Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi DEHAP'ın 3 Kasım seçimlerine gerekli örgütlenmeyi sağlamadan, evrakta sahtecilik yaparak girdiğini saptadı. 4 DEHAP yöneticisi 23'er ay hapis cezasına çarptırıldı. Eğer Yargıtay 11 Eylül'de kararı onaylarsa çok muhtemelen Yüksek Seçim Kurulu DEHAP oylarını iptal edecek, bu durumda DYP'nin 64 milletvekili TBMM'ye girecek. Karşılığında 42 AKP'li ile 22 CHP'li TBMM'den ayrılacak...
Ya da seçimler yenilenecek...
Sonuçta AKP'nin yüzde 35 oy karşılığı sağladığı Anayasa'yı değiştirecek kadar büyük ve haksız güç, biraz olsun tırpanlanacak. Siyaset biraz daha gerçekçi bir zemine oturacak... Yeni bir seçim aynı sonucu sağlayacak...
AKP durumdan tedirgin... Yargıtay ve YSK çevrelerinde kulis yapıyor...
İlginç olan... Yapılan işe göre milletvekili fazlasına sahip olduğu görülen CHP'nin de 22 milletvekili eksilecek diye AKP ile aynı yönde omuz omuza kulis yapması... Ayıp olmuyor mu?

Bir ülkenin gençleri muhafazakâr ise cenaze töreni yakın demektir


Selam ile haram...
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Ama hep böyle gidecekse bu dünya
Kalanlara haram olsun.


Çevre ve Orman Bakanlıkları ayrılmalı. Hem çevreyi korumak hem ormanların talanına destek vermek çelişki yaratıyor.


Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı...Kurtuluş Savaşı'nın askeri zafere ulaştığı günün yıldönümü...
Atatürk emperyalizme karşı verilen bağımsızlak savaşın yalnızca Türkiye'nin davası olmadığını söylüyor şöyle diyordu:
- Türkiye'nin müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır....
Atatürk:
- Ele güne muhtaç duruma düşerseniz saf değiştirip emperyalizmin güdümünde mazlum milletlere karşı savaşabilirsiniz...
Dememişti hiçbir konuşmasında...

Bugün saat 14.00'te Tepebaşı'ndan başlayıp Taksim Anıtına çelenk konulmasıyla sonuçlanacak yürüyüşe İstanbul Barosu'nun da katılacağını bildirmiştik. Baro yetkilileri dün bu yürüyüşe katılmayacaklarını açıkladılar. Ülkü Ocakları ise katılacağını bildirdi. Bir zamanlar kanlı bıçaklı olan solcu ve sağcı gençlerin "Kızıl Elma" adı takılan koalisyonu gündem konusu olmaya devam ediyor. Elbet garip bir manzara... Ancak sağ ile solun kavga etmek yerine ulusal konularda birlik olması ve söyleyeceklerini demokratik gösteri ile ifade etmesi yine de iyi değil mi?

Amerika'nın yeni Ankara Büyükelçisi Eric Edelman verdiği resepsiyonda Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi konusundaki soruları yanıtlarken diyor ki:
- Türkiye, Kuzey Irak'ta istemediği oluşumları görmek istemiyorsa, güçlü bir hükümet kurulmasına, Irak'ta istikrar çabalarına destek vermelidir...
Büyükelçinin verdiği açık mesaj aynı zamanda tehdit niteliği taşıyor:
"Asker göndermezseniz Kürt devleti kurulur..."
Büyükelçi bu kadar açık konuşma cesaretini nereden alıyor?
Herhalde iktidardakilerin ABD karşısında el pençe divan duran tavrından.
Askerin başına çuval geçirildiğinde bile özür talep etmek yerine Irak'a asker göndererek özür dilemeye çalışan ezik siyasetten...
Deniz Baykal dünkü Hürriyet'te anımsatıyor:
- Kuzey Irak'ta 6 bin PKK militanı var. Ne yazık ki ABD teröristleri etkisizleştirme yoluna gitmedi, Türkiye'ye iade etmedi...
11 Eylül sonrasında "terörü yok etme" gerekçesiyle Afganistan'a saldıran ABD'ye ilk desteği veren ülkelerden biri Türkiye olmuştu...
Washington'un teşekkürü Kuzey Irak dağlarında PKK ile dostluk kurmak şeklinde oldu. Dahası bu unsurları bize karşı tehdit olarak kullanıyor. Ankara'nın ezik tavrı bu politikaları pervasızca uygulamasını kolaşlaştırıyor.

Dağdaki PKK'lılar genel af beklentisi içinde olduklarından "Eve Dönüş" yasasına rağbet etmediler. Teslim olan PKK'lı sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. Eski DEP Başkanı Feridun Yazar "Bundan sonra ne olur?", sorusuna şu yanıtı verdi:
- PKK, geneli kapsayan bir af çıkarılmazsa 1 Eylül'den itibaren yeniden şiddete başvuracağını kendi yayın organlarında açıkladı. Ayrıca Marksizmden vazgeçtiklerini ve Amerika'yla anlaşmak istediklerini de deklare ettiler. Amerika sanıyorum şimdi kendi kendine şunları soruyor; PKK'yı yok etmek işime gelir mi? Irak'a tamamen yerleşme amacımda PKK benim kullanabileceğim bir güç müdür yoksa benim için bir pürüz müdür? Bundan sonraki gelişmeleri asıl belirleyecek şey, sanıyorum Amerika'nın bu sorulara vereceği yanıt olacaktır.