Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

700 küsur milyar Törkiş lira... Ne mi bu? Refah Partisi'nin şu an sahip olduğu nakit para miktarı...Üüüfff, repo falan bir yana, bankaya bile yatırılsa ne müthiş faiz getirir, diye sakın düşünmeyin...Zaten Refahlı'lar da düşünmüyor. Peki, ne mi yapacaklar bu kadar parayı? RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Ulucak' a soruyoruz, yanıtlıyor:
-Dövize çevirmeyi düşünüyoruz. Büyük ihtimalle de Dolar veya Mark'a çevireceğiz.
- Niçin döviz?
- Enflasyon malum...Biliyorsunuz biz faize karşıyız. Eh, faiz almayınca da para durduğu yerde erir tabii...Bugünkü ekonomik şartlarda en doğrusu Dolar veya Mark'a yatırmaktır.
- Vatandaşa ne önerirsiniz bu konuda?
-Hiçbir şey tavsiye etmem. Çok zenginlerin faiz korkuları falan olmadığı için repo - mepo, faiz - maiz, zaten en iyi şekilde değerlendiriyorlar paralarını... Parası olmayana ise birşey tavsiye etmenin manası yok.
Bu arada RP'lilerin ekonomi bilmediklerinden (ya da bilerek) düştükleri bir tuzağı anımsatalım...
Dövize yatan para dış ülkelere faizsiz kredi verilmesi anlamına geliyor biliyorsunuz... Refah Partisi Türk parası karşılığında döviz alarak Amerika ve Almanya'ya faizsiz kredi vermiş oluyor. Oysa faize veya tahvile yatırsalar ya da bir başka biçimde iç piyasada kullansalar para Türk ekonomisinin hizmetinde kalacaktı. Üç beş kuruş fazla kar uğruna ya da Coni veya Hans'ın parasını daha sağlam gördüklerinden partinin parasını kendi deyimleriyle "gavurun" istifadesine sunuyorlar. Cehaletin oyununa düşüyorlar...

Başbakan Erbakan yalnızca siyaset ve ekonomide değil, hemen her bilimsel konuda bilgi ve kültür yüklü. Halk deyimiyle; "Derya gibi adam"... Ortaya sık sık yeni buluşlar ve teoriler atıyor. Ancak bilim dünyasını sarsacak türden bu atışlar genellikle medyanın ilgisizliği ve kamuoyunun kayıtsızlığı sonucu kaynayıp gidiyor. Hoca'nın birkaç gün önce Konya'da Refah Partili gençlere hitaben konuşurken ortaya attığı teori de aynen böyle kaynadı gitti. Basının " Kedi Teorisi" başlığı altında kamuoyuna duyurduğu kuramı şöyle özetlemişti Hoca:
- Genetik bilimindeki son gelişmeler, Darwin'in `Evrim' nazariyesini geçersiz kılmıştır. İnsan, kedi ve buğday; hepsi de aynı çekirdekten çıkmış. Ancak hücrelerin içindeki kromozomların yapısında farklılık var. Buğday kromozomu tek boğumludur, kedininki iki, insanınki ise üç boğumludur. Dolayısıyla Darwin teorisi geçersizdir; maymundan insan olmaz. Çünkü maymun hayvandır, kromozomu iki boğumludur...
Bu açıklama üzerine bir bilim adamı dostumuz:
- Doğrusu bu teoriyi ilk defa duyuyorum, dünya çapında bir buluş olabilir! deyince arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu ünlü üniversitelerin biyoloji kürsülerinde gen ve kromozom konularını en iyi bilen isimleri aramaya koyuldu. Sonunda Hacettepe Üniversitesi Moleküler Biyoloji uzmanı Profesör Ali Demirsoy'u buldu. Erbakan'ın görüşlerini aktardı. Aldığı ilk yanıt şu oldu:
- Biz bilim adamları yıllardır bitkileri, hayvanları ve insanları birbirinden ayıran gizemin açıklanmasının özlemi içersindeydik. Profesör Erbakan'ın Türk gençlerine bu bilimsel sırrı açıklaması heyecan verici. Bilimin ve insanlığın kaderini değiştirebilecek olan böyle önemli bir buluşun, bir Türk Başbakanı tarafından açıklanmasının kıvancını taşıyor ve bu önemli buluşun, başka bir devletin başbakanı tarafından bulunmadan önce dünya aleme duyurulması için, Erbakan'ın Nobel ödülüne adaylığının ilan edilmesini istiyoruz...
- Galiba şaka yapıyorsunuz...
- Öyle bir halim mi var?
- Öyle görünüyor Hocam...
- O zaman ciddileşelim... Bak kardeşim... Bilim şunu öğretiyor: Bütün canlılar kendine özgü şifrelere ve özgün protein yapılarına sahip olmalarına rağmen, bira mayasından tutun da insana kadar.. hepsinin evrimsel süreçler içinde basamak basamak benzerlikleri sözkonusudur. Herhangi bir canlıdan bir gen parçasını alıp, bir başkasına verdiğinizde kendi malı gibi kabul eder onu. `Bu koyunun, bu kedinin genidir' diye reddetmez. Bitkinin de, hayvanın da, insanın da genetik sistemi hemen hemen aynıdır. Bugün insandan alınan bir gen, bırakın kediyi köpeği, bir bakteriye bile sentezlenebilmektedir.
- Erbakan tersini söylüyor ama...
- Bu, bilim dünyasının henüz Erbakan'ın bilgi düzeyine yaklaşmamış oluşuyla açıklanabilir!.. Belki başka sebebi vardır; kimbilir?..

