Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Refah Partisi'nin yönetimindeki Türkiye'de nelerin olup bittiği malum. Peki Refah yönetimindeki belediyelerde ne oluyor? İstanbul'un büyük bölümüne hakim olan RP'li belediyeler ne gibi hayırlı! çalışmalar yapıyor?..
Gaziosmanpaşa'dan arayan okurumuz, RP'li Belediyenin bir yeşil alanı daha katledip İmam Hatip Yurdu'nu dönüştürmeye başladığını, geçen hafta sonunda bu durumu protesto için bir gösteri yaptıklarını, ek bilginin CHP İlçe Başkanında olduğunu söylüyor. Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu'nun telefonu üzerine CHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Mehmet Polat durumu anlatıyor:
- Gaziosmanpaşa'da neredeyse tüm imar işleri, RP yandaşları kayırılarak yürütülüyor.. Örnek vermek gerekirse.. 50'inci Yıl Mahallesi'nde cumartesi günü protesto eyleminin düzenlendiği alanın çok yakınında bir başka yeşil alan da Anadolu İmam Hatip Lisesi yapılmak üzere RP yandaşı bir vakfa devredildi. Beş katlı eski Belediye Zabıta Binası, "Gaziosmanpaşa Belediye Talebe Yurdu" haline getirildi ve Milli Gençlik Vakfı üyelerine tahsis edildi. Belediye binasının kendisini de "yeşil alan" üzerinde kurdular ve sosyal tesis düzenlemeleri sırasında kaçak olarak bir de müftülük binası yaptılar.. Küçükköy Merkez Camii'nin bitişiğinde SHP'li belediye döneminde yapılan parkı işgal ettiler, camiye ek yaptılar.. Barbaros Hayrettin Mahallesi'nde okul alanını işgal ettiler, şimdi cami yapımı sürüyor. Karadeniz Mahallesi'nde cemevi yeri ayrılmıştı, gerginliklere yol açmak pahasına bu alanı cami yaptırma derneğine verdiler. Kaymakamın araya girmesiyle gerginlik yatıştığında da cami inşaatı başladı.. Sultançiftliği'ndeki Belediye Spor Tesisleri'ni Fatih İlim Yayma Vakfı'na 49 yıllığına kiraya verdiler.. Küçükköy'de SHP döneminde kaba inşaatı başlatılan Halk Pazarı'nı RP'li Belediye Meclis üyelerinin kurduğu "Gaziosmanpaşa Hizmet Vakfı"na 49 yıllığına kiraya verdiler.. O vakıf da sahibi Refah Partili olan Sultan Kliniği'ne devretti burayı.. Küçükköy'de eski belediye binasını yıkıp, yerine inşaat yapması için Belediye Başkan Yardımcısı Muhsin Emin'e ait Enser İnşaat şirketine imar izni verdiler.. Eski Edirne asfaltı üzerinde bir RP Belediye Meclisi üyesine ait Ünsallar Dershanesi'ne "kaçak 5'inci kat" üzerinde faaliyet göstermesine rağmen göz yumdular.. Bunlar icraatlarının bir bölümü.. Bir sürü "yeşil alan"ı yok etmelerine karşılık Gaziosmanpaşa'da bir tek yeni park düzenlemesi yapmadılar...
***
İstanbul'un 33 ilçesinin 16'sı Refah'ın elinde... Yukarda bu belediyelerden "biri" ndeki durum özetleniyor. Kimilerimiz hala RP'li ilçe belediyelerinde tek meselenin yeni meyhanelere içki ruhsatı verilmemesi olduğunu sanıyor. Oysa atı alan Üsküdar'ı geçmiş...


Eski okuyucularımız, "Telefon Rehberi Canavarı"Mehmet Kahraman' ı herhalde anımsayacaklardır. Hani şu, telefon rehberlerini tarayıp bulduğu ilginç isim ve soyadlarıyla köşemize renk katan okuyucumuzu...İşte bu "Araştırmacı Okuyucu"muz, yeni çıkan Ankara telefon rehberinde yaptığı son araştırmasıyla yine huzurlarınızda...
Müzeyyen Çorba, Letafet Tamam, Tamam Arpa.
Gümüş Dertli, Zerdi Dertli, Ümmü Dertsiz.
