Askeri komutanlar... Cumhurbaşkanı... Sendika liderleri...Muhalefet liderleri.. Sivil kuruluşlar... Vatandaşlar... Ülkenin yüzde 80'inini oluşturan çoğunluk hep bir ağızdan aynı düşünceyi seslendiriyor:
- Refah Partisi "laik demokratik cumhuriyeti" dine dayalı bir devlet düzenine doğru götürüyor, bu yoldan vazgeçin, diye bar bar bağırıyor...
Refah tarafı hiç oralı değil... Necmettin Erbakan ayağını frene dokundurmaya bile gerek görmüyor. Aklıbaşında insanlar tabii ki Erbakan'ın hangi hesap ve mantıkla hareket ettiğini anlamakta zorlanıyor... Tahminlere gelince... Bir fantezi tahmin şu:
- Refah Partisi icraatla oyunu yüzde 30'ların üzerine çıkarmaktan umudu kesti. Bir ordu darbesiyle mazlum duruma düştükten sonra yeniden demokrasiye geçilirken oy patlaması yapabileceğini hesaplıyor. Askeri yönetim sürecinde iyi örgütlenmiş kadrolarıyla ve " Memleketi tam düzeltecektik ordu engel oldu" propagandasıyla daha hızlı büyüyeceğini düşünüyor...
Normal mantığın kabul etmeyeceği bu mantığı RP'liler ciddi ciddi benimsemiş olabilir mi?
Oğuzhan Asiltürk'ün önceki gün sarfettiği:
"160 milletvekiliyle gider 360 milletvekiliyle geliriz" sözlerinin altında bu hesap mı var?
Bilinmez.. Ancak RP'liler sürekli gerilimi kaşıyor. Son olarak İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tehlikeli bir sinyal veriyor ve:
- Sesleri dayatma mantığıyla kısmaya çalışırsanız dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan vahşetleri Türkiye'de de görürüz, diyerek Cezayir hatırlatması yapıyor...
Bir yanda teokratik dikta özlemcileri... Bir yanda darbe olasılıkları... Demokrat kitlelerin manevra alanı giderek daralıyor. Sonumuz hayrola...
Avukat Hasan Bıyıklı bir tarihte Bakırköy Akıl Hastanesinde bir toplantıya gitmiş. Tesadüfen o gün de hastaların iki takım halinde maçı varmış. Gerisini Hasan Bıyıklı anlatıyor:
"Deliler Galatasaray ve Fenerbahçe formlarıyla iki takım halinde sahaya çıktılar. Maçın başlamasıyla birlikte Fenerbahçe'nin kalecisi, Galatasaray'lılarla birlikte kendi kalesine gol atmak için koşturmaya başladı. Orta hakem, bunu görünce kaleye geçti. Yan hakem, orta hakemin düdüğünü alıp öttürmeye başladı. Kenarda oturan malzemeci, yan hakemden boşalan görevi üstlendi. Bu arada bazı Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcular kolkola girerek saha içinde volta atmaya başladılar. Topu alıp kaçanlar... Kendi kalesine doğru şut çekenler... Rakibiyle birlikte olup, kendi takım arkadaşının ayağından top almaya çalışanlar... Bir kaos ki sorma...
Hasan Bıyıklı bunları anlattıktan sonra ekledi:
- İşte Türkiye'deki bugünkü hali...
Bilim dünyası İskoç bilim adamlarının canlıları kopyalamayı başarmalarıyla ortaya çıkan gen mucizesini konuşuyor. Tartışmaların odak noktası şimdilik koyunlarda gerçekleştirilen kopyalama işleminin insanlara da uygulanıp uygulanamayacağı. Bir değerli okurumuz fikir veriyor:
- İnsanlar kopyalanabilirse ilk olarak "Benim gibisi 1000 yılda bir gelir" diyen Tansu Hanım kopyalanmalı. Hem bin yıl beklemeyiz. Hem de onu seçenler bir dönem daha işkence çeker...