Isparta'dan Ökkeş:
- Rüyamda Çankaya Köşkü'nün bahçıvanıyım. Köşkün bahçesindeki çimleri sularken Süleyman Demirel geliyor yanıma. Elini omuzuma koyup, "Nasıl gidiyor Ökkeş?" diye soruyor. "İyi gidiyor Sayın Cumhurbaşkanım" diyorum, "Suluyoruz işte..." Gülümsüyor. İyi sulamalar diledikten sonra beni o akşamki iftar yemeğine davet ediyor. Evlilikten kalma smokinimi giyip büyük bir zevkle davete icabet ediyorum. Çorbaları içerken Cumhurbaşkanı "Yahu Ökkeş" diyor, "Şu Susurluk olayını biliyorsun. Bu olayda Devlet Denetleme Kurumu'nu devreye soksam mı acaba?.." Dudak büküyorum. "Valla efendim, bana kalırsa sokmayın" diyorum. Siz en iyisi bu işi bana verin, yanıma aşçı Recep'i de alır, meseleyi iki günde hallederim. Zaten herşey kabak gibi ortada..."
YORUMU:Kimseye güvenemediğiniz için Susurluk olayının örtbas edileceğinden korkuyorsunuz. Mümkündür... Zira herkes ucu bana dokunur korkusuyla bu işi örtbas etmek istiyor.
* Aydın'dan Aydın:
- Rüyamda kendimi Kenya'nın balta girmemiş ormanlarında buluyorum. Korku ve endişeyle etrafıma bakınırken kulağıma birtakım sesler geliyor. "Huu.. huu.. hah.. hah.. huu.. huu.. huu.. hah.. hah..." Sesin geldiği yöne doğru yürüyor, bataklığa benzer bir yere yaklaştığımda da sarıklı, cüppeli ve bol sakallı bazı insanlar görüyorum. Bir yandan bağırıyor, bir yandan sallanıyorlar. İçimden, "Fakirliğin gözü kör olsun. Adamların doğru dürüst dans edecek bir tesisleri bile yok. İyi ki buralarda değil de Türkiye'de doğmuşum" diyorum. O sırada yanıma bir güvercin geliyor ve bana "Boşver Aydın, sen en iyisi uyan" diyor. Uyanıyorum...
YORUMU: Son günlerde TV haberlerindeki görüntüler sizi bayağı korkutmuş. Hemen bir Hülya Avşar Show çekip kendinize gelin.