Zabit Parlak, Durak Mat.
İskender Aç, Yeter Tok.
İmam Açık, Hasan Kapalı.
Rıdvan Civciv, Erdal Piliç, Hamza Horoz.
Mürteza Kavun, Reyhane Karpuz, Satı Kelek.
Yaşar Hasta, Melahat Yorgun, Abdullah Bitik.
Çağrı Haşhaş, Ali Afyon.
Yunus Sedir, Ahmet Divan.
Vahap Bıldırcın, Emsalettin Keklik, Fevziye Üveyik, Bahtiyar Avcı, Güven Çifte.
Durali Parmaksız, Gurbet Parmak, Fazilet Beşparmak, Galip Altıparmak, Kumru Yediparmak.
Seçim Köse, Mustafa Kemal Kaytanbıyık.
Servet Oto, Durmuş Sakar, Levent Sekizyaralı.


Ülke gündeminde "cinsel taciz" konusu aniden "dinsel taciz"in üzerine çıktı. Cinsel taciz, içinde daha seksi unsurlar barındırdığından olacak, gazete manşetlerine tırmandı. Kimi okurlar basının olaya fazlaca yer vermesini bir "zihinsel taciz" olarak değerlendiriyor. Hatta kimileri kendini bir "sinirsel taciz"e uğramış hissediyor.
Doktor Alkan'ın son olayda kendi meslek ahlak ve sorumluluğuna aykırı davrandığı konusunda vicdanlarda fazla tereddüt yok. Ancak...
Konu mankeni de doktoru tahrik ettiğini (cinsel tacize ilk başvuranın kendisi olduğunu) açık açık söylüyor. Doktorun konu mankenine tacizi ise sözkonusu değil. Çünkü konu mankeni kendisine sarkıntılık edilmesine karşı değil. Tam tersine istekli. Durum burada çapraşıyor.
Peki bu işe hukuk ne diyor? Yüksek lisans tezini "kişilik hakları" üzerine hazırlamış olan Avukat İfakat Aydemir'e danışıyoruz. Aydemir, "olayın ortaya çıkarılış biçiminin hukuki platformda sıkıntı yaratacağını" söylüyor ve bakınız ne diyor:
- Doktorun muayenehanesine gizlice girilmiş olması doktorun kişilik haklarının ihlalidir bana göre. Ancak.. Muayenehane aynı zamanda doktorun evi değildir; "kamusal" bir alandır. O kamusal alanda işlenebilecek suçların ortaya çıkmasında da "kamu"nun menfaati vardır. Basın bu anlamda doğru hareket etmiştir. Ama manken kullanarak taciz iddiasını gündeme getirmek hukuki açıdan doğru değildir.
- Manken kullanılmış olması süreci ne şekilde etkiliyor?..
- Hukuka aykırı delil elde etme sürecini getiriyor. Eğer bu delil elde etme biçimini eleştirmezsek bu yarın bize gülle gibi geri döner. Polisler bizim kişilik alanlarımıza mahkeme kararı olmadan girmeye kalkışırlar.
Örneğin onlar da "konu mankeni" kullanarak delil elde etme yollarını deneyebilirler...
- Peki manken kullanılmasaydı da, asıl mağdur aynı sıkıntıyı bir kez daha yaşamak pahasına gizli çekim için muayenehaneye gitseydi...
- Bu düşünülebilirdi. O zaman kurgu, "tuzak" biçiminde anlaşılmayabilir, mağdurun "haklılığını" ispat edecek delil elde etmeye çalışması olarak düşünülebilirdi. Ama böyle olaylarda hukuk tarafından da teşvik edilen doğru tutum şudur: Delil toplamakta hukuka uygun davranılsın!. Yani, polise ihbar edilsin; mağdur durumundaki kadın da gitsin muayenehaneye. Mahkemeden karar alarak gelen polis de orada suç üstü yapsın..
- Peki doktorun hukuki sorumluluğu?.
- İddiaya göre bu doktorun hastasına karşı meslek ahlakıyla bağdaşmayacak bir tutumu, taciz olayı var. Buna karşı da diyor ki: "Ne yapayım, mağdur tahrik etti!.." Herşeyden önce meslek ahlakı, mağdur "tahrik"ten öteye bile gitse bu durumdan faydalanmaya izin vermez.