Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Başbakan Mesut Yılmaz "Kış zor geçecek" diyor ve müjdeyi(!) veriyor:
- Zor döneme giriyoruz, bu kış enflasyonda bir düşme, pahalılıkta bir rahatlama olmayacak!
Bu sözler enflasyonun önümüzdeki bir- iki ay içinde üçlü rakama ulaşacağının ilanıdır. Peki neden böyledir? Neden hemen tüm toplumların şu veya bu ölçüde yendiği enflasyon bizde giderek canavarlaşıyor.
Konuyu İktisatçı dostumuz Teoman Yazgan'la konuşuyoruz:
- Türkiye'de enflasyonu önlemek mümkün değil mi sizce?
- Hayır... 24 Ocak 1980 kararlarıyla temeli atılan model enflasyonu düşürmeyi değil şişirmeyi hedefliyor. 100 yıl daha geçse, yıllık enflasyon yüzde 100 oranının altına düşmez..
- Neden acaba?
- Özal zihniyeti 1980'de ilk iş olarak "Sanayi Bakanlığı Fiyat Tescil Dairesi" ni lağvetti. Bütün sektörlerin ve meslek odalarının, kendi fiyatlarını hep birlikte ve de aynı gün artırabilme serbestisini getirdi. Ancak bunun karşısına, Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi "Anti - tekel" yasalarını koymadı... Serbest rekabet düzeni adı altında tekel piyasası oluşturuldu.
- Sonuçta ne oldu?
- Sonuçta Türk Lirası, 24 Ocak karalarından Ekim 97 sonuna kadar 4300 kat değer kaybetti. Yani 1 dolar 42 liradan 183 bin liraya yükseldi..
- Bu hep böyle devam edecek mi?
- Evet, tekelcilik önlenmeyip rekabet düzeni sağlanmadıkça enflasyon sürekli yükselecek...
Sonuç: Enflasyon önlenebilir. Ancak mevcut iktidar enflasyondan kazananların değil halkın iktidarı ise önlenebilir... Yoksa Mesut Yılmaz'ın dediği olur. Enflasyon şişer... Kışlar zor geçer (tabii emekçiler için)...

Alman sanatçı Gert Reinke'nin yaptığı sululuk gerçekten de öyle affedilir cinsten değil. Nitekim affedilmemiş. Ve olay mahkemeye intikal etmiş.
Gert Reinke (56) Alman Operasında "Bas" çalıyor. Opera kısa süre önce İsrail'e turne düzenlemiş. Turne sırasında Gert Reinke kaldığı otelin barında kafayı fazla çekmiş. Ve garsonun getirdiği faturaya imzasını "Adolf Hitler" diye atmış. O anda ortalık karışmış tabii...
Bir Alman, İsrail'i ayağa kaldırmak için en çok ne yapabilir? İşte bunu... Olay tabii büyüyor. Operanın turneyi yarıda kesmesi isteniyor. Sonunda Opera yönetimi Gert'i işten atıyor. Gert işine geri dönmek için mahkemeye başvuruyor. Şu sıralarda mahkeme bu konuyu görüşüyor. Gert savunmasında iki şişe şarap ile iki bardak bira içtiğini söylüyor. Tanıklar ise öyle pek sarhoş olmadığını söylemekteler. Bu arada Gert'in şakasının etkisini bir Alman diplomatı şöyle yorumluyor:
- Almanya İsrail ilişkilerini 10 yıl geriye götürdü...
Gert ise bu tür yorumlara: "Şakayı amma da abarttılar" diye yanıt veriyormuş... Sizce hangisi?

Yunanistan'ın Karagöz'ümüzü çalması gibi... İngilizler de Rıfat Özbek'i çalmışlar. Londra'da yaşayan ünlü modacı Özbek'ten "British Designer" yani "İngiliz Tasarımcı" diye söz ediyor İngiliz basını... Rıfat yıllardır İngiltere'de yaşadığı için ondan artık "İngiliz" diye söz etmeleri belki normal. Peki aynı süre "işçi"lik yapan çifte vatandaş gurbetçilerden neden "İngiliz" diye söz etmiyorlar. Yeri gelmişken yıllar önce Fransa'da yaşayan bir Cezayirli'nin şu sözünü de buraya iliştirelim:
- Bir Cezayirli adam öldürse adının başında Cezayirli olduğu mutlaka belirtilir ama Alain Mimoun yarış kazandığı zaman adından Cezayir asıllı Fransız diye söz edilir...

Sigara reklamlarını yasaklayan Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun'un Meclis'ten geçişinin 1'inci yıldönümüydü dün...
"Sigara ve Sağlık Kongresi" bu vesileyle dün İstanbul'da toplandı. Katılımcılardan Uluslararası Sağlık Ajansı Direktörü, ABD'li David Simpson, sigara tekellerince çeşitli dünya ülkelerinde yürütülen "reklam" ve "pazarlama" çalışmalarına değindi... İnsan sağlığı aleyhine yürütülen bu kampanyalarda toplumlarca çabucak benimsenen "imaj"ların kullanıldığını anımsatan Simpson, bazen işin iyice abartıldığını, sözgelimi bir Afrika ülkesinin tamamen kendine özgü yanlarının ve geleneklerinin de sigara firmaları için reklam malzemesi olabildiğini söyledi. Örnek olarak.. Nijerya'da çektiği, aşağıda gördüğünüz fotoğrafı slayt makinesinden ekrana yansıttı Simpson. Ve dedi ki:
- Buyrun... Hollywood filmlerindeki "kovboy"ların tıpkısı (!) diyebileceğimiz bir Afrika kovboyu!.. İşte sigara firması, şimdiye dek topraklarında bir tek kovboy yaşamamış olan bir ülkede reklamını böyle yapıyor..
Reklam yasağının yasalaşmasında emeği geçen doktor milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz de benzer bir örnek verdi:
- Geçenlerde Özbekistan'a bir ziyaret yaptık. Ülkenin özgürlüğe kavuşmasının yıldönümü idi. Cadde boylarındaki panolara; belki inanamayacaksınız ama, "Müstakillik Bayramınız Mubarek Ola" diye yazılmış ve altına da o ünlü sigara firması dev harflerle imzasını atmıştı...
27 Kasım 1996'da Resmi Gazete'de yayımlanan yasaya göre, Türkiye sınırları içinde artık her türlü sigara reklamının son bulması gerekiyor. Oysa görüyoruz ki, sigara firmaları yasaya karşı açıkça "hile" yoluna giderek reklama devam ediyorlar.. "Fiyat Duyurusu" adı altında veya firmanın adını taşıyan "bot", "ayakkabı", "çakmak", "çanta" vs. ilanlarıyla.. ya da... panolardan marka ismini çıkarıp, bu defa kendileriyle "özdeş" logo ve renkleri öne çıkararak sürdürüyorlar reklam etkinliğini.. Yasaya karşı hile yapıyorlar. İlgililerin dikkatine...

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr