Melih AŞIK
Farabi'den Yakup:
- Günlerden 10 Kasım... Rüyadayım... Sabahın erken saatlerinde talefonum çalıyor. Arayan
Mustafa Kemal Paşa...
- Günaydın Yakup... Başka bir programın yoksa atla da Köşke'e gel. Kahvaltıyı beraber yapalım, diyor.
Seviniyorum. Özel ziyaretler için aldığım takım elbisemi giyip doğruca Köşke'e çıkıyorum...
Kahvaltı masasında yağlar, ballar ve peynirler bulunuyor...
- Bak
Yakup, şu tereyağı Ardahan'dan geldi, diyor Paşa, Bal, Balıkesir'den.. Peynir Malatya'dan... Tabii hepsinin parası ödendi. Memleketteki zenginliği görüyor musun?.."
Gözlerim ışıl ışıl oluyor:
- Gerçekten de öyle Sayın Cumhurbaşkanım, diyorum,
Türk olmak ne büyük ayrıcalık değil mi?..
Neşe içinde kahvaltıya başlıyoruz. Dışarda pırıl pırıl bir sonbahar güneşi... Odada hafif bir Mozart melodisi... Pencerede bize gülümseyen çiçekler.... Aydınlık Türkiye'yi yudumluyoruz çaylarımızla beraber....
Soru:
- Sayın Cumhurbaşkanım... Önümüzdeki hafta programınızda neler var acaba?
Yanıt:
- Pazartesi Brüksel'e gidip AB üyesi ülkelerin Başbakanları'nı kabul edeceğim.. Bazı konularda benim görüş ve düşüncelerimden yararlanmak iştemişler. Onlar tavsiyelerde bulunacağım.
- Başka?
- ABD Başkanı Clinton'u aylardan beri atlatıyoruz. Çok ayıp oldu adama... Çarşamba günü de onu kabul edeceğim...
- Peki yurtiçiyle ilgili programınız?..
- Yurtta önemli bir olay yok Yakup... Kaldı ki devletin tüm organları çalışır halde. Eğer herhangi bir sorun çıkarsa benim hükümetim onu anında halleder.. Haa... Unutmadan söyleyeyim; Pazar günü Erbakan'la tavla oynayacağız.. Geçen yenilgiyi unutmamamış Hoca... Rövanşı almak için randevu talep etti...
Kahvaltı ve sohbet bitiyor... Kuş cıvıltıları arasında Köşk'den ayrılıyorum... Ankara güzel... Ankara canlı...
YORUMU: Kusura bakma Yakup, biz kötü rüyalara alıştığımız için böyle güzel rüyaları yorumlama yeteneğini kaybettik... En iyisi, kendi rüyanı kendin yorumla...
Çapa Tıp Fakültesi Dekanı Profesör
Mesut Parlak zahmet etmiş; bize Azerbaycan'da yayınlanmış bir AİDS broşürünü göndermiş. Okuyup anlayalım:
***
AIDS haggında bunlari bilmeniz vacibdir.
1. AIDS - Tehlükelidir, öldürücüdür.
2. AIDS - normal heyat terzi keçirerken ve gündelik istifade olunan meişet eşyaları vasitesile yolukmaz.
Meselen:
- Elle görüşmekle;
- Başgasının paltarını geymekle;
- Eyni stekanda ve fincanda su içmekle;
- Eyni ayagyolundan istifade etmekle;
- Üzgüçülük hovuzunda çimerken;
- Heşaratların (agcaganat, milçek) sancması ile, yolukmaz.
3. AIDS üç esas yolla keçir:
1. AIDS hastesi ve virüs daşıyıcısı ile cinsi elagaye girmekle;
2. Kan ve onun preparatları vasitesile;
3. Yolukmuş şehislerin istifade etdiyi şprisi tekrar işlederken;
4. Heste hamile gadından döle cift vasitesile ve ya dogularken dogüs yollarından keçdikde uşagın yolukması mümgündür.
***
"..Tesadüfü şekslerle cinsi elagaye girerken prezervativden daimi ve düzgün istifade edin, yaksi olar ki tesadüfi cinsi elagelerden gaçın ve bir cinsi partnyora sedaget gösterin.
* Başgalarinin istifade etdiyi şprislerden istifade etmeyin.
* Aks tegdirde AIDS - e yoluklarsınız.
Özünüzü ve yakın adamlarınızın heyatını goruyun!
Epeydir görünmeyen emektar gazeteci
Orhan Karaveli ağabeyimiz koltuğunun altında bir eski kitapla çıkageldi... Sayfalar arasında bir fotoğraf buldu:
- Bak, dedi,
eğer orijinal planına sadık kalınsaydı Anıtkabir işte böyle görkemli bir yapı olacaktı...
- Neden olmadı?..
- Anlatayım... Anıtkabir'in yapım kararı Meclis'ten 1939'da çıktı. Yapım yeri olarak aynı tarihte, Ankara'ya hakim Rasattepe seçildi. 1942'de açılan uluslararası yarışmaya 27'si yabancı ülkelerden olmak üzere 49 proje katıldı. Seçici Kurul, bunlardan 3'ünü (birinciliğe) değer bulmuştu: Ord. Prof. Emin Onat'
la Doçent Dr. Orhan Arda'
nın müşterek projelerinin yanısıra Almanya'dan Johannes Kruger
ile İtalya'dan Anoldo Feschini'
nin eserleri... Sonuçta, Onat / Arda
projesinin uygulanmasına karar verildi ve Atatürk'
ün aziz naaşı "muvakkat kabri"
Etnografya Müzesi'nden alınarak törenle Anıtkabir'e getirildi. Tarih 10 Kasım 1953...
Karaveli, sözün burasında ilginç ve üzücü bazı gelişmelere dokunuyor:
- 1950'de iktidara gelen ve hiç vakit kaybetmeden Atatürk
ilke ve devrimlerini sulandırıp geri götürmeye başlayan Demokrat Parti, yaklaşan 1954 seçimleri öncesi Anıtkabir inşaatını süratle bitirerek Atatürk'
e ve devrimlerine bağlı olanlardan da puan ve oy kazanmak istiyordu. Bu amaçla aşırı (!) yapım giderleri bahane edilerek mimari kitlenin 35 metre olarak düşünülmüş ve onaylanmış yüksekliği, yapının en görkemli bölümü hoyratça iptal edilerek, şimdiki yaklaşık 20 metre düzeyine indirildi. Cumhuriyet Halk Partisi, basın ve değişik çevreler bu akılalmaz davranışa şiddetle karşı çıktılar ama Cumhurbaşkanı Celal Bayar
ile Başbakan Adnan Menderes
kararlarında direndiler. Proje aynen uygulanabilseydi, bize koskoca bir yurt armağan etmiş olan yüce Atatürk'
e birkaç lira fazla harcayarak projesine uygun, daha güzel ve görkemli bir Anıtkabir yapmış olacaktık...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr