Kars'ın merkezindeki "Devlet Hastanesi Kavşağı"nı süsleyen "Dört Mevsim Kadın Heykeli"nin bir benzeri Türkiye'de mevcut değildi. Fransa'dan getirtilmişti. Bu benzersiz heykel önceki gece insan kılığındaki çağdışı yaratıklar tarafından parçalandı.
Mimar Oktay Ekinci'nin deyimiyle Kars ilimiz Baltık mimarisi taşıyan tek kent. Aynen Azerbaycan başkenti Baku ya da Rusya'daki Saint Petersburg gibi. Ne var ki Baku'da 1200, Petersburg'da 2000 heykel bulunurken Kars neredeyse heykelsiz bir kent idi. Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu son yıllarda bu eksikliği giderdi. Azeri heykeltıraşlar getirterek kenti heykellerle süsledi. Fransa, Belçika ve diğer Avrupa kentlerinden Kars'a heykeller taşıdı.
Dört Mevsim Kadın Heykeli, Fransa'dan Dikran Masis'in katkılarıyla binbir güçlükle Kars'a taşınmıştı. Zarif bir eserdi. Kente yakışmıştı.
Başkan Alibeyoğlu ile dün birkaç satır Kars'ı konuştuk. Dertleştik.
Kars ile Ermenistan arasındaki sınır kapısı kapalı kaldığı için kentin daha da fakirleştiğini, Türk TIR'ları Gürcistan üzerinden geçtiği için taşımacılığın kârının Gürcistan'a bırakıldığını anlattı.
Şu basit adımı bile atamıyoruz sonuçta... Heykel kırarak magandalık örnekleri veriyoruz sadece...
Tehlikeli olmayan bir düşünce, düşünce olarak adlandırılmaya değmez.
Aycell firmasının milletvekillerine fotoğraf da çeken Nokia marka beleş cep telefonu ve beşer hat verdiğini geçenlerde yazmıştık. Vekillerimiz şimdi yeni bir beleş telefon heyecanı içindeler... Nasıl mı? Sözü onlara bırakalım:
"Aycell'in promosyonundan sonra Türkcell de harekete geçti. Bir yıl için ayda 115 milyon liralık konuşma garantisi veren milletvekillerine fotoğraf çeken Nokia veya Ericsson cep telefonu hediye etme kararı aldı. Doğrusu memnun olduk... Yakında Telsim de böyle bir jest! yaparsa değmeyin keyfimize."
Saddam Hüseyin'in seçme birliklerine verdiği adlar Irak savaşı sırasında kulağımıza çalınmıştı: Hamurabi Tümeni, Babil Tümeni, Nabukadnezar Tümeni...
Saddam Hüseyin'in Müslüman ve Arap milliyetçisi kimliği ön plandadır.
Ne var ki üzerinde oturduğu uygarlığa da yabancı değil... Avukat Coşkun Aras sözü Ankara'ya getiriyor.
- Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara'nın sembolü olan Hitit Güneşi'ni çöpe attı... Yıllardır zevksiz bir sembolü Ankara'ya dayattığı gibi tüm mahkeme kararlarına rağmen bu ucubeden vazgeçmiyor. İşte fark...
Okurumuz İsviçre'de trenle seyahat ederken kompartmanda karşısında oturan iki gurbetçinin konuşmasına tanık oluyor. Biri dayı, öteki yeğen... Yeğen "Kürt"üm diye iltica almaya çalışmış ama başaramamış. Şimdi konuşmaya kulak verelim...
- Ne didi len dercüman saa?
- Sen ilticayi milticayi unut hayatta alaman didi...
- Doğru dimiş. Len o gedder de agnattum saa! Emme sendeki gafa deel avrat bohçası, zebahdan aaşama gader Alman garılarının peşinde goşasın anca...
- Sankim gabahat benim dayı yaaa? Bi sürü bi şey sordu gâvurun dölü...
- Soracah dabii! Ne zandiydin? Yoh bi de öpüp çicek neyin duduşturaydılar eline! Memlekette agnattım, burda agnattım; bunları bunları zorarlar didim. Sen de gittin Kör Receb'in eşşeği gibi duruverdin gâvurun garşısında... Bi daa agnat bahiyim; gâvur ne sordu sen ne didin ?
- Dercümaninan birlikte gâvurun yanina gittik. Kaatlari neyin doldurduhtan sonra gâvur sormaya başladı memleketi sordu, Ben de söyledim . Kürtmüsün didi, Kürt'üm didim. "Kürt adamın oralarda işi ne?" diyiverince sürgünüz didim, sebebini soruverdi, ben de senin belletdigin gibi dedim isyana neyün gatılmış da ondan sürüvermişler didim, ne isyanı, hangi isyan diye sorunca şaşaladım, Dersim isyanı diyeceem yerde Mersin isyanı didim....
- Tüü Allah senin belaanı versin e mi? Mersin'i nerden ciharttıydın len? Eee, soora?
- Dercüman gâvur bir olup guldüler o vahit agnadım yanlış didiğimi emme dogrusu bi türlü ahlıma gelmediğinden lafı da çeviremedim ayıb olmasın deyi ben de onlarılan birlik güldüm, koyuverdik hep berabar maharaları...
AKP yolsuzluklara damardan girmişti. Ankara Feribotu'ndan çıktı.
***
Türk halkı okumak yerine televizyon seyretmeyi tercih ediyormuş.
E ne de olsa biz Türk'üz; gözümüzle görmediğimiz şeylere inanmayız.