Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

İMF üç yıllık pakete destek vermeyince bir yıllık "şok paket" gündeme geldi. Şok önlemlerden söz ediliyor. Bu şok kimi şok edecek? Tabii ki fakir fukarayı.. Ekmeğin fiyatı üç kat artarsa orta sınıf pek şok olmaz. Zengin zaten ekmek yemiyor. Kim şok olur?.. Ekmeğe zor para yetiştirenler.
Bir de böyle zamanlarda ortaya atılan "Herkese fedakarlık düşüyor" biçiminde dokunaklı sözler yok mu? İşte insanı bu sözler çileden çıkarıyor.
İktisatçı Aslan Başer Kafaoğlu telefonda bu konu açılınca kıkır kıkır gülüyor:
- Şok tedavi deyince fakir fukaranın elindeki üç beş kuruşu alarak enflasyonu düşürmek akla gelir, diyor, oysa adamın nesi var ki nesini alacaksın...
Düşününüz ki...
Türkiye'de nüfusun yüzde 40'ı... Milli gelirin yüzde 17'sini alıyor...
Ve siz şok tedavi ile bu kesimin gırtlağını sıkıyorsunuz...
Öte yanda nüfusun yüzde 20'si milli gelirin yüzde 55'ini alıyor.
Ve siz bu kesimi değil şok, rahatsız etmekten bile korkuyorsunuz...
Sonra da bu kafayla enflasyonu düşürmeyi umuyorsunuz...
Yıllardır aynı terane sürüp gidiyor.
Türkiye enflasyonu düşürmekte en başarısız ülke ünvanını sürdürüyor.
Kendi kafasına şok yapması gerekenler fakir fukaraya şok yapıp duruyor.

Galatasaray - Trabzon maçını "derbi" diye takdim eden meslektaşlara bir hatırlatma yapmış; "Galatasaray - Trabzon maçı derbi değildir. Çünkü derbi aynı kentin takımları arasında oynanan maça denir" demiştik. Hıncal Uluç itiraz etti; "Bu yanlışı herkes yapıyor" dedi ve sözcüğün kullanım alanını kendince şöyle çizdi:
-...Yılın en büyük maçı için. Giderek tüm büyük maçlar için. Yani bölgeselliği yok. Tersine bölgeler üstü...İzmir Derbisi dediniz mi İzmir'in en büyük iki takımının maçı anlamını verirsiniz. Başına yöre adı koyarak sınırı daraltır, yerel yaparsınız derbiyi... Sadece "derbi" dediniz mi büyüklüğü ülke çapında kabul edilen takımların maçı akla gelir...
Yanlış olan bu tanım... Derbi futbolda zaten "lokal" yani bölgesel bir deyim. Genel anlamı yok. Sözlüğü açalım:
Cambridge İnternational Dictionary'e göre: "A sporting event between teams in the same area"... Yani... "Aynı bölgenin takımları arasındaki karşılaşma..." Collins Concise Dictionary aynı tanımı veriyor:
"A football match between two teams from the same area"... Sözcüğün günlük dilde farklı bir kullanımı olabilir mi?.. 20 yıldır İngiltere'de yaşayan bir gazeteci dostumuza soruyoruz:
- Kat'iyen... Arsenal'le Tottenham arasında oynanan maç Londra derbisidir... Liverpool'la Everton arasındaki maç Merseyside derbisi... Ama bunca yıldır İngiltere derbisi diye birşey hiç duymadım... Ya da Manchester United ile Liverpool'ün bir maçına derbi dendiğini...
İngilizce anlamı belli ve açık olan bir sözcüğe Türkçe'de başka anlam yükleyemezsiniz... G.S - Trabzon maçı da derbi değildir...

Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener önceki gece Antalya'da bir yerel TV'de canlı yayına çıkıyor:
- Abdullah Çatlı devlet için çalıştı, diyor, daha fazla söyleyemeyeceğim, devlet sırrıdır...
MHP Kongresi'nde salon "Çatlı" diye inliyor...
İki siyasi parti Çatlı'nın ve Susurluk'un arkasında...
Başbakan Mesut Yılmaz, sık sık "Tehdit ediliyorum" diyor... Bir yerden bir yere polis ordusuyla çevrelenmiş olarak giden Mesut Yılmaz'ın kendi güvenliğinden kuşkuya düştüğü bir süreci yaşıyor Türkiye...
Özel tim mensupları bu süreçte yargılanıyor.
Beyoğlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları sanıkların karşısında karar vermenin zorluğunu yaşıyor...
Daha önce polislerin yargılandığı üç davanın yargıçları "Baskı görüyoruz" diyerek istifa etmiş. Adalet Bakanlığı baskı yapanların peşine düşeceğine davadan çekilen yargıçlar için soruşturma açmaya kalkışmış...
Yargıç atamalarında "çete"ye dokunanların sürgün edildikleri yolunda haberler yayınlanıyor gazetelerde.
Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi özel timcileri bu koşullarda yargılıyor.
Başbakan Mesut Yılmaz geçen yıl "Arena" programında Topal'ı "Özel timci" üç polisin öldürdüğünü kesin bir ifadeyle aktarmıştı. Ertuğrul Özkök, hemen o günlerde Mesut Yılmaz'la yaptığı görüşmeyi şöyle anlatıyordu: (16 kasım 1996 - Hürriyet):
"Ortada bir video kasetin bulunduğundan söz ediliyor. Peki bu kasette ne var? Bana gelen bilgiye göre, kasette Topal'ı vurduğu iddia edilen üç özel tim mensubunun ifadeleri bulunuyormuş. Özel timciler ifadelerinde Topal'ı vurduklarını itiraf ediyorlarmış. Yılmaz'a bunun doğru olup olmadığını sordum. `Evet doğru' dedi. `Siz bu kaseti izlediniz mi?' diye sordum. `Görmesem böyle konuşabilir miyim?' cevabını verdi. Öyleyse bu kaset nerede?..
`Kaset bizce bir mutemette' diyor ve ekliyor:
`Ama bu kasetteki itirafların yazılı zabıtları da var. Bunlar devletin elinde...'
***
Ne var ki Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi, Başbakanlıktan bu kanıtları istediğinde Mesut Yılmaz, avukatları aracılığıyla mahkemeye "..itirafların kasete alındığı şeklinde bana bilgiler geldi. Ancak kasetin bir örneği bana iletilmedi" şeklinde beyanda bulunuyor. Kaseti görmediyse neden bir yıl önce, "Gördüm. Yazılı zabıtları da var" dedi?.. Eğer zabıtlar varsa şimdi nerede bunlar?.. Başbakan neden "Yok" diyor.
Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi özel temcilere bu koşullarda "tahliye" kararı veriyor. Böylesine gayri ciddi bir süreçte başka bir karar mümkün müydü?..





Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr