Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığının ilk günlerinde biraz tutuk gibiydi, giderek açıldı. Özellikle son bir haftadır adeta formunun zirvesinde... Ağzını açıp da inci yumurtlamadığı an yok gibi... Mesela:
Resmi kayıtlara göre 5 milyon işsizimiz var, 5 milyon da işverenimiz... Her işveren bir işsize iş verse sorun çözülür. (Maaşının düşüklüğünden yakınan memura) Canım kardeşim, iş bulmuşsun, daha ne istiyorsun. (Su faturalarından yakınan yurttaşlara) Tasarruf yapın, suyu az için. Siz de her şeyi bedava istersiniz. (Parası olmadığını söyleyen yurttaşlara) Sizin yastık altında mutlaka vardır. (Doktorlara) Türkiye'de eğitim yok, sadece öğrenim var. Doktoru bile iğne yapmaktan aciz. Delik deşik eder sizi, hâlâ damarı bulamaz. Ama bir hemşireye verirsiniz, bakarsınız bir girişte damarı bulur. Niye? Çünkü hemşirelerde pratik var. (İlköğretim öğrencilerine gelecek yıl ders kitaplarının bedava dağıtılacağını söylemesi üzerine kendisini alkışlayanlara) Bedava deyince nasıl da hoşunuza gidiyor. (Hemen ardından) Bedava bal sirkeden acıdır diyemem, yine de tatlıdır.Güneşe gözünü dikip bakarsan gözün bozulur, gözlük takıp bakarsan güneş bozulur. Dün öğle saatleri... Yolcular Türk Hava Yolları Taksim bürosunu tıklım tıklım doldurmuş. Bilet almak için bankoya ulaşmak neredeyse bir saat alıyor. Çünkü büro yarım kapasite çalışıyor. Eleman eksik. THY bürosunun biraz ötesinde ve caddenin karşısında yine kocaman THY panoları göre çarpıyor. Bunlar THY panosu asan (aynı zamanda bu kocaman panolarla görüntü kirliliği yaratan) özel acenteler. Bu özel acenteler THY biletini 2 dakikada kesiyor. Hem de aynı fiyata. THY kendi yetersizliği sonucu beklettiği müşterileri birkaç adım ötedeki acentelere gönderse ne olur? Vatandaşa eziyet şart mı?
Abdullah Gül "Türkiye Irak'taki gelişmelere seyirci kalamaz" demiş!- Zaten seyirci kalmak istesek bile kafamıza çuval geçirip göstertmiyorlar...Türkiye'ye çoğunlukla fakir ve yaşlı turistler geliyormuş. Bir gün bizim fakir ve yaşlılarımızın da turist olabilmesini dileriz. TBMM'den geçen perşembe gecesi sessiz sedasız geçirilen yasayı Mimar Oktay Ekinci "dehşet verici" olarak niteliyor. Yasa belediyelerin ellerindeki tüm imar ve planlama yetkilerini Kültür ve Turizm Bakanlığı'na aktarıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu tarafından hazırlanan "Turizmi Teşvik Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun", daha önceki sadece belli yerler için tanımlanan "turizm merkezleri" uygulamasını "kent" ölçeğine, hatta "bölge" boyutlarına çıkarıyor.
Mimar Oktay Ekinci diyor ki:
- Benzer bir yasa 12 Eylül döneminde uygulandı, İstanbul'daki Park Otel, Gökkafes, Swiss Hotel, Conrad ve diğerleriyle birlikte Ege ve Akdeniz kıyıları ile ormanlardaki "çevre ve kent dokusunu tahrip eden" turizm yapılaşmaları yaratıldı. Sayın Cumhurbaşkanı bu yasayı mutlaka veto etmelidir...
Milli Eğitim Bakanlığı'nın "10 bin fakir öğrenciyi özel okullarda okutma" projesi, Danıştay kararıyla durduruldu. Öğrenci okurumuz diyor ki:
- Eğitim Bakanı Çelik projenin özel okulları kalkındırma amacına dönük olduğunu reddediyor, fakir öğrencilere destek olarak niteliyor. Eğer öyleyse ayrılan 15 trilyon lirayla fakir öğrencilerin aldıkları devlet bursu miktarlarını artırsınlar. Örneğin ben ayda 27.5 milyon lira burs alıyorum. Komik değil mi?..