlet benden özür dilesin Hakim Amca..
- Başka...
- Hapishane çıkışında "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağırsınlar...
- Başka?
- Bavulumu geri versinler...
- Hayhay kızım, başka?
- Bu kadar Hakim amca...
Hakim Amca beni tahliye ediyor... Ancak başka bir suçtan yargılandığım için serbest kalamıyorum. Mahkeme salonunun kapısında filmci amcalarla anlaşma imzalıyorum. Hapisten çıkar çıkmaz 13 dizilik bir filme başlayacağız. Ben filmde "Kurye Kız" ı canlandıracağım. Mutluluktan uçarken uyanıyorum.
YORUMU: Genç kızlar artık rüyalarında Zetina dikiş makinası değil bavul bavul para görüyorlar Mesude... Eroin ticareti, kara para aklama, faili meçhul cinayet gibi şeyler devlet hizmeti olarak kabul edildiğinden beri genç kızların rüyaları da değişti. Hayırdır inşallah...
Lüleburgaz'da 4 Ekim'de Zorlu Holding'e bağlı dev bir tekstil fabrikası açılıyor... Dünyanın en büyük tekstil fabrikalarından biri olacak
"Zorlu Linen" i Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel ile Başbakan
Mesut Yılmaz birlikte açacaklar. Şimdiden başarılar diliyor, hayırlı uğurlu olsun diyoruz..
Ancak... Zaten 4 aydır çalışmakta olan bu fabrikanın hala arıtma tesisi yok. Pamuklu dokuma üzerine çalışan ve çok miktarda ağır kimyevi atık üreten fabrikanın arıtma tesisi ne zaman devreye girecek? Bilinmiyor...
Demirel ve Mesut Yılmaz , kurdeleyi kesmeden önce Holding yetkililerine arıtma tesisinin ne zaman devreye gireceğini sormalıdırlar. Ve Türk sanayii de artık
"önce para, sonra çevre" ilkesini tersine çevirmelidir.
Yıllar önce Budapeşte'de Osmanlılardan kalan eserleri ve özellikle hamamları dolaşırken Macar şoförümüz
İstvan'a şaka yollu sormuştuk:
- Bizim Osmanlılar burada 150 yıl ne yapmışlar kuzum?..
İstvan bir buçuk asrı bir cümlede özetlemişti:
- Yemişler, içmişler, banyo yapıp gitmişler...
Korkarız ilerki yıllarda Anasol Hükümeti'nin icraat adına ne yaptığı sorulduğunda şu yanıt verilecek:
- Zam yaptılar, yakınlarını arpalıklara yerleştirdiler, yiyip için gittiler...
Manzara onu gösteriyor...
Etin ve peynirin kilosu 1 milyon 200 bin liraya dayanmış...
Televizyon kameraları Adana'da ekmeği 15 bin lira ucuza alabilmek için halkın gece yarısı
"Halk Ekmek" kuyruğunda uyukladığını gösteriyor...
İşsizlik ve açlık halkın belini bükmüş...
Manzara buyken...
Hükümetten hala fakirin çorbasına bir tutam tuz çıkmıyor...
Ne enflasyonu düşürecek bir önlem... Ne gelir adaletini sağlayıcı bir küçük adım...
Hiç değilse ekmeği bir iki lira ucuzlatsalar da fakirin ağzına bir parmak bal çalsalar...
Yahut hazır işçi ve işveren kuruluşları da destekliyorken "vergi reformu" nu tartışmaya açsalar...
Madem kendileri birşey yapmıyor, Rekabet Kurulu'nu çalıştırıp temel malların fiyatındaki haksız şişirmenin önüne geçseler...
Ağaların hiç bu taraklarda bezi yok... Vaz geçtik paradan... Fakir fukaraya nasihat ve umut bile vermiyorlar...
Ey Ümmet i Hükümet... Yahu ne olur bu milletin halini düşündüğünüzü belli eden birşeyler yapın...
"Biz gidersek irtica gelir" korkusuyla orada üç gün oturursunuz... Beş gün oturursunuz... Sonra geçen defa olduğu gibi.. Yine koltuğu Refah Partisi'ne teslim edersiniz... Edeceksiniz de bu gidişle...
DYP Genel Başkan Yardımcısı
Hasan Ekinci, 3 Kasım 1997'de, yani Susurluk kazasının 1'inci yıldönümünde yeniden başlayacak olan
"Sürekli Aydınlık için 1 Dakika Karanlık" eylemine destek vereceklerini söylerken diyor ki:
- Bundan önceki ışık söndürme eylemi demokrasiye karanlığı getirmişti. Şimdiki ise gerçek aydınlığı getirecek. Biz de destekleyeceğiz. Şimdi biz de herşeyin aydınlanmasını istiyoruz...
Ekinci, "Şimdi biz de herşeyin aydınlanması istiyoruz!" derken açıkça eskiden bunu istemediklerini söylemiş oluyor...
Ekinci'nin bu demeci konusunda dikkatimizi çeken okurumuz
Süheyl Taner ekliyor:
- Böyle karanlık bir kadronun "1 Dakika Karanlık"
eylemini desteklemesi aydınlığa değil, karanlığa bir katkıdır. Lütfen gölge etmesinler...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr