Aşağıdaki sözleri 1965 yılında Çetin Altan kendisiyle röportaj yapan Yaşar Kemal'e söylüyor:
"Şimdiki büyük mücadele ortadaki doğruları halka duyurmak isteyenlerle istemeyenler arasında cereyan etmektedir. Bütün vatanını sevenler, aydınlar, öğretmenler, gençler, bütünüyle Türkiye'nin Atatürkçü zinde güçleri, tek kelimeyle kendilerini satmamışlar, birleşerek, gizlenmek istenen gerçekleri kitlelere mutlaka duyurmak için her türlü fedakârlığı göze aldıkça, Türkiye'nin kurtulma hızı kimsenin tahmin edemeyeceği hızla gelişecektir..."
***
Yıllar geçti, tarih değişti ama gündem değişmedi. Gerçekleri ve doğruları halka duyurma savaşı satılmışlarla satılmamışlar arasında bütün hızıyla sürüyor.
Kalemleri usta, kişilikleri medyatik, lafları cilalı ve salçalıdır...
Misyonları ise karşı tarafın değirmenine su taşımak...
Boğaz'da bir duble viskiye bütün halkı satacak kadar gözü dönmüşleri var aralarında... Yabancı elçiliğin bir kokteyl davetiyesine fittir bazısı.
Gerçekleri tersyüz edip halka yutturmakta en başarılı olanlar en mümtaz köşelerdedir... Mütareke basını dün olduğu gibi bugün de kemal-i afiyettedir.
Çetin Altan'ın 38 yıl önceki çağrısı bugün de geçerliliğini koruyor:
"Satılmamışlar birleşiniz..."
Yeni yılda hükümetin laiklik ve demokrasiyle değil yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele etmesini bekliyoruz.
Başkan Bush, Tayyip Erdoğan'ı dört gözle bekliyormuş. Birtakım yeni istekleri var galiba...
Çocukluğumda her şey büyük görünüyordu. Gençliğimde her şey önemli görünüyordu.
Sonra çok şey büyüklüğünü ve önemini yitirdi.
Sonra daha da yitirdi.
Çocukluğumdan da gençliğimden de çok çok az şey kaldı.
Şimdi yaşlıyım sayılır. Çok şey gülünç görünüyor.
Çelik Gülersoy, Madam Anahid, Kerem Yılmazer, Kerim Afşar, Avni Arbaş, Derya Arbaş, Tomris Uyar, Tuğrul Şavkay, Dursun Akçam...
O güzel insanlar geçtiğimiz yıl güzel atlara binip gittiler.
İstanbul'daki terörist patlamaların aramızdan ayırdığı 60'a yakın güzel insan da içini yakıyor kuşkusuz yakınlarının...
Çocuklarını kurtarmak için kendini yakan iki güzel öğretmeni anıyoruz...
Onat Kutlar el sallıyor Pierre Loti Kahvehanesi'nden...
Çelik Gülersoy, İstanbul'un her taşında yaşıyor... Yaşayacak tüm gidenler sevgilerimizde...
Ömrü boyunca Cumhuriyet ve dürüstlük ilkelerine bağlı kalmış saygın bir bürokrat olan Emekli Vali Ziya Çoker, anılarını "Seçilmişler Atanmışlar İnsanlar" adlı kitapta toplamış... 400 sayfalık kitabın içeriğini "81 yılın kişisel görünümlü kamusal bir değerlendirmesi" olarak özetliyor... Gelecek nesillere ilke ve titizliklerini aktarırken yaşadığı renkleri de ihmal etmiyor...
Kitaptaki en ilginç bölümlerden biri, sağlığında yakından tanıma fırsatını bulduğumuz eşsiz devlet adamı Hasan Esat Işık'la ilgili satırlar... Ziya Çoker görev yaptığı illerde haliyle çok sayıda bakan ağırlamış, gezileri boyunca onlara refakat etmiş... Ancak bakanlar kendi partilerinin il merkezini ziyaret ettiklerinde onlardan kapıda ayrılıp makamına dönmüş.
Çünkü parti ziyareti bir hükümet görevi değil...
Derken Bursa Valiliği sırasında o zamanın Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık bir bayram günü Bursa'yı ziyaret ediyor. Ziyaretinden önce Ziya Çoker'le temasa geçerek bayram günü bütün partilerin il örgütlerini ziyaret edip oradaki vatandaşlarla bayramlaşmak istediğini söylüyor. Ziya Çoker ilk kez bir bakanın parti ziyaretine eşlik etmeyi kabul ediyor. Bayram günü Vali Çoker ve Hasan Esat Bey birlikte parti merkezlerini ziyaret edip oradaki yetkililer ve vatandaşlarla bayramlaşıyorlar. Ziya Çoker:
- Bana üzüntü veren, bu çeşit partiler üstü davranışın 34 yıllık yönetim yaşamımda tek oluşudur, diye noktalıyor sözü...
***
Ziya Çoker 1961 yılında Amerika gezisinde bir otomobil satın alıyor. Arabanın fiyatı 700 dolar. Ziya Çoker parası olmadığını en çok 600 dolar ödeyebileceğini söylüyor galeri sahibine... Adam Rum asıllıymış:
- Annem halen İstanbul'da Kadıköy'de oturur, demiş, adresini vereyim döndüğünüzde 100 doların Türk lirası karşılığını ona posta ile gönderirsiniz olur biter...
Rum ve Ermenilerle karşılıklı güven bu düzeydeydi o zamanlar...
2004 yılının ABD'nin İran veya Suriye'ye özgürlük ve demokrasi götürmeyeceği bir yıl olmasını diliyoruz.