Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Kanal D, onuncu kuruluş yıldönümünü kutluyor... Amansız bir yarışta zor bir rekabeti 10 yıl belli bir zarafet, saygı ve sorumluluk çizgisinin altına düşmeden sürdüren Kanal D yönetimini ve çalışanlarını kutluyoruz.
Kanal D'de Arena ve Haber Yönetmeni olarak yıllardır görev yapan Uğur Dündar dostumuzla geçen 10 yılı konuştuk...
Uğur'a göre Kanal D'nin farklılığı özgürlüğündeydi. Susurluk olayı başta olmak üzere nice kritik olayın aydınlanmasına Kanal D öncülük etmiş, katkıda bulunmuştu. Susurluk çetesinin foyasını meydana çıkartan o ünlü düğün fotoğrafları ilk kez Kanal D'de yayınlanmıştı. En kritik haberlerde dahi yukarıdan herhangi bir müdahale geldiğini anımsamıyordu Uğur...
Tabii ki iktidarların türlü çeşitli baskıları olmuştu. Ama bu baskılar kamera ve kalem sahiplerine hissettirilmemişti. Mesela:
- Refah Partisi döneminde bir otomobil kampanyasına izin verme karşılığında Emin Çölaşan ve benim kontrol altına alınmamı istemişti iktidar Aydın Bey'den. Ne var ki Aydın Bey bu isteği yüz milyarlarca zarara girmek pahasına kabul etmedi. Bunu kendisi çok sonraları açıkladı... Buna benzer daha başka baskılar da olmuştur ama bunlar bize hissettirilmemiştir.
Kanal D, bütününde, toplumsal ölçüleri zorlamayan, temiz, dürüst, ilkeli bir yayıncılık yapıyor. Yayının teknik kalitesi ayrıca kutlamaya değer. Emeği geçen tüm yönetici ve yayıncılara "nice 10 yıllara" diyoruz.

***
Grossman, "ABD ile Türkiye terör kurbanı iki ülkedir" deyip üsleri yeniden istemiş!
Terör kurbanı olmasak da verilirdi o üsler. Yazık oldu suçsuz insanlara.


Komşusu rejimdeyken tok yatan bizden değildir.


YÖK yasası hazırlanırken üniversitelerin görüşü alınmıyor... Orman yasası hazırlanırken ormancıların haberi olmuyor. İmam Hatip'lerle ilgili tasarı hazırlanırken YÖK dışlanıyor... Peki sonra ne oluyor?
Tasarı duyulunca öfkeli tartışmalara yol açıyor; birkaç gün içinde de ya geri çekiliyor ya rafa kaldırılıyor... Son örnek Kur'an kursları...
İktidar yasa ve yönetmelik hazırlarken ilgili tarafların ve uzmanların görüşünü alsa, halkı adam yerine koysa, yasalar daha TBMM'ye inmeden duvara toslamasa... Kötü mü olur?

YÖK Başkanlığı'na getirilen Prof. Erdoğan Teziç'le ilgili geçmiş gazete haberlerini gözden geçirirken dikkatimizi çekti. Cumhurbaşkanı Sezer'in göreve atanmasından hemen sonra Ecevit hükümeti ile arasında şiddetli bir kararname tartışması başgöstermişti. O tartışmada Prof. Teziç hükümetin tarafını tutmuş: "Cumhurbaşkanı, hükümetin izlediği yolu veya politikayı beğenmeyebilir, ama onun yapacağı hükümeti uyarmaktan ibarettir. Daha ileri gidemez" demiş. Cumhurbaşkanı Sezer 'in bu olaya rağmen Teziç'i YÖK başkanlığına seçmesi bir devlet adamı davranışıdır.

BOTAŞ'ı 60 milyon dolar zarara uğratan eski Genel Müdür Gökhan Yardım ve arkadaşlarının açılan davadan 6 milyon lira "ağır para cezası!" yla sıyrılmaları konusunda yazıp çizerken bir merakımızı da sık sık dile getiriyoruz:
- 60 milyon dolar içeri giren BOTAŞ bu davaya neden avukat göndermedi?
Ankara'dan bir dostumuz telefonda:
- Çok safsın, diyor...
- Neden?
- Mahkûm olan yöneticiler arasındaki Nadir Bıyıkoğlu suçun işlendiği dönemde k urumda Yönetim Kurulu üyesiydi, daha sonra da Genel Müdür Yardımcısı yapıldı, halen bu görevini sürdürmektedir. Yani BOTAŞ avukatlarının amiri pozisyonundadır. Kendisini mahkûm ettirmek için avukat gönderir mi?
Evet sayın okurlar...
İster inanın ister inanmayın...
BOTAŞ'ı 60 milyon dolar zarara uğratan kadronun bir üyesi halen BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı olup icraata devam etmektedir.
Enerji Bakanı Hilmi Güler ise sık sık geçmişte ne büyük yolsuzluklar yapıldığını kamuoyuna anlatmakta, bu tür yolsuzlukların artık çok geride kaldığı izlenimi uyandırarak kamuoyunda puan toplamaktadır. Tebrikler...

Damlaya damlaya sosyal patlama olur.


Gazetelerin Ankara temsilcilerine yemek veren MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun yemek öncesi isimleri gözden geçirmiş, davetli 14 gazeteciden 10'unun MİT'te eski yıllardan kalma dosyası varmış.
O dosyaları kimler tuttu, içine neler yazdı acaba?
Bu soru üzerine TRT yıllarımızdan bir anı...
Televizyonda denetleme görevine bir MİT mensubu atanmış, çalışanlar endişe edince Yönetim Kurulu üyesi rahmetli Emil Galip Sandalcı şöyle demişti:
- Merak etmeyin dürüst adamdır, raporlarına gerçeği yazar. Bazıları raporlarının ilginç olması için bire bin katar ki işte onlardan korkun.