Çarşamba sabahının ilk saatleri... Atatürk Havalimanı’ndaki terör olayının üzerinden sadece dört beş saat geçmiş. CNN Türk’te, terör uzmanı Prof. Mesut Hakkı Caşin ile bu terör eylemi konuşuluyor. Söyleşiye reklamlar nedeniyle birkaç dakika ara veriliyor. Yayın tekrar başladığında sunucu Prof. Caşin’e hitaben ;
-Efendim, RTÜK Atatürk Havalimanı’ndaki terör olayıyla ilgili yayın yasağına ek olarak az önce röportaj yasağı da getirdi. O nedenle röportajımızı burada kesmek zorundayız, diyor ve kesiyor.
“Terörle mücadele” tarihine “teröristlerle müzakere”, “teröristleri görmezden gelme”, “terörizmle mücadele edenleri komployla hapislere atma” gibi özgün katkılarımız olmuştu. “Röportajı yarıda kesme” uygulamasıyla buna bir yenisini daha ekledik.
***
Ülkeyi yönetenlerin görevi sanki “olası saldırıları önlemek” değil de, saldırı sonrasında “olası eleştirileri önlemek” için yayın yasağı koymak, interneti yavaşlatmaktır…
Onlara göre Twitter, böyle kanlı olaylar sonrasında yöneticilerin ipliğini pazara çıkarmak, tutarsızlıklarını sergilemek için icat edilmiş bir şeytan aleti... Çok korkuyorlar hatalarının tartışılmasından...Ve eleştiriden kurtulmak için ilk akıllarına gelen sosyal medyanın ayarlarını bozmak oluyor. Bu acizlik terörü önleyemez, aksine, azdırır.
Nitekim öyle oluyor.
Güvenlik süper!
Doktor okurumuz Okan Öztürk:
- Oğlum ABD vatandaşı olduğu için bu sabah ABD Konsolosluğu’ndan “Havaalanlarından uzak durması” konusunda uyarı e-postası aldık. Kendi devletimizden ise bir uyarı almadık, diyor..
Amerikalıların Türkiye’deki istihbarat örgütü bizimkinden daha mı güçlü? Nasıl oluyor da onların bildiğini bizim istihbarat bilmiyor? O yüzden mi bizimkine Milli İstirahat Teşkilatı adı takıldı...
Derken Başbakan olay sonrası Atatürk Havalimanı’na geliyor. Çevreye şöyle bir bakıyor. Ve teşhisi koyuyor:
- Güvenlik zafiyeti yoktur...
Bu durumda suçlu terör saldırısında ölenler oluyor.
Bir ülkede bu tür olay 10 yılda bir kez olsa durum anlaşılabilir. Ama Suruç, Gar, Ankara, Sultanahmet, Beyoğlu, Bursa ve öncesinde Antep, Hatay... İki yılda onca kanlı olayda istihbarat yok. Güvenlik yok.
Terör örgütleriyle dansa kalkmışsınız, onları manipüle ederek Esad’ı devirme hayaline kapılmışsınız. Ama onların sizi vurması ihtimaline karşı tedbiriniz yok. Batılı ajanslar Türkiye’ye ad taktılar:
“Cihatçı otobanı”...
CNN önceki akşam şöyle diyor:
“Pek çok cihatçı o havaalanını çok iyi biliyor”
Cihatçılar yalnız değildir. Peki onları manipüle edenlerin Türkiye’den istedikleri nedir?
Son dönemde Batı’dan gelen en yoğun istek : “Kürtlerle masaya oturun”dur. Elbet başka istekler de var. İktidardakiler geriledikçe onlar ilerliyor. Türkiye’yi terörle köşeye sıkıştırıyorlar.
ABUK
İktidar güç duruma düştüğünde derhal iktidarın palyaçoları ekranlara fırlıyor... Abuk subuk laflarla gündemi oyalıyor, vatandaşı güldürüyor, dikkati dağıtıyorlar... Bunlardan biri önceki akşam havalimanı saldırısıyla Kemal Kılıçdaroğlu arasında bağlantı kuruverdi örneğin. Bir diğeri olayı Rusya ile barışmamızı çekemeyenlere bağladı. Bir başkası şu cevheri yumurtladı... Basın yayın organları, özellikle de televizyonlar terör olaylarını olabildiğince küçük vermeli, hatta mümkünse bazen hiç vermemeliymiş. Çünkü bu haberleri izleyen yabancı turistler ülkemizde gelmekten vazgeçer, bu da turizmimize büyük zarar verirmiş.
Bu arkadaş turistlerin Türk televizyonlarını izlediğini sanıyor!
Gülen Cemaati’ne “İsrail ajanı” diyorlardı.
Şimdi
İsrail’le
girilen “normalleşme süreci”
Cemaati de kapsıyor mu?
Akif Kökçe
KIYMA
Başbakan Binali Yıldırım açıkladı:
“Köy muhtarları ile il ve ilçe müftüleri de evlendirme işlemleri yapabilecek”
İstanbul Barosu’ndan avukat Aydeniz Alisbah Tuskan der ki:
“Müftülerin nikâh kıyması çocuk yaşta evliliklerin önünün açılması demek. Oysa evlilikler belli bir prosedüre bağlıdır. Evlilik yaşı vardır. Yaşla, prosedürle ilgili bir problem varsa, hâkim karar verir. Bütün bunlar yok sayılıp Medeni Kanun kenara koyularak bu işlerin yapılması kabul edilemez. Medeni Kanun kadını yurttaş yapmıştır. Şimdi yapılan geriye dönüş hareketidir.
Müftülerin nikâh kıyması laikliğe aykırı olduğu gibi yetkinin tek bir mezhebin din adamlarına verilmesi aykırılığı katmerliyor.