Melih AŞIK
Üzerine
"raylı sistem" kurulmuş yeni bir
"Boğaz Köprüsü"nü savunan Boğaziçi Üniversitesi Profesörü
Semih Tezcan'ın görüşlerini ilginç bularak birkaç gün önce aktarmış, bir mühendis dostumuzun notunu da eklemiştik. Not şuydu:
"Prof. Tezcan,
Boğaz geçişi konusuyla yakından ilgilenen `Yapı Merkezi'
firmasının danışmanlığını yapıyor. Dile getirdiği görüşler, adına çalıştığı şirketin promosyon etkinlikleriyle uyum içinde; bu yüzden şüphe uyandırıyor..."
Bu satırlar üzerine Prof.
Tezcan cevaben bir faks notu geçti. Sayın Profesör,
"Öküzün altında buzağı aradığımızı" belirttikten sonra diyor ki:
"Danışmanlık yapmak bir öğretim üyesine şeref verir. 36 yılı aşkın akademik hayatımda, sizin yönettiğiniz sütunların alamayacağı kadar çok konuda, ulusal, uluslararası kurum, kuruluş ve öğrencilerime danışmanlık yaptım. Hƒlƒ da yapıyorum."
Arkasından da
"raylı köprü"yü neden savunduğunu, bu projenin
"raylı tüp geçit"e olan üstünlük ve avantajlarını anlatmış... Bu ayrıntılar sonuçta uzmanlarca tartışılıp karara bağlanacak konular... Bizim yazımızda dile gelen kaygı ise bir başka şeydi... Bir bilim adamı belli koşullarda bir ticari firmaya danışmanlık yapabilir... Ancak savunduğu konu, danışmanlık yaptığı firmanın lehine bir durum arzediyorsa, o takdirde firmadaki
"ünvan"ını da açık bir biçimde ortaya koymalıdır. Ki, değerlendirme doğru raylar üzerinde yapılabilsin...
Zeytinburnu Belediyesi Basın Danışmanı
Zeki Gümüş:
"Sanıyorum ikisi de Karadenizliydi", diye söze başladı,"
Akmerkez'in kahvelerinden birinde kesintisiz 8 yıllık eğitimden söz ediyorlardı. Özlü sohbet sırasında biri dedi ki:
- Yahu eskiden yaz tatili vardı, sömestr tatili vardı, nereden çıktı bu kesintisiz eğitim..."
Tapudaki alım satımlarda
"eğitime katkı" olarak alandan ve satandan 5'er milyon lira alınıyor. Ankara'nın ünlü emlakçısı
Salim Taşçı bu uygulamada gözüne batan adaletsizliği aktarırken diyor ki:
- Diyelim ki 500 milyonluk bir alım satım var. Alıcı ve satıcı 5'er milyon ödüyor. Diyelim alışveriş 1 trilyon liralık... Bu defa alan ve satandan yine 5'er milyon lira kesiliyor. Burada bir adaletsizlik var. Demek ki iyi düşünülmemiş bir karar..."
(Veya iyi düşünülmüş bir karar... Malum iktidarda zenginsever bir parti var...)
- Doktor Bey benim derdim horlamak... Uykumda horluyorum...
- Çok mu ses çıkıyor?
- Evet...
- Ve bu durum karınızı rahatsız ediyor...
- Yoo hayır... Evli değilim...
- O zaman yalnız yatıyorsunuz?..
- Evet...
- Peki rahatsızlık nereden doğuyor?..
- Bu yüzden beş defa işten atıldım doktor bey, rahatsızlığımın sebebi bu...
CHP Genel Sekreteri
Adnan Keskin'in sözleri dün gazetemizde yayınlandı...
"Bu sigara beni öldürecek, günde iki pakete çıktı, hayatımda yaptığım en büyük hata sigaraya başlamak!" demiş
Adnan Keskin...
Dr.
Faruk Bayülkem telefonda:
- Doğru değil, diyor,
en büyük hata "sigaraya başlamak"
değildir. En büyük hata sigarayı bırakmamaktır...
Keskin'in dikkatine...
Resmi Gazete'de 10 gün arayla yayınlanmış iki karar... İkisi de
Mesut Yılmaz imzalı... Kararları okuyalım; partizanlığın, bölgeciliğin, kayırmacılığın hangi boyutlara tırmandığını hep birlikte görelim.
Önümüzde, biri 19 Ağustos, diğeri 29 Ağustos 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmış iki Bakanlar Kurulu kararı duruyor. Önce, ilk karardan iki madde okuyoruz:
"Madde l - Çeşitli tarım ürünlerinin desteklenmesi, iç talebin karşılanmasıyla birlikte üreticilerin fiyat hareketlerinden korunması amacıyla Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'ndan T.C Ziraat Bankası'na
30 trilyon TL.'na kadar kaynak aktarılır.
Madde 2 - Aktarılan kaynak, T.C. Ziraat Bankası tarafından ortaklarından, 1997 yılı fındık ürün alım bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'ne (Fiskobirlik)
yıllık yüzde 50 basit faizli kredi olarak kullandırılır."
Şimdi de bu tarihten on gün sonra, 29 Ağustos 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan benzer ikinci Bakanlar Kurulu kararına göz atalım...
"Madde l - Çeşitli tarım ürünlerinin desteklenmesi, iç talebin karşılanmasıyla birlikte üreticilerin fiyat hareketlerinden korunması amacıyla Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'ndan T.C Ziraat Bankası'na
50 trilyon TL.' sına kadar kaynak aktarılır.
Madde 2 - Aktarılan kaynak, T.C. Ziraat Bankası tarafından ortaklarından 1997 yılı ürün alım bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine
yıllık yüzde 70 basit faizli kredi olarak kullandırılır."
Dikkatinizi çekmiştir... İki kararname neredeyse kelimesi kelimesine aynı... Ancak rakamlar ve oranlar değişiyor...
Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'ne yüzde 70 faizli 50 trilyon lira ayrılıyor...
Fiskobirlik'e ise yüzde 50 faizli 30 trilyon...
Tarım Satış Birliği'nin üye sayısı en az 100 bindir...
Fiskobirlik'in ise yaklaşık 10 bin...
Fiskobirlik'e üye sayısına göre oldukça büyük miktarda kredi ayrılırken faizde de yüzde 20 indirim uygulanıyor... Uygulanan ayrımcılık ve Fiskobirlik'e yapılan kıyakçılık akıl alır gibi değil... Peki sebebi?
Söylemeye gerek yok... Fiskobirlik üyesi fındıkçılar
Mesut Yılmaz'ın seçmenleri ve hemşerileridir... Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ise Marmara ve Egeli üreticileri kapsar.
Bir Başbakan'ın hemşerilerine bu ölçüde kıyakçılık yapması, sağladığı üç beş kuruş kazancın ötesinde anlamlar taşır... Kendi siyasi hesaplarını gözeterek yurttaşları arasında böylesi ayrımcılık yapabilen bir Başbakan'ın diğer kararlarında adil davrandığına kim inanır?
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr