Saadet Partisi lideri Necmettin Erbakan Ankara Numune Hastanesi'ne yürüyerek gitmiş. Ama hastane içinde tekerlekli iskemleyle dolaşmış. Hatta merdivenlerden bile tekerlekli iskemleyle indirip çıkarmışlar kendisini.
Teşhis: Beyin enfarktüsü, hipertansif kalp hastalığı, hipertansiyon, böbrek yetmezliği vs... vs... Her biri hapiste yatmasına engel ama parti liderliği yapmasına mani olmayan ağır mı ağır hastalıklar! Hekimler de hipokrat yeminli ciddi tıp adamları belli... Raporu bastırmışlar...
Necmettin Erbakan'ın hapse girmesini istemeyiz... Ama manzaranın düşündürdüklerini de göz ardı edemeyiz.
Kişisel dürüstlüğün istisnası yoktur. İnsan falanca yerde namuslu, filanca yerde yalancı, falanca yerde doğrucu olamaz... İnsan bir yerde neyse, her yerde odur. Hele liderlikte tutarlılık şarttır.
İkincisi; Hoca ve öğrencileri yıllardır kendilerini "inançlı Müslüman" olarak takdim eder. Bu kimliğin zıttı "Allah'sız komünist"tir. Ama o Allah'sızlar, yani "solcular", yıllardır işkenceden geçmiş, hapse girmiş, idama gönderilmiş fakat inançlarından dönmemişlerdir. İnançlı ve halk adına siyasete soyunmuş adam zoru görünce çocukça rollere tenezzül etmez. Teslim olmaz. Hoca, bu açıdan taraftarlarına 28 Şubat'ta pek iyi sınav vermemişti. Yine öyle davrandı. Oysa hapishaneye doğru yalancıktan birkaç adım atsa yine içeri girmez ama AKP'yi ciddi sıkıntıya sokardı.
Piyangodan çıkan ikramiye harammış! Bu açıklama iyi oldu, ikramiye kazanamayanlar da günaha girmedik diye sevinirler hiç olmazsa...
İnsanlar kulaklarına gözlerinden daha fazla inanırlar.
Çıkan kanunlar ya hukuk duvarına çarpıyor ya gariban milletin cebini çarpıyor. Son vergi paketi o misal... Okurumuzun arabası 75 model Chevrolet... Şu an piyasa değeri 6 - 7 milyar istenen yıllık vergi 2,4 milyar lira...
Bir diğer okurumuzun arabası O kilometrede Opel Corsa imiş... Fiyatı 19 milyar TL... 2004 yılında ödeyeceği vergi 1,2 milyar TL... Vergiler "cc" ye göre düzenlenmiş. Cenaze arabalarına benzeyen çoğunlukla siyah renkli o kamyonumsu jeep'lerin vergisi çoğu kez otomobillerden ucuz... Bu nasıl adalet?
Fenerbahçe takımı "Köylü" tabir edilen antrenör Lorant'ın yönetiminde ilk yarıyı üçüncü bitirmişti. Bu sezon da üçüncü. Lorant dönemindeki puan kaybıyla bugünkü puan kaybı aynı. Üstelik Lorant döneminde lider Beşiktaş'la arasında 6 puan fark vardı, bugün 11 puan fark var.
Ancak Lorant o gün büyük saldırılara uğrarken bugün Daum'a kimse sataşmıyor. Taraftar memnun ve mutlu.
FB sanki "iki takımlı" bir ligde oynuyor. Şu anda lider. Bu da yeter.
Çağdaşlığa inanan ve laik Cumhuriyet'in tehdit altında olduğunu düşünen sivil toplum kuruluşları üstüste toplantılarla bazı asgari müşterekler üzerinde anlaşıyor, bir "cumhuriyetçi ittifak" oluşturuyorlar... Çağdaş Eğitim Vakfı, Yurttaşlık Derneği, Milli Eğitim Vakfı, Türk Kadınlar Birliği, Atatürk Vakfı, ÇYDD, İÜ Mezunlar Derneği, Kadın Sorunlarını Araştırma Derneği, SODEV, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Soroptimist kulüpleri, Atatürk Vakfı, önümüzdeki uzun listede gözümüze çarpan sivil toplum kuruluşlarından birkaçı... Bu kuruluşların son toplantısında savunulması ve sahip çıkılması kararlaştırılan dört çizgi şöyle belirlendi:
- Laik Cumhuriyet...
- Ulusal birlik bütünlük...
- Ulusal onurlu dış politika...
- Temiz toplum...
Bu ilkeler üzerindeki çalışmalar tamamlandıktan sonra sözü geçen sivil toplum kuruluşları yurdun dört bir yanıyla temasa geçerek Anadolu'da bu ilkeler etrafında birleşen bir örgütlenme için çalışacak...
Başarılar diliyoruz...
Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD'nin Harvard Üniversitesi'nde siyaset dersi verecekmiş. Dersin ilk bölümü şu olmalı: "Uzaktan kumanda ile siyaset yapmanın incelikleri"...
Emekli Dışişleri mensubu okurumuz diyor ki: - Geçenlerde ABD Dışişleri Bakanlığı bir yıllık rapor yayımladı... Sanki vermişler bir AKP'linin eline yazdıklarını, ABD raporu diye yayınlamışlar. Hemen peşinden de Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kuruluşuna yönelik gelişmeleri izledik. Hükümetin cılız birkaç cümle dışında sesi çıkmadı.
AKP, ABD desteği karşılığında Kuzey Irak'ı, AB desteği karşılığında Kıbrıs'ı gözden çıkarıyor. Aldığı destekleri Türkiye için değil kendi iktidarını sağlamlaştırmak, Cumhuriyet'i geriletmek için kullanıyor...
Ağaç inceliğinden, adam kalınlığından kırılır.