Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, eşi ve çocuklarıyla birlikte Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in davetlisi olarak bugün Ankara'ya geliyor. Gazetelerde dün Esma Esad'ın fotoğrafları dikkatleri çekti. Batılı giysiler içinde, başı açık, zarif bir hanım. Bu ay içinde Ankara ayrıca Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'i de ağırlayacak. Pervez Müşerref'in eşi de başını örtmüyor...
Çankaya Köşkü'nde verilen davetlerde yine ilginç sahneler yaşanacak...
Örneğin Başbakan Tayyip Erdoğan Köşk'e yine eşsiz davet edilecek.
Diğer konuklar masada eşleriyle yer alırken Erdoğan'ın tek başına oturması kuşkusuz konukların merakını çekecek, eğer o ana kadar öğrenmedilerse merak edip sorduklarında kendilerine Türkiye'deki türban tartışması anlatılacak, ülkemizin geldiği nokta konukların kafasında soru işaretlerine yol açacak... Onları şaşırtacak...
***
Türkiye'de gündemin diğer konuları malumunuz.. Kuran kursları, imam hatip okulları, dinci kadrolaşma vs.. Bir yandan da AB'ye üye olma azmimiz devam ediyor. Avrupa'nın hiç ilgilenmediği ilkel sorun ve tartışmaların içine yuvarlanmış bir Türkiye acaba AB'ye üye olabilir mi?
Avrupa Parlamentosu üyesi Ozan Ceyhun bir hatırlatmada bulunuyor:
- AB kamuoyu "Türkiye postuna bürünmüş bir Suudi Arabistan'ı" AB üyesi olarak hiçbir zaman kabul etmeyecek...
Bu gerçeği aklımızdan çıkarmayalım...
Tilki, kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı?
Eşine dostuna iki satır mektup yazmayan bizler; üç kuruşluk vergi iadesi için onlarca zarfı yazar olduk.
Gazetede vakıf ilanları gözümüze ilişiyor: - Falanca çocuk vakfı... Filanca eğitim vakfı...
Altında yapacağınız para yardımı için banka hesap numaraları verilmiş.
Bu vakıflar güvenilir midir, güvenilmez mi, nereden bileceğiz?
Rastgele seçtiğimiz iki vakfın internet adresine girdik. Bağışlarla ilgili kayıt yoktu... Acaba diyoruz... Her vakıf internet adresinde bağış yapanların adlarını ve bağış miktarını açıklasa... Faaliyetlerini, gelir ve giderlerini kalem kalem belirtse... Her açıdan iyi olmaz mı? Şeffaflığın ne zararı var?
Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu'yu aşalım diye düşünenler de haklı olabilir. Aşalım... Ama geriye doğru değil, ileriye doğru aşalım...
Abdi İpekçi ilkeli gazeteciliğin... Uğur Mumcu araştırmacı ve dürüst gazeteciliğin sembolleridir... Elbet onları aşmalıyız... İlkeleri daha titiz uygulayarak, doğrulara daha çok yaklaşarak, gerçekleri daha hızlı aktararak, Türkiye'nin ve Türk halkının çıkarlarını en az onlar kadar savunarak aşmalıyız onları... Gazeteciliğin gereklerini her adımda uygulamalıyız. Onlara layık bir onurla yaşatmalıyız ruhlarını...
Bizlere düşen mesleği daima ileri taşımaktır.
Dostumuz Siirtli... Emekli Vali Ziya Çoker'in geçen hafta sözünü ettiğimiz "Seçilmişler, Atanmışlar, İnsanlar" adlı kitabından yaptığımız alıntıları okumuş, benden de bizim valimizin yaptıklarını dinler misiniz, dedi, anlattı...
"Valimiz Nuri Okutan beş yıldır ilimizde görev yapıyor. Bundan bir süre önce, diktikleri fidanlar kuruduğu gerekçesiyle mühendisler de dahil olmak İl Ziraat Müdürlüğü'nün bütün personeline IV. Murat'ı anımsatan bir ceza verdi. Onlarca insanı yeni fidan dikmek üzere şehrin birkaç kilometre dışındaki fidanlığa sürdü, öğle yemekleri için şehre gelmelerine bile izin vermedi. 3 Kasım seçimlerinde Valilik önünde kürsü kurdu, seçim sonuçlarını pürneşe bizzat kendisi anons etti. Geçen gün kendisini fabrikanın kapısında karşılamadı diye Sirteks adlı fabrikanın sahibi Abdullah Gümüş'ü herkesin önünde fırçaladı. İcraatın sahibi kimdir bilemem ama en son olarak da Vilayet'in önündeki Atatürk büstü kaldırıldı, yerine fıstık heykeli kondu. Gerçi kaldırılan Atatürk büstünün yerine bir başkası kondu ama daha arkalarda, gözden daha ırak bir yere... Siirt Mücadele gazetesi geçen gün bu olayı yazdı, ancak Vali Bey'den bu konuda hâlâ bir açıklama gelmedi..."
Dünya adaletsiz, hayat zor... Ama şu an bilinen o ki, tüm gezegenler arasında bir tek dünyada hayat var.
Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı için deneyimli bir hukukçu olan Danıştay Başkanı Nuri Alan:
"Federatif yapının ilk basamağı" diyor.
Tasarının baş mimarı Başbakanlık Müsteşarı Prof. Ömer Dinçer...
Eski milletvekili Uluç Gürkan yerel yetkilerin genişlemesinin sonuçlarını irdeliyor:
- Çok sayıdaki yerel yönetim bu genişletilmiş yetkileri toplum üzerinde dini baskı kurmak için kullanacaktır... Böylece, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in "laik düzenin yerini İslamla bütünleşme almalı" hayali, yerel yönetim birimlerinde uygulama alanı bulabilir.
Başbakan Erdoğan da "derin demokrasiyi güçlendireceğiz" derken belki bunu kastediyor.